|
Atsız'ın tarihçiliği

Atsız bütün varlığıyla, hatta rüyalarında bile idealist adamdı. Kendisi için değil, milleti için yaşamıştı. Aynı zamanda önemli bir tarihçiydi.

Medeniyet tarihi bakımından Türkleri üç büyük çağa ayırmıştı.

a) Uzak Doğu Medeniyeti çevresindeki Türk Tarihi; bu ilk devirler İslamiyet’in kabulüne, yani miladın 10. yüzyılına kadar geçen süredir.

b) İslamiyet dönemindeki Türk Tarihi; bu ikinci devir onuncu yüzyıldan Tanzimat’a kadar süren zamandır.

c) Batı Medeniyeti içindeki Türk Tarihi; bu üçüncü devirde 1839’dan günümüze kadar içinde bulunduğumuz süreçtir.

***

Atsız’ın tarih konusunda çok dikkat çekici ilmi fikirleri vardı. Bunların hiçbirisi yabana atılamaz. Batı’daki Türk devletlerinin, Dandanakan Meydan Savaşı’nın sonucunda kurulduğunu söylemiştir. Sonra Türk devletlerini iki büyük kategoriye ayırmıştı; Orta Asya Türk Devletleri, birde Dandanakan’dan sonra Ortadoğu’ya, yani Avrupa’ya açılmış olan Türk Devletleri. Atsız, kendisine kadar devam ede gelen on altı devlet efsanesine son vermişti. Zannediyorum ki bu görüşünü manevi babası olan Rıza Nur’dan aldığını söylemek mümkündür. Çünkü Rıza Nur’un tarih kitabında da bu hususlar benzer şekilde dile getirilmiştir. Ama bunu vatan sathına, Türk fikir hayatına Nihal Atsız Bey yaymıştır.

***

Atsız’ın Türkçülüğü yanlış anlaşılmaktadır. Atsız’a göre Türk, şuuraltında veya duygularının gizli yönünde başka bir ırkın şuur ve özleyişini taşımayan kimselerdir. Bu konudaki düşüncesini ifade eden en güzel örnekte; Atsız’ın Mehmed Akif’e Türk değil, Arnavut diyenlere verdiği cevaptır:

‘Mesele Mehmed Akif kadar Türk olabilmektedir.’ demiştir. Çünkü Akif yeri geldiği zaman Arnavut olduğunu söylemiş, fakat Türk milletine sonuna kadar bağlı olduğunu ifade etmiştir. Aynı zamanda kaderini, milletimizin kaderi ile bir olarak görmüştür.

***

Atsız, tarihçi kimliği ile ardında çok önemli eserler bırakmıştır. Bunlardan en önemlilerinden biriside, Osmanlının kuruluş dönemi ile ilgili olan ‘‘Aşıkpaşazade Tarihi’’ adlı kitabın tercümesidir. Bu eser, yayınlanmasının üzerinden altmış küsur sene geçmesine rağmen bu konudaki tek kaynaktır. Sonra bizim tarihimize pek çok yalan yanlış bilgiler girmişti. Atsız gibi bir karakter abidesi ancak bunun altından kalkabilirdi. Bizler okul sıralarında iken, Abdülhamit Han’ın berber dükkânlarında, kahvehanelerde kadın uzuvları ile portreleri yapılmıştı. Pek çok insan da Abdülhamit Han’a reva görülen bu olayı müşahede ediyor ve ses çıkarmıyordu. Ona karşı bu düşmanlığı önce ittihatçılar yani hürriyet kahramanları, sonrada Ermeniler, Rumlar ve Yahudiler yapmıştı. Daha sonra bu iftiralar ve Tevfik Fikret’in o ünlü şiiri okul kitaplarına geçmişti. Bunun üzerine Atsız, Abdülhamit Han hakkında ‘Gök Sultan’ adlı öyle bir makale yazdı ki, bütün milletin gözleri fal taşı gibi açıldı. Ardından bu konu ile ilgili birçok kitaplar yazıldı.

***

Ahmedî’nin Osmanlı tarihi hakkındaki manzum eseri 1410 tarihinden önce yazılmıştı. Osmanlılar hakkında yazılan ilk Türkçe eserdir. Onu da bugünkü dilimize Atsız Bey çevirmiştir. Şükrullah’ın Behcetü’t Tevârif adlı Farsça tarih kitabının Osmanlılara ait bölümünü, yine Atsız Bey tercüme etmiştir. Ardından Birgili Mehmet Efendi, Ebussuud Efendi ve Âli Bibliyografları da ona aittir.

***

Atsız Bey, bir milletin ateşini genç nesillere tutuşturmak için çok güzel şiirler de yazmıştı. Şiirleri serbest vezinle değil, yine ecdadın usulüne uygun hece iledir.

‘‘Anlamayız hayatı felsefeyle, ilimle;

Hayat çelik ellerle atılan zar olmalı.

Rahat yatakta ölmek acep olmaz mı çile?

Kanlı sınır boyları bize mezar olmalı.’’

***

‘‘Yer bulmasın gönlünde ne ihtiras, ne haset.

Sen bütün varlığınla yurdumuzun malısın.

Sen bir insan değilsin; ne kemiksin ne de et;

Tunçtan bir heykel gibi ebedi kalmalısın.’’

***

‘‘Bilsin cihan ki ben bu cihanın nesindeyim,

Bir ülkünün mehabetinin zirvesindeyim.

Dünya denen mezellete dalsın her isteyen,

Ben ırkımın şeref taşan efsanesindeyim.’’

Atsız’ın gönül gözü ile yazılmış şiirleri de ne kadar hoştur:

‘‘Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?

Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?

Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?

Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.’’

Ayrıca Atsız, Dalkavuklar Gecesi, Deli Kurt, Z Vitamini, Ruh Adam gibi pek çok romanlar da yazmıştı. Hele ‘Bozkurtların Ölümü’ ve devamı olarak sonradan kaleme alınan ‘Bozkurtlar Diriliyor’, her Türk gencinin mutlaka okuması gereken, edebiyatımızın temel eserleri arasında önemli bir yere sahiptir.

#Medeniyet tarihi
#Uzak Doğu
7 yıl önce
Atsız'ın tarihçiliği
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler