|
Batı Trakya Türkleri neyimiz olur

Gümülcine/Kozlukebir köy meydanı…

Türkiye’den gelenler için dikdörtgen biçiminde hazırlanmış masalar.

Masaların etrafında ayakta sevinçli bir şekilde bekleşen kadınlı/erkekli kalabalık köylüler.

13 yıl sonra Türkiye’den bir başbakan gelip onları köylerinde ziyaret ettiği için mutluluklarına diyecek yok.


Başbakan Binali Yıldırım’ın Yunanistan gezisinin Batı Trakya ayağındayız.

Çalışma Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, diğer bakanlar masanın karşı tarafında.

Müezzinoğlu’na dönerek karşı mahalledeki tanıdığa seslenir gibi sesimi yükselterek,
“Eviniz yakınlarda bir yerde miydi?”
diye soruyorum.

Müezzinoğlu’nun doğup ilk delikanlılığına kadar yaşadığı köy burası.

Maceralı hikayeleri var kendisinin.

Meriç nehrini yüzerek geçip Türkiye’ye iltica etmek, Yunan vatandaşlığından çıkarılmak, Türkiye’de 3 yıl vatansız yaşamak gibi hikayeler.

Bakan bey, evinin yönünü gösterdikten sonra yanı başında oturan eşi Faize Müezzinoğlu’nu işaret edip,
“Evlerimiz birbirine yakındı, çocukken önümü keserdi”
diye karşılık verdi karşı masadan.
Yine sesimi yükseltip bütün köy meydanının duyacağı şekilde
“Hayırlı bir kesişme olmuş
” dedim.
Sözlerim
“41 yıl oldu evleneli”
ifadesiyle tasdik edildi.
Sonra
“41 kere maşallah”
dedik.
TÜRKİYE SEVDASI…

Türkiye’nin bir fiziki coğrafyası var, bir de gönül coğrafyası.

Ya da şöyle diyelim.

Bir fiziki sınırlar var bir de sınır konulamayan gönüller.

Düşünün.

20 parçadan 19’u kopmuş, geriye bir tanesi kalmış.

Osmanlı topraklarında yaşayan Müslüman/Türk nüfusun büyük bölümü, elde kalan o son toprak parçasına sığınmışlar.

Kalanlar oralarda kalmışlar.

Büyük savaşlardan büyük yenilgiler çıkınca kalın çizgileri olan sınırlar çekilmiş.

Sınırın Türkiye tarafında kalanlara
“Siz artık öbür tarafta kim varsa unutun”
denilmiş.

Akrabanız, soydaşınız, dindaşınız her ne varsa unutun demişler.

Dayatmalarla, anlaşmalarla bu kopukluk devlet politikası haline gelmiş, getirilmiş.

Şimdi 90-100 yıl sonra yüzünü gönül coğrafyasına da çevirmeyi başarabilen bir hükümet iş başına gelince devletimiz de on yıllar boyu unutulan o insanlara
“Aaa siz oralarda mı kalmışsınız”
tepkisi vermeye başladı.

Oysa oralarda kalanlar Türkiye’yi hep anavatan olarak görmüşler.

Türkiye ile Türkiye’nin gidişatıyla Türkiye’dekilerden daha fazla ilgileniyorlar.

Batı Trakya’nın da böyle bir hikayesi var işte.

Lozan’da nüfus mübadelesi kapsamının dışında tutulduğu için oralarda yaşayan Müslüman/Türk nüfus kendi topraklarında kalabilmiş.

Zamanla büyük göçler olmuş tabii.

Kimlik baskıları, asimilasyon politikaları, hak ihlalleri bu göçlerin başlıca nedenleri.

Orada öğrendik.

Biz daha ziyarete başlamadan önce özellikle Yunanistan’ın milliyetçi çizgideki basınında sert yazılar çıkmış.

“Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı neden Batı Trakya’ya gidiyor, kesin bu işin içinde yeni bir tahrik var”
gibisinden yayınlar.

Oysa Başbakan Binali Yıldırım’ın baştan sona izlediğimiz gezisi son derece özenli bir üslup içerisinde geçti.

Atina’da Yunanistan Başbakanı Çipras’la yapılan görüşmenin çerçevesi iki taraf açısından da olumluydu.

Binali Yıldırım’ı zaten tanıyorsunuz.

Etrafına pozitif enerji yayan, üslubunda mülayim, sertliğe pek prim vermeyen bir başbakan.

Çipras’ın solcu kimliği de, Türk fobisinden milli kimlik üreten Yunanistan açısından meseleyi bir Türkiye açılımı yapmaya elverişli hale getiriyor.

Atina’da basın toplantısını dinlediğimiz iki başbakanın, yukarıda saydığımız nitelikleri sayesinde birbirleriyle anlaşmaya meyyal olduğunu fark ettik.

Mesela Çipras’ın Ege’deki hava sahası ihlallerinden şikayet ederken
“Bu sorunlar bizi daha fazla ticaret daha fazla yatırım yapma imkanı yerine daha fazla silahlanmaya yöneltiyor”
sözlerini dikkat çekici buldum.

Ama Çipras’ın aşırı sağcı bir hükümet ortağı var.

Türkiye Başbakanı’nın Batı Trakya gezisinden ziyadesiyle rahatsız olanlar da bu çevreler.

Biraz da bu farkındalık nedeniyle Gümülcine ve köylerine yapılan ziyaret boyunca özenli bir dil kullanıldı.

Biz Gümülcine’de iken, Batı Trakya’da son yıllarda toplam 120 bin civarında Müslüman/Türk nüfusun kaldığı söylendi.

Bir zamanlar toplam nüfusun yüzde 85’ini oluştururlarken, zamanla bu oran yüzde 30’lara kadar gerilemiş.

Türkiye Batı Trakya’dan gelenlere kolay kolay vatandaşlık vermiyor.

Bunun haklı bir nedeni de var tabi.

Herkes gelirse, bu defa oralarda hiç kimse kalmayacak.

#Batı Trakya Türkleri
#Gümülcine
7 yıl önce
Batı Trakya Türkleri neyimiz olur
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti