Yakın tarihimizin bize öğrettiği dramatik bir gerçeklik var: kendi sorununu kendin çöz!

Bu ilkesöz bireysel ilişkiler düzleminde geçerli olduğu kadar siyasada da geçerli.

Hele uluslararası ilişkilerde bu ilkesöz son kerte önem taşıyor.

Uluslararası ilişkilerde o ulusun kültürel değerlerini tanımayan, bilmeyen birilerinden akıl danışmak yalnızca hüsranla sonuçlanmıyor, aynı zamanda o ulusun zevaline kadar yönelen bir gidişatın önünü açıyor.

Osmanlı Devleti'nin yıkılmasındaki temel etmenlerden biri kendi eksiğini gidermenin reçetesini Batılı fikir adamlarından, Batılı siyaset adamlarından veya diplomatlarından elde etmeye çalışmak olmuştur.

Reşit Paşa'nın Osmanlı Devleti'ni ihya etme sadedinde İngiliz Büyükelçisi Lort Stratford’a danışması ve ondan aldığı fikirleri kuvveden fiile intikal ettirmesi (Tanzimat Fermanı) sonun başlangıcını oluşturmuştur.

Ben burada illa bir kötü niyeti vurgulamak istemiyorum. İleri sürülen tavsiyeler belki son kerte iyiniyetle ortaya konulmuş olabilir. Ama bu tavsiyenin kendisi Osmanlı kültürünün ve fikriyatının özüne uygun düşen ilkeleri içermiyordu. Lort, Osmanlı sadrazamına eşitlik ilkesini uygulamayı salık veriyordu. Müslümanlarla gayrimüslimler eşit tutulmalıymış. Ama fermanın öngördüğü eşitlik ilkesine ilkin ülkenin gayrimüslim tebaası karşı çıktı. “Biz böyle eşitlik istemiyoruz, biz böyle eşit olursak, askere alınma mecburiyetine gireriz, zekât ödemek zorunda kalırız” diyerek itirazlarını dile getirdiler. Buradaki sorun eşitlik değildi. Zekât ve cihat ibadet sayıldığı için devlet onları bu edimleri ifadan muaf tutuyordu. Ki bu tutum henüz hiçbir modern demokrasinin ulaşabildiği merhale değil. ABD’nin ve AB’nin hâlihazır tutumunun ne denli vahşi ve kaba, ırkçı, köleci zihniyetin ürünü olduğu ortada...

Son Barzani olayında da sorunu sorun dışında duranlara danışarak çözmeye kalkışmanın sonuçları yaşanıyor şimdi. Barzani’yi açıktan destekleyen her kim ise ona referandum tavsiyesini veren de odur. Ama onun adı zikredilmiyor bile...

Durduk yere bir fitne, fesat ortamı hâsıl oldu.

Şimdi bu fitne fesat ortamını ortadan kaldırmak için eski haldeyken sarf edilecek çabanın defalarca fazlasına ihtiyaç var. Ama kırılan kâsenin eski haline iadesi de imkânsız ölçüde zor görünüyor.

“Başkasının olanaklarına güvenip gelecek için girişimler tasarlanmaz” anlamında kullanılan atasözümüze kulak vermek gerekiyor. Yani:

Kendi sorununu kendi olanaklarınla çöz!