YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den
Dizi...

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Genç ve güzel bir 'yazar'

Gazetelerimizde genç ve güzel hanımların, muhabir ve yazar olarak daha çok karşımıza çıktıkları, sizin de dikkatinizi çekiyordur. Haber ve röportaj gibi gazeteciliğin asıl uğraş alanlarında emek veren genç gazeteci hanımları şimdilik bir yana bırakalım. Köşe yazarı hanımlara ve -yine şimdilik- onlardan birine bakalım.

Önce bir itirafta bulunayım: Bu genç hanım yazarların çoğunu hemen hiç okumuyorum. Adlarından gülümseyen resimlerine, şöyle bir göz atıp geçtiğim yazılarındaki yapmacık içtenlik gösterilerine kadar hemen her şeylerinde bana itici gelen bir gösteri havası seziyorum sanki. Sanki bu genç hanımlarda da, güzellik ya da mankenlik yarışmalarında edindikleri "saygınlık"ı, paraya tahvil etmek için "sunuculuk, programcılık, televizyon yıldızlığı" gibi işlere soyunan ve bu mesleklerin asıl emekçilerinin ve emektarlarının haklarını çiğneyenlerin havaları var.

Bunun bende genel bir önyargı gibi durduğunu, bu yargıya aykırı örneklerin de bulunabileceğini kabul ederim. Ama aykırı örnekler, korkarım bir "istisna" olacak. Bu pek de hoş olmayan durumun temelinde, kadına bakışımızdaki sakatlıkların da payı olduğunu düşünüyorum.

14 Ekim Cumartesi günü, Sabah gazetesinin Ekonomi sayfalarından birinde sevimli, güzel ve güleç yüzüyle karşımda duran İpek Cem'in köşesini okuyayım dedim. İpek hanımın yazısının başlığı "Yaşam kalitesi" idi.

Yazı, "Hepimiz belli bir yaşam kalitesine ulaşmak için çalışıyoruz." cümlesiyle başlıyor ve "İnsâni anlamda 'doyurucu' bir yaşam kalitesine ulaşmak için, daha çok çalışmak zorunda olduğumuz ise ortada." cümlesiyle sona eriyordu. Eh, giriş cümlesiyle sonuç cümlesi arasında belli bir tutarlılık var: "Belli bir yaşam kalitesi için çalışıyoruz ama bu kadarı yetmez, daha çok çalışmalıyız.!" Bu iki cümlenin arasında "yaşam kalitesi" denince neyin anlaşıldığından ülkemizin çelişkilerine, İstanbul metrosunun kusurlarından kadınların eğitimsiz bırakılışlarına kadar pek çok noktaya değinilmiş. Fakat bu noktalar arasındaki bağlantı ve geçiş noktaları, hiç de sağlam dikişli değil; teyellenmiş gibi. Doğrusu, İpek Cem'in teyelin ne olduğunu bildiğinden kuşkuluyum. Ama "ünlü yazar Thomas Friedman"dan alıntı yapabilen, "Yaşam kalitesi veya şimdilerde sık kullanılan İngilizce deyişle 'lifestyle' konuları ile her zamankinden daha fazla ilgiliyiz." diyebilen bir yazar, teyeli de öğrenir, değil mi?

Bu arada İpek Cem, "saymak" ve "sayıklamak" sözcüklerinin anlamlarını da öğreniverse iyi olur. Bir cümlesinde: "Bilgisayar sahibi nüfusun oranı en fazla yüzde 3'lerde sayıklıyor." demiş. Başka bir cümlesinde de "Burada ülke yönetiminden beklenenlerin de hayal kırıklığına uğratması, yaşam kalitesinin yerinde sayıklamasına yol açabiliyor." buyurmuş. (Vurgu, benim değil inanın, İpek Cem'in!) "Sayma" ile "sayıklama"yı ayırt edemeyen birinin "yazar" diye köşelere çıkarılışını, "genç ve güzel bir hanım" (yoksa "kadın" mı deseydim?) oluşuna bağlamakta haksız mıyım?

Sözünü ettiğim yazıda başka tuhaflıklar da var. "Ekonomi" sayfasında "köşe yazarı" İpek Cem'e göre, ülkemizde sosyal sigorta ya da emeklilik maaşı gibi konulardaki yetersizlikler, "detay / ayrıntı" ve "yaşam kalitesine ulaşılıp ulaşılamadığı esas bu detaylarda saklı." Yaaa...

Aşağıdaki cümleler de İpek Cem'in imzasını taşıyor: "Kadınlar genelde yaşamımızdaki güven ve konforu arttıran insanlardır. Onlardan bu desteği bekleriz de, acaba biz onlara ne gibi bir katkıda bulunuruz? Eğitmekten, kendi kararını vermekten alıkoyduğumuz onbinlerce yüzbinlerce kadının yaşam kalitesinden de biz sorumlu değil miyiz? Bu sorumluluğu ne denli yerine getirebiliyoruz?"

"Beklenen destek" belli ki "güven ve konforu arttırma", bunu anlayabiliyoruz ama "biz" kim oluyoruz? "Biz Sabah gazetesi okurlarıyız ve aramızda kadın yok!" desek olur mu? İpek Cem kadınlığını filan aşıp "cinsler üstü" bir konuma mı ulaşmış, yoksa mevhum ya da hakiki bir iktidar namına konuşacak ehliyet ve liyakatte mi görüyor kendini? Yoksa o "aydın despotizmi" genç ve güzel hanım yazarlara da bulaşıp cinsel kimliklerini filan unutturacak boyutlara mı ulaştı? Belki de, devletin, milletin, toplumun, basının ve tabii ki İpek Cem'in birbirine karıştığı ve bu karanlık karışımın kadınlara karşı sorumluluklarını yerine getirmediği vahim bir durumla karşı karşıyayız!

İpek Cem'in yazısını okumak ve böyle bir "eleştiri" yazmakla boşuna vakit kaybettiğimi düşündüyseniz, size "haklısınız" diyebilirim.


17 EKİM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...