Logo... Yazarlar...

FEHMİ KORU


İyi düşünmek gerek

K üskün milletvekilleri, ilk bakışta, başarıya ulaşacağa benziyor. TBMM'yi toplantıya çağırmak için yeter sayıda imzadan fazlasını biraraya getirebildiler. Meclis başkanı dilekçelerini işleme koyduğu taktirde, karar alma çoğunluğuna ulaşabilecekleri umudunu veren sözler de ortalıkta uçuşuyor. Bu haftayı daha şimdiden 'Meclis küskünlerinin haftası' ilân edebiliriz.

Ancak, küskünlerin önlerinde hâlâ ciddi bir engel bulunuyor: Meclis başkanı... İhtiyatlı bir siyaset adamı olarak bilinen Meclis başkanı Hikmet Çetin, daha önce iki kez denenmiş ve selefleri tarafından geri çevrilmiş taleplerin bir benzerini kabulde bayağı zorlanacaktır. Dahası, Meclis başkanı, girişim henüz başlamamışken, "Geçit vermek niyetinde değilim" açıklamasını yapmıştı. Meclis'in toplanabilmesi için, sadece belli sayıda milletvekilinin dilekçeye imza atması yeterli olmuyor; başkanın dilekçeyi işleme koymaya değer bulması da şart.

Bu noktada, yalnız TBMM başkanı Hikmet Çetin'in değil, küskün konumundaki milletvekilleri ve onlara destek vermek niyetinde olan partilerin de biraz geriye yaslanarak düşünmesinde yarar görüyoruz. Çünkü, Meclis'in toplanmasıyla başlayacak süreç, sisteme müdahalelerle zaten karmaşa haline gelmiş, 28 Şubat'la zedelenmiş siyasi hayatı iyice zorlayacaktır. Genel seçimi erteletmeye sebep olacak yeni bir karışıklığın kimseye bir yararı olacağını sanmıyoruz.

Seçim dönemleri siyasi partiler için zor dönemlerdir. Dönemin zorluğu, sürecin küskün üretecek özelliğinden kaynaklanıyor. Küskünlerin çabalarının başarıya ulaşması demek, bütün siyasi partilerin sonu belli olmayan çatışmalara sürüklenmesi demektir. Bugünkü Meclis tablosundan hükümet çıkmadığı görüldü; inatla toplanacak Meclis şâibeli koalisyonlar kurulmasına, siyasetin daha da yıpranmasına yol açabilir. Bu yüzden, biz, Meclis'i toplamaya çalışan küskün milletvekillerinin bile, yaptıkları yanlışı idrak edip sistemi daha fazla zorlamayacaklarını ummak istiyoruz.

Meclis'in toplanması durumunda, sistemin doğallığı içerisinde gerçekleştirilemeyen ve gerçekleştirilemeyecek bazı önemli adımların bu kargaşada atılabileceği hesabını yapanlar olduğu anlaşılıyor. Meclis'in başkanı tarafından toplantıya çağrılması sonrasında FP'nin küskünlere sağlayacağı destek, Necmettin Erbakan'a Anayasa Mahkemesi tarafından verilmiş siyaset yasağını boşa çıkartacak bir yasa değişikliğine, TCK 132. maddenin elden geçirilerek Tayyip Erdoğan ve diğer belediye başkanlarının cezalarının affına sebep olabilir diye düşünülüyor. Böyle bir pratik sonuç ihtimalinin, bazı FP'lilere câzip geldiğini tahmin etmek güç değil.

Siyasete kendi doğallığını bozacak hukuki müdahalelere baştan beri karşı çıkmanın sağladığı rahatlıkla, biz, bu tür arkadan dolaşarak puan almayı kimseye yakıştıramadığımızı söyleyebiliriz. İnsanların veya sistemin zaafından yararlanarak zoraki gündemleri hayata geçirmenin kimseye yararı olmaz. Erbakan ve arkadaşlarına reva görülen anlamsız cezalar elbette yanlıştır, TCK 132. maddenin siyasi haklarından mahrum ettiği kişilerin uğradığı muamele asla tasvip edilemez; ancak bunların üstesinden karmaşayı kullanarak gelmeye çalışmanın hiçbir anlamı bulunmuyor. Yeni gelecek Meclis, sisteme dışarıdan müdahalelerin bâriz izlerini de ortadan kaldırmayı becerecektir.

Türkiye'yi bugünkü kargaşa ortamını aşarak selâmet sahiline ulaştıracak mekanizma seçimdir. 18 Nisan seçiminin gerekliliğini herkese kabul ettirmek kolay olmadı. Seçimin muhtemel sonucunun aleyhte olacağı endişesine bugünden kapılmaya gerek yok. Önümüzdeki altı haftada yürütülecek seçim kampanyası, halkın gerçek eğiliminin sandığa yansımasını sağlayabilir. İnsanların bütününün konjonktürel gelişmelerden müthiş etkileneceği kanaati üzerine oturan sathi değerlendirmelerin esiri olmanın da âlemi yok. Bu seçim, belki de endişe edilen sebepler sayesinde, Türkiye'de bir süre önce yerinden oynayan dengeleri yeniden yerine oturtacak bir sonuç bile çıkarabilir.

Sözün kısası şu: 18 Nisan'da yapılacak seçim milletin hakemliğine başvurma imkânı veren önemli bir fırsattır; bu fırsatı, yanlış değerlendirmelerle, küskün milletvekillerini kullanarak heba etmek ülkeyi kaosa sürükleme tehdidini de beraberinde getiriyor.

Buna ise kimsenin hakkı yoktur.
 


  8 Mart 1999 Pazartesi


Seçim dönemleri siyasi partiler için zor dönemlerdir. Dönemin zorluğu, sürecin küskün üretecek özelliğinden kaynaklanıyor. Küskünlerin çabalarının başarıya ulaşması demek, bütün siyasi partilerin sonu belli olmayan çatışmalara sürüklenmesi demektir. Bugünkü Meclis tablosundan hükümet çıkmadığı görüldü; inatla toplanacak Meclis şâibeli koalisyonlar kurulmasına, siyasetin daha da yıpranmasına yol açabilir. Bu yüzden, biz, Meclis'i toplamaya çalışan küskün milletvekillerinin bile, yaptıkları yanlışı idrak edip sistemi daha fazla zorlamayacaklarını ummak istiyoruz.


 

|| ANASAYFA || GÜNDEM || POLİTİKA ||
|| DÜŞÜNCE || YAZARLAR || SERBEST KÜRSÜ ||
|| AÇIK OTURUM || LİNKLER ||
|| YENİ ŞAFAK'a Mesaj ||


Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© 1998 ALL RIGHTS RESERVED