er seçim arefesinde, küskünlerin harekete geçmesi adet haline geldi. Bu defa da, milletvekili listelerinde isimlerini göremeyenler -bir takım yüksek(!) gayeler bularak- Meclis'i açma çabası içine girdiler.
Her ne kadar, görünen gerekçe, Apo'nun yakalanışı üzerine ortaya çıkan gelişmeler ise de, bu zevatın TV konuşmalarından da sezinlediğimiz üzere, ana hedef, liderlerden intikam almaktır. Perde arkasındaki aktörler, Yalım Erez, İlhan Kesici, Hasan Korkmazcan, Mümtaz Soysal gibi isimler.
Bence CHP, -Faziletli milletvekillerinin katkısıyla Parlamento'da toplantı yeter sayısı bulunabilirse- tedricen devreye girecek ve seçimlerin ertelenmesinde faal rol oynayacaktır.
Fazilet'in istediği
Fazilet Partisi, Grup Başkanvekili Abdüllatif Şener'in de söylediği gibi, seçimlerin geri bırakılmasını istemiyor. Amaç, Türk Ceza Kanunu'nun 312'nci maddesini değiştirmek, aynı zamanda, Siyasi Partiler Kanunu'nun özellikle 95'inci maddesinde gerekli tadilatı yaparak Anayasa ile uyumu sağlamak.
Eğer, 312 kalkarsa, Tayyip Erdoğan hem hapse girmeyecek, hem de siyasete dönecek. Erbakan hapis tehdidinden kurtulacak.
Siyasi Partiler Yasası, 1995 yılında gerçekleşen Anayasa değişikliğine uygun bir hale getirilirse, bir partinin kapatılmasına söz ve fiilleriyle sebebiyet verenler (Erbakan, Şevket Kazan, vs.), sadece, "yeni partinin üyesi, deneticisi, yöneticisi ve kurucusu olamayacaklar." Buna mukabil, milletvekili seçilebilecekler. Böylece, Yüksek Seçim Kurulu, kararını gözden geçirecek ve Erbakan'ı Konya'dan, Kazan'ın da Bilecik'ten milletvekili seçilmesi imkânı doğacak.
İşte Fazilet bu iki işin peşinde.
1995 seçimlerinin üzerinden üç buçuk yıl geçti. Bu üç buçuk yıl zarfında, Meclis uyum yasalarını çıkaramadı. Seçimlere beş kala, bu işi becerecek. Öyle mi?
Küskünlerin amacı
Peki, küskünler neyin peşinde? Herhalde, bunlar, "Tayyip Erdoğan'a ayıp oldu, Erbakancığımız mağdur edildi, yaralarını saralım" düşüncesiyle hareket etmiyorlar. Onlar, seçimleri ertelemek, Mesut Yılmaz ile Tansu Çiller'i Yüce Divan'a göndermek, merkez sağda veya ortada yeni bir parti kurmak ve belirli bir zaman diliminde, DYP ile ANAP'tan gerçekleştirecekleri transferlerle, Meclis içinde büyümek istiyorlar.
Kısacası, Tansu Çiller tarafından püskürtülen Yalım Erez'li formül, geri geliyor. Süleyman Demirel rövanşını alıyor. Yalım Erez, Süleyman Demirel ile sıkı temasta. Veyahut, Faziletlileri ikna etmek için bu havayı basıyor ve Parlamento tarafından kabul edilen kanun değişikliklerinin Çankaya'da hiçbir engelle karşılaşmayacağı teminatını veriyor.
Beklenmedik gelişmeler
Şu karışık, şu bulaşık işe bakın. 28 Şubat'ın sözcüsü Erez, Erbakan'ın yasağını kaldırma ve Tayyip Erdoğan'ı kurtarma müzakerelerine girişiyor.
Yalım Erez'e ne kadar güvenilir ki?
"Fazilet Partisi, toplantı yeter sayısının bulunmasına (184 rakamına ulaşılmasına) katkı sağlar. En fazla bir hafta içinde, arzu ettiği iki kanun çıkmıyorsa, Meclis'in faaliyetine gene ara verilir ve 18 Nisan'da da seçime gidilir. Denemekte yarar yok mu?" diye düşünen FP'li milletvekillerine rastlıyoruz.
Bir kere, toplantı yeter sayısı sağlandıktan sonra, artık duruma hâkim olmak imkânsız hale gelir. CHP, seçimin ertelenmesi için bir anda devreye girebilir. İki seçim birbirinden ayrılırken, "mahalli seçimler de çift turlu yapılsın" denilebilir. Seçim kanunu aleyhinde, Anayasa Mahkemesi'ne dava açılır. Her şey mümkün.
Hatta Vural Savaş bile harekete geçebilir. (Kartel medyası bunun zeminini hazırlamaya başladı.)
DSP azınlık hükûmetinin düşürülmesi de ihtimal dahilindedir. "Küskünler Partisi", CHP ile koalisyona girerek yeni hükûmet oluşturabilir. Seçim iyice gündemden çıkar.
Bin bir senaryo ortalıkta dolaşıyor.
Hükûmet engellemesi
Küskünlerle, bir kısım Faziletli, uyum içinde çalışsa dahi, hükûmet, kanunların çıkmaması için, elbette engelleme yapacak. İlk gün, yerinde oturmayacak. O takdirde kanun görüşülemiyor. Bir sonraki oturumda, Komisyon Başkanı CHP'li Atilla Sav'ı ikna edip hazır bulundursalar dahi, hükûmet gene, işi uzatmak için, kanun teklifini Komisyon'a geri çekebiliyor.
Son bir iki haftaya kadar, Yüksek Seçim Kurulu, Erbakan'ın milletvekilliğinin önünü kesmeye niyetli değildi. Bir anda hava değişti. Küskünler bunu, FP üzerinde baskı yapacak bir fırsat olarak gördüler. Acaba Yüksek Seçim Kurulu'nun bu tavrı, ince bir hesaba mı dayanıyordu?
Erbakan ve Tayyip Erdoğan'ın yasağı üzerinden, isyancılar, kendi siyasetlerini yürütüyorlar.
Aman dikkat!!! Bir kere kuralsız oynamaya başladınız mı, kimin nasıl bir hamle yapacağını, hangi oyuncunun darbe yiyeceğini önceden kestirmek zor.
Parlamento yara alır
Meclis, toz duman içinde kalacak. Bunun tek faydası, Apo'nun yakalanışıyla, sadece PKK'ya kilitlenen gündemin, siyasetin canlanması sayesinde, bir nebze renklenmesi.
İşin diğer yönleri ise iyice karanlık: Bana göre uyum yasası çıkmaz. 312 değişmez. Buna mukabil seçimler tehlikeye girebilir. Kargaşa doğabilir. Ve Parlamento, vatandaş nezdinde bir büyük yara daha alır.
13 Mart 1999 Cumartesi