Logo... Yazarlar...

Ecevit'in hesabı ve dört parti

Ahmet TAŞGETİREN

H ükümet kuruluşunda Ecevit'in iki alternatifli bir hesabı var. Birisi "terbiye edilmiş" bir MHP ile koalisyon, ikincisi acil seçim...

Şu an Ecevit, MHP'yi terbiye etme operasyonunu yürütüyor. Medya ile işbirliği içinde... 28 Şubat'ı arkasına almış bir görüntü sergilemeye itina ediyor. MHP'yi "Devlet protokolü" bunaltısına getirmek ve teslim almak istiyor. "Gizli Protokol" diye nitelenen şeyi, Hürriyet'te 9 sütuna manşet çektirmenin arkasında 28 Şubat'tan bu yana aktif bir operasyon aracı olarak kullanılan medyanın, hükümet kuruluşunda da yoğun istihdamı söz konusu... Amaç belli: MHP, başörtüsü konusunda boyun eğecek bir, 8 yıllık kesintisiz eğitim konusunda boyun eğecek iki, DSP'nin geçen yıllarda gerçekleştirdiği kadrolaşmaya dokunmayacak üç... Geçen yılların mağdurlarını dikkate almayacak dört... MHP, ANAP'laşacak... ANAP'ın 28 Şubat'la imtihanının seçimlere nasıl yansıdığı ise bizzat Mesut Yılmaz'ın itirafı ile açık ve seçik...

Ecevit, bu operasyonu çok net ve tavizsiz yürütüyor. Nerdeyse MHP'ye kendi kamuoyuna karşı mazur gösterecek bir alan bile bırakmıyor. Yani açık bir "boyun eğdirme" politikası izliyor.

Ecevit, MHP ile koalisyon olmadığı takdirde belki ANAP ve DYP'li bir koalisyonu da düşünür. Ancak her iki partinin de seçimzede olduğu biliniyor. Bu, hükümetin peşin zaafı demek. Ayrıca yaralı, iç kargaşalarla dolu bu iki partinin bütünlüğünün hangi oranda sağlanacağı sorusu da ortada... Bir başka husus daha: Çiller'in seçim kampanyası ile Ecevit'in şablonu arasındaki uyumsuzluk nasıl giderilecek?

Ecevit, böyle bir riski almaktansa, acil bir seçimi kendi çıkarları için daha elverişli bulabilir. Çünkü CHP'yi toparlanmadan vurmayı, böylece yüzde 30'larda bir oya ulaşmayı hesaplayabilir. Ecevit'in Meclis'teki had bildirme şovunun da, geleceğe yönelik bir "kahraman laik" profili sergileme amacı taşıdığı düşünülebilir. "Laiklikse onu da biz koruruz. Laik kemalist seçmenin CHP'nin kaypak tavırlarına ihtiyacı mı var?" gibi bir mesaj... Bunun, belirli kesimlerde etkili olması mümkündür. Tabiî, "CHP'siz bir Meclis" şokunun da etkili olduğu kesimler var. Ayrıca DSP içinde bir CHP odaklanmasından söz edilebilir. Bunlar da Ecevit'in ukdeleri olmalı...

Meclis'in öteki kanadı... Yani birbirine akraba kesimlerden oy alan dört parti... MHP, FP, ANAP ve DYP... Bu dört partinin tabanı, bütün farklarına rağmen, birbirine yakın iklimin insanlarıdır. Bu partilere oy veren insanların kendi kendilerine, neden bunların yer aldığı bir hükümet alternatifinin gündeme gelmediğini, neden Ecevit'siz bir koalisyonun düşünülemediğini sormaları gayet tabiîdir.

Sahi neden çapraz koalisyonlar tercih edilir de, paralel olanlar tercih edilmez?

-Bunun bir sebebi korkudur. Sol-kemalist kesimden korku. Bu camia, hep böyle bir ürküntüyü yaşamıştır. İşin içinde hep "ihtilâli bile kışkırtabilirler" tedirginliği olmuştur. "Cephe" gibi suçlanma endişesi... "Sayısal ağırlık"tan farklı bir ağırlık, sokağı ayağa kaldırma ve sonunda kazanı devirme gücü görülmüştür hep o camiada. Beri taraf ise, "ağzı çorba kokanlar"ın dünyasıdır. Zayıftır. Medya gücü sınırlıdır. Zoru görünce pusar, destek vermez. Seçtiği başbakan asılır, sadece göz yaşı dökme kudretine sahiptir. O sebeple, sandığın gücü ile siyasal ağırlık hiçbir zaman aynı olmaz ve sol-kemalist camia, Türkiye'yi yönetmekte hep bir adım önde mütalaa edilir. "Sağ" partiler, hep bir icazet ve müsamaha ararlar.

-Bir başka sebep, aynı toplumsal zemine hitab eden partilerin, farklarını büyütme eğilimidir. "Farklı Parti" kaygısı, her zaman taban beklentilerinin önüne geçmiştir. "Ben, onun olmadığı bir zeminde güçlenirim" yaklaşımı egemen olmuştur. O yüzden de ahenkli bir beraberlik zorlaşmıştır. Başörtüsü konusunda bu dört partinin tabanı aynı yaklaşımı sergilemesine rağmen, neden parlamentoda çözülmez konu? Neden MHP FP ile, ve diğer partilerle uzlaşma arayışına girip, DSP ile pazarlığı öyle yürütmez de, gidip DSP'nin ve medyanın dişleri arasında hayat aramaya koyulur? Meselâ, Meclis Başkanlığı için neden öncelikle bu alanda bir uzlaşma aranmaz da iş, hükümet pazarlığının labirentlerinde kaybolma riski içine atılır?

-Bir başka sebep, "talepleri kontrol edememe" ve benzerler arasında ahenkli bir iletişim sağlayamama endişesidir. "Uzlaşma kültürü"nün eksikliği denen şeydir bu. Bu, bizim siyasetimizde genelde yoktur ama, sağ partiler de bu konuda çok iyi imtihanlar vermemişlerdir.

Aktüel gündeme gelirsek, MHP lideri Bahçeli'nin, daha işin başında "FP ve DYP biraz dinlenmeli" sözü, kendi partisinin pazarlık alanını daraltmak bir yana, hem oyun kuruculuğun Ecevit'e geçmesini sağlamış, hem de aynı iklimden oy almış partiler arasındaki hükümet alternatifini zorlaştırmıştır.

Meselâ neden bu partiler, Türkiye'nin demokratikleşme ve ekonomik tıkanma konusundaki acil meselelerini çözmek üzere bir koalisyon protokolünde anlaşıp hükümet olmasınlar? "Bu kadına haddini bildirin " diye gürleyen Ecevit'ten çok daha uzlaşmacı bir dil bulmak zor mu?

Bize göre zor değil. Herkes yüreğini bir kere daha eline alıp Türkiye için yeniden düşünmeye başlamalı... Ecevit olmazsa bu memleket hükümetsiz mi kalacak? Parlamento içinde DSP dışında daha dört parti ve 414 milletvekili mevcut.

Bir ara FP'ye "irade rehabilitasyonu" tavsiye etmiştim. Şimdi bu tavsiyeyi, MHP dahil dört partiye yapma zamanıdır. Milleti temsil ediyorsunuz ve hiçbirinizin temsil yetkisi DSP'ye göre daha kısıtlı bir yetkidir denilemez.


14 Mayıs 1999 Cuma



 

Meclis'in öteki kanadı... Yani birbirine akraba kesimlerden oy alan dört parti... MHP, FP, ANAP ve DYP... Bu dört partinin tabanı, bütün farklarına rağmen, birbirine yakın iklimin insanlarıdır. Bu partilere oy veren insanların kendi kendilerine, neden bunların yer aldığı bir hükümet alternatifinin gündeme gelmediğini, neden Ecevit'siz bir koalisyonun düşünülemediğini sormaları gayet tabiîdir.


 

|| ANASAYFA || GÜNDEM || POLİTİKA ||
|| DÜŞÜNCE || YAZARLAR || SERBEST KÜRSÜ ||
|| AÇIK OTURUM || LİNKLER ||
|| YENİ ŞAFAK'a Mesaj ||


Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© 1998 ALL RIGHTS RESERVED