YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Gündem

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.


Devletin kanlı çocuğu

Medya kalemşorleri İslami kesimi hedefleyen cinayetleri ortaya çıkarılan Hizbullah'ın devlet tarafından PKK'ya karşı lojistik olarak desteklendiğini, eylemlerine göz yumulduğunu yazıyor.

Kanlı cinayetlere imza atan Hizbullah'ın çeşitli ülkelerin yanı sıra devlet güçlerinden de destek gördükleri iddiaları gündeme getiriliyor. Güneydoğu'da PKK'ya karşı Hizbullah militanlarının güvenlik güçleri tarafından eğitildikleri ve eylemlerine göz yumulduğu ileri sürülüyor. Bu iddialar arasında adı fail-i meçhul cinayetlerle birlikte anılan ve JİTEM'le ilişkili olduğu ileri sürülen Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ın, Beykoz'daki operasyonda ölen Hüseyin Velioğlu ile ilişkide olduğu da yer alıyor. Çeşitli gazetelerin yazarları da devletin PKK'ya karşı Hizbullah'a göz yumduğu iddialarını gündeme getirdiler.

Devlet içindeki bir çete mi destekledi?

Hürriyet gazetesinden Enis Berberoğlu, "Ortada devlete çöreklenmiş politikacı-istihbaratçı-polis-mafya-işadamı çetesinin işlettiği bir cinayet var. Eylem zanlılarından birisinin, Güneydoğu'da PKK'ya karşı mücadele ettiği için devlet tarafından himaye edildiği ileri sürülen Hizbullah'la irtibatlı olduğundan kuşku duyuluyor. Her üç sürece damgasını vuran örgütlerin/çetelerin ortak bir özelliği var: Devletle bitişik düzen yaşamanın ayrıcalığı kullanılıyor. Belki de o yüzden en adi suçlar bile 'devlet adına' savunuluyor" şeklinde yazdı.

Nasıl bu kadar rahat davrandılar?

Aynı gazeteden Tufan Türenç ise "Devlet bugüne kadar neyi niçin bekledi?" başlıklı yazısında, Hizbullah militanlarının yakalanma korkusu duymadan rahatlıkla insanları bahçeden elma toplar gibi hiç acele etmeden büyük bir rahatlık içinde kaçırdıkladırı belirterek, "Hizbullah'ın mezar evlerini eliyle koymuş gibi bulan polis, şimdiye kadar neden elleri kolları bağlı kaldı" sorusunu soruyor. Türenç, "Bu gün kim ve ne için düğmeye bastı da bu vahşet sürüsü sapır sapır ortaya döküldü. Birbiri ardına mezar evler bulundu" demekten kendisini alamıyor ve "Devletin herkesin ıcığını cıcığını bildiği bu örgütün üzerine neden gitmedi de bugünkü vahşetin doğmasına göz yumdu" diyordu.

Hizbullah'a niçin göz yumuldu?

Milliyet'ten Doğan Heper ise "Türk istihbarat birimlerinin ve polislerinin benzer olaylara ilk adımda, daha doğrusu teşebbüs halindeyken el koyabilmeli. Kendilerine göre nedenlerle veya ihmalleriyle, Hizbullah'ın bu kadar büyümesine, etkinleşmesine, bir iddiaya göre binden çok kişiyi öldürmesine sebep olanlardan hesap sorulabilmeli" diyor yazısında. Radikal'den Haluk Şahin ise "Güneydoğu'daki kanlı kargaşada PKK'ya karşı her yolu mübah sayan anlayış bunun için en uygun ortamı yaratmıştı. Bir süre başarılı bulunan Hizbullah böyle palazlandı" tespitinde bulunuyor.

Kim ya da kimler koruma şemsiyesi açtı?

Radikal'den Mehmet Yılmaz ise, "1990'dan beri bu örgütün Güneydoğu'da bir koruma şemsiyesi altında faaliyet gösterdiği biliniyor. En iyiser rakamlarla örgütün öldürdüğü insanların sayısı 1500'ü aşmış durumda. 2000 civarında fail-i meçhul cinayetin bu örgüt tarafından işlendiği de bir başka iddia. Demek ki fail-i meçhul diye tanımlanan cinayetlerin çok büyük bir bölümünün faili aslında meçhul falan değil.. Bu örgütün PKK ile mücadele bahanesi altında güçlenmesine göz yumulduğu da biliniyor. Şimdi örgütün çökertilmesine yönelik olarak başlatılan büyük operasyon bu karanlık ilişkilerin de aydınlatılması açısından önem kazanıyor" diye yazıyordu.

Velioğlu hakkında neden hiç dava açılmadı?

Sabah gazetesi başyazarı Güngör Mengi ise "Devlet de töhmet altında. Hizbullah'ın PKK yayılmasını engelleyen bir unsur olarak kollandığı Yeşil kod adlı hayalet ajanla desteklendiği idia ediliyor. Ama devletin resmî ağızları susuyor... İti ite kırdırma ilkelliğine dayalı asayiş politikasının artık tarihin çöplüğüne atıldığını devletin açıkça ilan etmesi gerekir" derken, bir başka haberde ise Velioğlu hakkında DGM tarafından şimdiye kadar hiçbir dava açılmadığı vurgulandı.

Askerî kamplarda mı eğitildiler?

Haberde dönemin İçişleri Bakanı İsmet Sezgin'in, gazeticilerin Velioğlu ile ilgili sorularına "O soruyu ne sormuş ol, ne de ben duymuş olayım" şeklinde cevap verdiği belirtildi. Haberde Hizbullah üyelerine askeri eğitim veren kamplardan da söz edilerek, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ın Velioğlu ile birlikte çalıştığı ileri sürülerek, Diyarbakır Valisi Cemil Serhatlı'nın "Bir dönem Hizbullah'a sempatiyle bakıldığı doğrudur" açıklamasına yer verildi. Sabah yazarı Çetin Altan da "Bize kalırsa iti ite kırdırma formülünce, devlet emriyle eğitilmiş, Hizbullah yahut Ergenekon örneği silahlı çeteler, çok daha değişik amaçlar için kullanıldı. Tıpkı Susurluk kepazeliğinde olduğu gibi" cümlesini kullanıyordu. Zülfi Livaneli ise "Belalı bir devlet stratejisi" başlıklı yazısında, "PKK'ya karşı Hizbullah'ı örgütlemek, eğitmek ve eylemlerine göz yummak da böyle bir kurtarıcılık örneği. Dolayısıyla Hizbullah'ın katlettiği insanların kanına da bazı devlet yetkililerinin de eli bulaşmış durumda... Şimdi de anlaşılıyor ki PKK hareketine karşı yine aynı yöntemle yani iti ite kırdırma stratejisiyle davranıp, dinî grupları örgütlemiş ve eylemlerine hoşgörüyle bakmışlar.. Artık bu stratejinin ne kadar tehlikeli olduğu anlaşılmadı mı" diye soruyordu.

Maşa olarak mı kullanıldılar?

Hürriyet'ten Bekir Coşkun da "devlet adamları yetersiz-aciz kaldıklarında, teröre karşı başka bir terör yarattılar. ASALA'ya karşı kurşun sıkan vatan evlatları, sola karşı sağ militanlar, Kürt mafyasına karşı Karadeniz mafyası, PKK'ya karşı Hizbullah.. Tüm bunları beceren ise devletin hukuka karşı yarattığı bir başka illegal yapıydı: Derin devlet. Hizbullah doğuda PKK'ya karşı kullanıldı. Devlet güçlerinin gözleri önündeki kamplarda eğittiklerini, talim yaptıklarını ben biliyordum da devlet bilmiyor muydu? Gazetelerde Hizbullah örgütünün talim kamplarının fotoğrafları yayınlanmadı mı? Ama ne zamanki İstanbul'a geldiler, villaya yerleştiler. Hizbullah birinci bela olmuştu artık.. Eğer devlet devlet olmaktan çıkmışsa ve ulusal güvenlik bile ihaleye verilmişse.. Böyle olur.. " diyordu.

İrtica raporlarında neden yer almadı?

Oktay Ekşi ise olayın bir başka boyutuna dikkat çekiyor, "Burada ilginç olan, Türkiye'de irtica tehlikesinin uzun yıllardan beri sık sık vurgulanmasına rağmen bu söylem içinde Hizbullah'ın hiçbir zaman yer almamış olmasıdır. Oysa sırf 1992-1997 yılları arasında Hizbullah'ın işlediği cinayetlerle ilgili olarak yakalananların sayısı 1578 idi. Hizbullah bunca yıl sessiz bir şekilde büyüyüp resmî ağızların verdiği bilgiye göre 4 bini silahlı 20 bin militanlık bir güç oluşturmasında devletimizin ciddi bir günahı var" cümlesini kullanıyordu.

Yeşil-Velioğlu ilişkisi

Radikal gazetesinden Tuncay Özkan ise "Hizbullah Güneydoğu'da PKK karşıtı mücadeleleri nedeniyle güvenlik güçlerinin sempatisinden de yararlanıyordu. PKK ile mücadele eden Hizbullahçılar'a devletin belirli resmi kamplarda zaman zaman eğitim verdiği de ortaya çıktı... PKK terörüne karşı terör ateşiyle oynayan uzak görüşlü bazı bürokratlar bunları başımıza bela ettiler. Bu huylarından vazgeçerler mi? Terörü terörle bitirme alışkanlıkları, maşa kullanma istekleri sona erer mi ve hukuk devletinin gereklerini yapabilirler mi" diyordu. Zaman gazetesindeki bir haberde ise Hizbullah tarafından öldürüldüğü belirtilen Malki Cinayeti sanıklarından Mehmet Sümbül'ün cezaevinden arkadaşı olan Burhan Kavuncu, Hüseyin Velioğlu ile adı faili meçhul cinayetlerle anılan Yeşil'in JİTEM tarafından bizzat eğitildiğini ileri sürdü. Kavuncu, katliamlarda Susurluk çetesinin izlerinin bulunduğunu iddia etti.

 




Kağıda basmak için tıklayın.

 

 

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV


Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...