YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

"Ders alınmalı" demeye gerek var mı?

 
Ders alması gerekenler asıl bu tür işlerde taşaron olarak kullanılanlar ve kullanılma süresi bitince de insanlığın ve tarihin çöplüğüne atılanlar.

 

PKK olayının farklı bir mecraya girmesinin ardından, bu örgüte karşı bir denge unsuru olarak kurulan ve etkili çevrelerden fevkalade destek gören, bu arada bir çok fail-i meçhul cinayetin arkasındaki örgüt olduğu da anlaşılan Hizbullah'ın tasfiyesine sıranın geldiği görülüyor. Susurluk olayı derin devletin Ülkücüleri bir süre nasıl kullandığını, sonrasında bunların nasıl yarı-bağımsız hale geldiğini ortaya koymuştu. Hizbullah olayı da aynı güç odağının bu defa Kürt kökenli bir kısım "İslamcıları" nasıl kullandığını, sonra bunların nasıl yarı-bağımsız hale geldiklerini ortaya koyuyor. Her iki olayın tasfiye süreci tam bitmemiş de olsa sonunda bu insanları kullanan hakim güc odağının "ellerini yıkayarak" bundan yüzünün akıyla çıkacağı anlaşılıyor.

Aslında bu olaydan çıkarılacak çok önemli dersler var. Ancak bu dersleri sıralamanın ve başlığını da Hizbullah olayından çıkarılacak dersler diye koymanın anlamı var mı? Bu insanları kullanan hakim güç odağının alacağı bir dersten bahsetmek gülünç olur. Onun dersini iyi bildiği, işine geldiği zaman işine gelen gurupları istediği istikamette kullanmasından ve bunda başarılı olmasından anlaşılıyor. Kısacası kullananın ders almaya ihtiyacı yok. Ders alması gerekenler asıl bu tür işlerde taşaron olarak kullanılanlar ve kullanılma süresi bitince de insanlığın ve tarihin çöplüğüne atılanlar. Ancak onlar için de artık şu saatte olaydan alınacak bir dersin önemi kalmadı. Onların konumu idam sehpasına giderken "bu bana bir ders olsun" diyen mahkumun durumundan çok farklı değil.

Ancak ilerde kullanılacak olan potansiyel adayların bu olaydan ders çıkarması sözkonusu olabilir. O konuda da şimdiden uyarıda bulunmanın bir faydası olacağı kanaatinde değilim. Çünkü aslında az çok dinî bilgisi, belli bir İslami hassasiyeti olan bir kimsenin bu tür hunharca cinayetleri hangi gaye için olursa olsun işlemesi, bunun meşru olduğunu düşünmesi mümkün değil. Bunun için var olduğu iddia edilen İslami hassasiyetin aslında başka hassasiyetlerin, etnik ve kabilevi hassasiyetlerin paravanı olması gerekir. Bu tür cinayetlere evet diyebilmesi için kişideki dinî bilgi de çok sığ olmalı. Duygu dünyası karışık, aidiyet problemi çözülmemiş ve İslami bilgileri sığ bir insan sözkonusu olduğunda ise bu insanın geçmiş olaylardan ders alması esasen söz konusu olamaz. Onun sığ dinî bilgisini, sahte İslamî hassasiyetini kullanacak uygun bir kullanıcı bulunduğunda benzer olayların olması kaçınılmazdır. Bu Türkiye'de böyle olduğu gibi diğer İslam dünyasında da böyledir. Ne var ki her zaman kurunun yanısıra yaşın da yandığı gibi, aslında böyle bir karede yer almaması gereken insanların da zaman zaman bu karede yer aldığı görülüyor.

Netice olarak hiçbir şekilde tasvip etmediğimiz bu cinayetlerden, bunun arkasındaki kullanılma olayından ders almak gerekir demenin, ders alınabileceğini düşünmenin bir anlamı yok.


22 OCAK 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

M. Akif Aydın

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...