|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
İnternet kullanıcılar vereceğim adresi aradıklarında karşılarına can sıkıcı o mâlum boş sayfa çıkacak. Oysa, 'www.yesil.org' adresi faaliyete geçeli iki hafta bile olmadı; geçen hafta adrese girdiğimde, önce, "Bu site devlet sırlarını ifşa ettiği için kapatılmıştır!!!" ifadesinin yer aldığı kırmızı zeminli 'www.mit.gov.tr' sayfası çıktı karşıma, sonra sayfa bütünüyle karardı. Devletin bazı birimlerinin sitede yazılanlardan hoşlanmadığına hiç kuşku yok. Sayfa hizmete ilk açıldığında ilgisi çekilip bakma fırsatı bulanlardanım ben. Son karartmadan önceki faal bir kaç saat içerisinde de sayfaya yeniden girme fırsatım oldu. Kanaatim şu: internetin câzibesine kapılıp site açanlar yabancı değil; 'Yeşil' kodadlı Mahmut Yıldırım'ın eski mesâi arkadaşları olduklarını sandığım, istihbarattan anlayan birileri... Hatta, Şemdin Sakık yakalandıktan sonra, önceden hazırlanan 'andıç' gereği Hürriyet ve Sabah'ta yapılan yayınlar sonrasında düzenlenen bir suikast girişimi vardı ya, o işi organize edenlerin üslubunu buldum ben o sitede... Her neyse. 'Yeşil' adına site kurup kamuyu bilgilendirenler, bazı medya mensuplarının özel hayatlarıyla ilgili 'çarpıcı' bilgiler sunma hazırlığıyla ilgili duyurular yanında, bir konuyu geniş biçimde işlemeyi ihmal etmediler. 'Yeşil' adına ortaya atılanlara göre, 21 Nisan 1996 tarihinde, bulunduğu Gekhi-cu köyünde, füze saldırısı sonucu hayatını kaybeden Cevher Dudayev, aslında, Türk-Rus ve ABD istihbaratlarının ortaklığıyla düzenlenen bir suikasta uğramış... Site, sözü eğip bükmeden, "Dudayev'i Şenkal Atasagun öldürttü" iddiasını manşetine taşımış... İddiaya göre, ABD Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA, National Security Agency) tarafından rahatlıkla izlenebilen uydu telefonunu Dudayev'e Türkiye hediye etmiş. MİT, suikast günü Dudayev'i telefonla oyalarken, NSA Çeçen liderin o sırada bulunduğu koordinatları Moskova'ya bildirmiş; telefona doğru yönlendirilen Rus füzesi hedefi tam 12'den vurmuş... Bu tezi hiç değilse ABD-Rusya işbirliği boyutunda doğrulayan bir haber, 4 Haziran 2001 tarihinde Hürriyet'te çıkmıştı. Hüriyet muhabiri Kasım Cindemir'in görüştüğü Wayne Madsen vaktiyle çalıştığı NSA'de yaptıklarını anlatırken şu bilgiyi vermişti: "Dudayev Refah Partisi'nin verdiği uydu telefonu kullanıyordu. NSA yerini ve koordinatlarını belirledi ve Başkan Clinton'a bildirdi. Bill Clinton, Moskova'da idi. Boris Yeltsin'in yeniden seçilmesini istiyordu. Çeçen lider Cahar Dudayev'in yerini ve koordinatlarını Yeltsin'e bildirdi. Ruslar, Dudayev'i hemen öldürdü. Boris Yeltsin de Clinton da yeniden seçildi. Aslında, Başkan Clinton'ın yaptığı yasalara aykırıdır." (http://arsiv.hurriyetim.com.tr/hur/turk/01/06/04/dunya/02dun.htm) Madsen'in "Uydu telefonu Refah Partisi vermişti" demesi, o tarihte iktidarda RP'nin bulunması ve Çeçen lidere uydu telefonu temin işinin Başbakan Necmettin Erbakan tarafından verilen bir tâlimata dayanması yüzünden olmalı... ABD'nin CIA ve FBI gibi çok bilinen iki istihbarat örgütüyle kıyaslandığında, NSA, her ikisinden daha önemli olmasına karşılık, hakkında hemen hiçbir şey bilinmeyen bir örgüt. James Bamford adlı Amerikalı gazeteci, 20 yıl arayla çıkardığı iki kitapta, NSA'in marifetlerini sergiledi. 'The Puzzle Palace' (Bulmaca sarayı) adlı ilk kitap 1982 yılında yayımlandığında, "İstihbarat işlerinden anlarım" diyenler de dahil pek çok kişi, NSA adlı dev ve kalabalık kuruluşun adını daha önce duymadığını itiraf etmek zorunda kalmıştı. (Kitabın 209-210. sayfalarında, Karamürsel'deki NSA tesislerinin 1975 ambargosu ve sonrası mâcerası anlatılıyor. 1980 mart ayında imzalanan bir ek anlaşmayla, tesislerde elde edilen bilgilerin Türkiye'ye de sunulmasının karara bağlandığını yine kitaptan öğreniyoruz.) James Bamford, bu yıl, aradaki 20 yıl boyunca elde ettiği yeni bilgileri içeren 'Body of Secrets: Anatomy of ultra-secret NSA' (Sırlar yığını: Ultra-esrarengiz NSA'nin anatomisi) adlı dev bir kitapla kamuoyu karşısına çıktı. Tele-kulak operatörünün sloganı olduğu bildirilerek "Allah'a inanır, ondan başka herkesi dinleriz" cümlesiyle başlayan kitap göz açıcı bilgilerle dolu. Cevher Dudayev'in eline tutuşturulan uydu telefonu yüzünden hayatını kaybetttiği iddiasından James Bamford'un kitaplarına geçişim beyin cimnastiğiyle ilgili değil. Bamford, bir kaç ay önce çıkan kitabında, Üsame bin Laden konusuna da giriyor ve Afganistan dağlarında saklandığı halde her hareketinin elindeki uydu telefon sayesinde izlendiğini yazıyor. Unutmayın, Tâlibân Hükümeti, Bin Laden'e, "Seni misafir ediyoruz, ama hiçbir yerleşik iletişim cihazı kullanmayacaksın" şartını koşmuştu. Bin Laden'in dışarıyla temas kurabildiği tek cihaz elindeki portatif IMMARSAT telefonu... Gerisini Bamford'tan okuyalım: "İstihbaratçılara göre, Bin Laden uluslararası telefon görüşmelerini ABD'nin dinlediğinden haberdar, ama aldırmıyor. NSA yetkilileri, ziyaretçilerini etkilemek için, ara sıra, Bin Laden'in annesiyle konuşmalarını teypten onlara dinletiyorlar..." (s. 410). İyi de, Dudayev'i aynı telefon sayesinde öldürenler, 'süper terörist' dedikleri, hakkında BM kararları çıkarttıkları, kırmızı bültenle aradıkları, şimdilerde savaş açmayı göze aldıkları Üsame bin Laden için aynı 'iyiliği' vaktiyle neden düşünmemişler?
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |