T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Ahmet Necdet Sezer'in ateşle imtihanı!..

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in "ateşle imtihanı" başladı..

-Sezer, RTÜK Yasası'nı veto edecek mi, yoksa onaylayıp, imzalayacak mı?

Bu "RTÜK Yasası", özgürlükleri pek hoşgörü ile karşılamayan 1982 Anayasası'na "bile", pek çok maddede karşı hükümler içeriyor.

Örneğin "Temel Hak ve Hürriyetler"i güvence altına alan Anayasa'nın 5'inci maddesi, 12'nci maddesi, "Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti"ni içeren 26'ncı maddesi, "Basın Hürriyeti"ni düzenleyen 28'inci maddesi, "Ceza Sorumluluğunun Şahsiliği"ni vurgulayan 38'inci maddesi, "Mahkemelerin Bağımsızlığı"nı belirten 138'inci maddesi, "Tekelleşme ve Kartelleşme"yi yasaklayan 168'inci maddesi, bu "RTÜK Yasası" ile, doğrudan çiğneniyor..

Ayrıca bu RTÜK Yasası, Türkiye için de artık "üstün hukuk metinleri" olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin içtihatlarını, "Avrupa Sınır-Ötesi Televizyon Sözleşmesi"ni, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Kararları'nı, hiçe sayıyor.

"Ulusal Hedef" haline gelen Avrupa Birliği ile kaynaşma sürecine hançer saplanıyor..

24 Mart tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanan "Ulusal Program"ın içeriği, yok sayılıyor..

"Hukukun Üstünlüğü"nü sürekli vurgulayan Cumhurbaşkanı Sezer, herhalde bu RTÜK Tasarısı'nı-veya RTÜK faciasını, dikkatle inceleyecektir..

Bu tasarının zorla kabul ettirilmesi için, Millet Meclisi'nde, hem Anayasa'nın, hem İçtüzük'ün ruhuna aykırı yöntemlere başvurulması, ülkede düşünceleri açıklama özgürlüğünü hançerleyen bu metin uğruna, Millet Meclisi'nde de aynı özgürlüklerin engellendiğinin kanıtıdır.

Örneğin iktidar çoğunluğunun temsil edildiği hükûmet ve komisyon, muhalefetin önergelerini savunmaması için, bu önergelere "evet" demişler ve buna karşı, iktidar milletvekilleri "hayır" oyu kullanmışlardır..

Yani "RTÜK Yasası"nın doğumu bile, sezaryenle olmuş ve dış-gebelik tedavi edilirken, demokrasinin ve düşünce özgürlüğünün anası, kan kaybından öldürülmüştür..

Ayrıca bu RTÜK Yasası, içeriği ile Türkiye'yi dış dünyada küçük düşürecek ve 2'nci sınıf bir Orta- doğu ülkesi olarak sınıflandıracak içeriğe sahiptir..

Nitekim bu yasa ile ilgili olarak Türkiye'yi uyaran İ.P.I. (Uluslararası Basın Enstitüsü) bildirisini yorumlayan dış basın, Türkiye'yi Suriye ve Irak'la mukayese etmektedir.

Zaten Türkiye, dünyanın gelişmiş merkezlerinde "rüşvetçi ülke", "ahbap-çavuş kapitalizmi", "al gülüm-ver gülüm demokrasisi" gibi tanımlamaların hedefidir.

Dünya Bankası, Türkiye'deki ihalelerin rüşvetsiz yürümediği yolunda açıklamalar yapmaktadır..

Türkiye'ye şart koşulan reformlar arasında, "İhale Yasası"nın yeniden yazılması da vardır..

Ama bu "RTÜK Yasası" ile, yeni İhale Yasası beklenilmeden, medya tekellerine müteahhitlik karnesi verilmekte ve eski yasa-dışı kazanılmış ihaleler, legalize edilmektedir..

Bunun, banka hortumlamayı önleyemeyen bir yönetimin, banka hortumlamayı legalize etmesinden pek farkı yoktur..

Görevine başlarken "Türkiye Cumhuriyeti'nin şan ve şerefini korumak, yüceltmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine and içerim" cümleleri ile yükümlülüklerini kabul eden Sezer, çağdaş ve özgür dünyada Türkiye'yi 2'nci sınıf ülkeler arasına sokan bu "RTÜK Yasası"nı imzalarsa, andını da çiğnemiş olacaktır..

Evet.. Bu RTÜK Tasarısı'nın sahipleri ve onları kullananlar, Cumhurbaşkanı Sezer'e karşı yıldırma kampanyaları düzenleyebilirler..

Ama, her onurlu ve ilkeli kişiyi, bu tür tehditler bekler çarpık düzenlerde..

Bekleyelim, göreceğiz..

Ahmet Necdet Sezer, kendisine düşen tarihi misyonu, nasıl değerlendirecek?

ŞAKA

Filler ve Türkler..

Birleşmiş Milletler, "Fillerin Geleceği" konulu bir seminer düzenlemiş..

Bu seminere katılan çeşitli ülkelerden gelen bazı tebliğlerin başlıkları şöyleymiş..

-Fransa- Fil eti, Fransız mutfağına girebilir mi?

-Kenya- Fillerin, turizm sektörüne katkısı ne olabilir?

-Hindistan- Bir taşıt aracı olarak filin ekonomik değeri nedir?

-Türkiye- Filler, ulusal birlik ve bütünlüğe karşı, bir tehdit midir?

Not- Bu fıkrayı, bir İngiliz hukukçu, Türkiye'deki düşünce özgürlüğü kavramını irdelerken anlattı.

LİBERAL DÜŞÜNCE

Bütün dünya, herşeyi izliyor!..

Liberal Düşünce Topluluğu'nun "Düşünce ve İfade Özgürlüğü" seminerinde, hem güldük, hem de Türkiyeliler olarak, biraz utandık..

Seminerde, Stophen Kinzer (New York Times) gibi uluslararası medya mensupları, Karen Fogg gibi Avrupa Birliği temsilcileri, Prof. Dr. Bradney (İngiltere), Prof. Dr. Wallanberg (İsveç), Prof. Dr. Lawson (Hollanda), Prof. Dr. Brewin (Almanya) gibi uluslararası hukukçular da vardı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargıcı Rıza Türmen, Prof. Mustafa Erdoğan, TESEV Yönetim Kurulu Başkanı Can Paker, Prof. Eser Karakaş, Kazım Berzeg, Dr. Şahin Alpay, Kürşad Bumin, Sinan Çetin, Melih Yürüşen, Dr. Zühtü Arslan, Dr. Vahit Bıçak, Levent Korkut, Dr. Oktay Uygun, Reyhan Sunay, Dr. İhsan Dağı gibi değerli konuşmacıların da katkıları ile, konu enine-boyuna irdelendi..

"Liberal Düşünce Topluluğu" Başkanı Atilla Yayla'nın titiz çalışması ile ortaya çıkan, çok yararlı bir toplantıydı bu..

Bu toplantıdan bize iletilen bazı mesajları özetleyeyim..

-Özgürlük, sadece hukuk ve ahlak meselesi değildir. Kalkınmanın ve gelişmenin de, temel dayanağı özgürlüktür..

-Avrupa Türkiye'yi davet etmedi.. Türkiye Avrupalı olmak için başvurdu.. Avrupa Türkiye'ye şartlar koşmuyor.. Türkiye Avrupalı olmak için kendi kendine şartlar koyuyor.

-Özgürlük ne tehdittir, ne de bir tehlikedir.

-Türkiye, insan haklarının en kötü durumda olduğu "Hür Dünya Üyesi" ülkedir!..


11 Haziran 2001
Pazartesi
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Yeni Şafak'a Yeni Okur ol !!! - Abone ol !!!
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED