T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Ecevit de, Papa da, hiçbir şey bilmiyorlar..

Neyse.. Alıştık artık.. Binmişiz bir alamete.. Gidiyoruz kıyamete..

Böyle denilmez mi, bilinmeyen durumlar içinde olunduğu zaman?

Gerçekten, acaba Başbakan Ecevit, yurtta ve dünyada olup bitenler hakkında, ne kadar bilgi sahibi?.

Ve Sayın Ecevit'in, olup bitenleri değerlendirdikten sonra, ne ölçüde karar alma yeteneği var?

Durmadan "esenliğe çıkmak"tan bahsediyor..

Şu Afganistan'a asker göndermek konusunda karar alınırken, gerçekten Afgan halkının esenliğe çıkması falan mı düşünüldü?

Çok önemli bir soru şu..

Afganistan'a asker göndermemizi Amerika mı istedi? Yoksa biz, "ille de asker göndereceğiz" mi dedik?

Baksanıza ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in, dün Özbekistan'da yaptığı açıklamalara..

Taşkent'teki basın toplantısında, bir gazeteci soruyor..

- ABD, Türkiye'nin Afganistan Savaşı'na asker göndermesini talep etti mi?

Rumsfeld, açık ve seçik cevap veriyor..

- Afganistan'a Türk askerinin gelmesi, tamamıyla Ankara'nın kendi kararıdır.. Ankara asker göndermeye karar verdi ve terörle mücadelede bize destek oluyor..

Allah, Allah!.

Acaba gerçekten böyle mi durum?

Keşke böyle olsa..

Keşke, Türkiye'deki yönetim, kendi bağımsız iradesi ve aklı ile, "Terörizme karşı global savaş"ta, daha aktif bir görev almak istemiş olsa..

Ama bakın Ecevit, 22 Eylül'deki televizyon konuşmasında, ne demişti?

- Afganistan'a dışarıdan birlikler yığmanın başarılı olmayacağı geçmişte görüldü.. Afganistan'daki kara harekatını Afganlılardan beklemek daha doğru olur..

Genelkurmay Başkanı Org. Kıvrıkoğlu, 1 Ekim'deki TBMM'nin açılış resepsiyonunda ne demişti?

- Afganistan'da kara harekatı çok zor.. Orası, Doğu Anadolu'dan daha kötü bir arazi yapısına sahip.. O araziye girecek kuvvetler kaybolur..

Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, 10 Ekim günkü açıklamasında ne demişti?

- Türkiye risk üstlenmemeli!.

Şimdi de, ABD Savunma Bakanı Rumsfeld ne diyor?

- Afganistan'a Türk askerinin gelmesi, tamamiyle Ankara'nın kendi kararıdır..

Orhan Veli'ye yazılan şiirdeki gibi durum..

"Ya sen ölmedin,

Ya biz yaşamıyoruz.."

Tartışmak istediğimiz durum, "Asker gönderme kararı"nın "özü" değil..

Gerçekten Türkiye, motoru ve dümeni olmayan Varyag gibi mi yönetiliyor?

Bunu anlamak istiyoruz..

Mesela Başbakan Ecevit neleri bilerek, neleri bilmeyerek onaylıyor?

Hani Papa ile ona bakan genç papazın öyküsü gibi..

Yaşlı Papa'yı her sabah, genç bakıcı papaz uyandırırmış.. Papa uyandırılınca "Hava dışarıda nasıl" diye sorarmış..

Papaz da, "hava güneşli" veya "yağmur yağıyor" diye bilgi verirmiş..

Her seferinde Papa, hava durumunu öğrenince aynı cevabı seslendirirmiş..

- Ben ve kutsal ruh, zaten bunu biliyoruz..

Bir sabah genç papaz, pencereleri, perdeleri açmadan yine hava durumunu özetlemiş.. "Hava güneşli, Papa Hazretleri" demiş..

Papa da aynı cevabı tekrarlamış..

- Ben ve kutsal ruh, bunu zaten biliyoruz..

Genç papaz sinirli sinirli perdeleri açmış..

- Bakın Papa hazretleri.. Dışarıda şakır şakır yağmur yağıyor.. Siz de, kutsal ruh da, hiçbirşey bilmiyorsunuz, diye bağırmış..

ŞAKA

Rüyalar alemi!.

Neden rüya görürüz? Bilim adamları, hala bu sorunun cevabını bulamadı..

Çok eskiden, rüyada, insanların ruhlarla temas ettiğine inanılırdı..

Şimdi, uyku sırasında beynin bir bilgisayar gibi bilgileri düzenlediğine ve bu sırada, rüyaların açığa çıktığına inanılıyor..

Türkiye'de insanların, neden uyanıkken de rüya gördüğünü ise, hiçbir bilgin açıklayamıyor.. Bazılarına göre, bu "medyatik uyku" hali.. Medyayı izleyenler uyuyor, ama kendilerini uyanık sanıyor..

MOTORU VE DÜMENİ YOK

Varyag tıpkı Türk siyaseti gibi..

Bu "Varyag"ın serüveni, size garip gelmiyor mu? 500 metre uzunluğunda, demir ve çelikten bir kitleyi, halatlarla romorkörlere bağlayacaksınız..

Ve bu kışa giriş mevsiminde, bu kitle, Karadeniz'den yola çıkıp, Boğaz'ları, Ege'yi, Süveyş'i, Hind Okyanusu'nu, Pasifik'i geçip, Çin'e gidecek..

Akıl işi mi bu?

İçinde motoru bulunmayan, dümeni olmayan bir enkaz..

Demir atabilir.. Fakat attığı demiri geri çekemez.. Yani demir attıktan sonra yeniden yola çıkmak isterse, bu demiri, zincirleriyle birlikte suya bırakmak zorunda..

Bu yüzden, Ege'de iplerini kopartıp, Yunan adalarına doğru sürüklenirken demir atamadı..

Tıpkı Türk siyaseti gibi bir enkaz bu.. Bağlandığı romorkörlerle ipini kopartmazsa, belki hedefine ulaşabilir..

Çünkü Varyag yönetilmiyor, çekiliyor..


5 Kasım 2001
Pazartesi
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED