T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
İki lider tipi

George Orwell'in Hayvan Çiftliği adlı satirik romanında iki siyasal/toplumsal lider tipi çizilir. Kimilerine göre bu tipler, ilhamını Bolşevik ihtilâlinden sonra ortaya çıkan Rusya'nın siyasal tablosundan almıştır. Ancak bu iki lider tipini belli bir ülkeye, hatta belli bir zaman dilimine hasretmek, tiplerin evrensel kişiliklerine kısıtlama olur; binaenaleyh, bu tipleri, isteyen istediği ülkeye ve o ülkenin istediği zaman dilimine uyarlamakta serbesttir. Romanda anlatılan olay şudur:

Mr. Jones'un çiftliğinde yaşayan hayvanlar bir ihtilalle çiftliğin idaresini ele geçirdikten sonra, domuzlar öteki hayvanlar arasında temayüz eder. Domuzların arasında da Snowball ve Napoleon adlarını taşıyanlar öne çıkar ve bu ikisi arasında liderlik yarışı başlar. Napoleon iri, korkunç görünüşlü bir domuzdu. Çok konuşmazdı, ama dediğini yaptırmaya muktedirdi. Snowball, Napoleon'dan daha konuşkan, daha canlı ve icatçı bir kafaya sahipti. Çiftlik meselelerinin halledilmesi konusunda en faal olanlar bu ikisi idi. Bütün münakaşalara katılırlardı. Fakat bunların hiç bir meselede uzlaşamadıkları dikkati çekmişti. Biri bir teklif yapınca öteki aksini iddia ediyordu. Hatta iş karara bağlandıktan sonra bile münakaşa ederlerdi. En fırtınalı münakaşalardan biri, her sınıf hayvanın emekli yaşının tesbiti hususunda, öteki de çiftlikte bir yeldeğirmeni inşası hususunda cereyan etti. Daha icatçı kafaya sahip olan Snowball, önemli projeler üstünde duruyor, hayvanlar için çeşitli komiteler teşkil ederek onları daha verimli hale getirmeye çalışıyordu. Napoleon'sa, Snowball'un komitelerine hiç ilgi göstermiyordu. O, gençlerin eğitiminin yetişkinler için yapılabilecek herhangi bir şeyden daha önemli olduğunu söylüyordu. Bu yüzden, yeni doğan dokuz gürbüz köpek yavrusunun eğitimini bizzat üstlendi ve onları herkesten öyle sakladı ki, kısa zamanda bütün çiftlik onların varlığını bile unuttu.

Bu ikisinin anlaşmazlığı ortaya çıkan her meselede devam ediyordu. Mesela birisi arpa ekimi sahasının genişletilmesinin iyi olacağını söylese, öteki yulaf ekimi sahasının genişletilmesinin zorunlu olduğunu iddia ediyordu; biri lahana yetiştirmenin doğru olduğunu söylese, öteki lahananın faydasız bir kökten başka bir şey olmadığını ileri sürüyordu. Snowball mitinglerde parlak nutuklarıyla çoğunluğu kazanıyordu, fakat Napoleon kulis faaliyetlerinde mahirdi. Ve bilhassa koyunlar arasında muvaffak oluyordu. Koyunlar son zamanlarda: "Dört ayak iyi, iki ayak kötü" diye bir meleme tutturmuşlar, zamanlı zamansız mitingleri kesintiye uğratıyorlardı. Bu melemelerin bilhassa Snowball'un nutkunun en çetin ânında yükseldiğine dikkat edildi. Snowball, üzerinde çalıştığı yeldeğirmeni projesini birkaç hafta içinde tamamlamıştı. Bütün hayvanlar bu projeleri görmek için onun ofisine ziyarete geliyordu. Tavuklar ve ördekler bile bir şey anlamamakla birlikte ziyarete gelmişlerdi. Bir tek Napoleon, yeldeğirmenine karşı olduğunu söyleyerek ziyarete gelmemişti. Ama bir gün, beklenmedik bir anda ve nasılsa o da bu projeyi görmek istedi. Ahırda ağır ağır dolaştı, projelerin bütün teferruatına baktı, onları bir iki kere kokladı, sonra durdu, gözünün ucuyla hepsini inceledi, sonra da bacağını kaldırarak birdenbire projenin üzerine işedi ve tek kelime söylemeden çıktı gitti.

Bu yeldeğirmeni konusunda bütün çiftlik ikiye ayrılmıştı. Snowball, yeldeğirmeni inşasının zor olduğunu saklamıyordu, ama bu inşaat bir kere tamamlandıktan sonra herkesin işi kolaylaşacaktı. Napoleon'sa üretimin arttırılmasının acil olduğunu ileri sürüyor, fakat bunun için ne yapılması gerektiğini bildirmiyor, ancak zamanlarını yeldeğirmeninin inşasına harcarlarsa açlıktan öleceklerini söylüyordu. Sonunda Snowball'un projesinin tamamlandığı gün geldi. Hayvanlar toplandı. Snowball ayağa kalktı, bu inşaatın gerekçelerini açık seçik anlattı, sözleri zaman zaman koyun melemeleriyle kesintiye uğrasa bile konuşmasını bitirdiğinde hayvanları ikna etmesini başarmıştı. Napoleon ise az konuştu, yalnızca bu projeye oy vermemelerini tavsiye etmekle yetindi, üstelik sözlerinin etkili olup olmadığını da umursamaz görünüyordu. Snowball yeniden söz alıp da hayvanların reylerini kendi tarafına çektiği anda, Napoleon ayağa kalktı, ve o âna kadar kimsenin onun ağzından işitmediği tiz bir ıslık çaldı. İşte olanlar o zaman oldu. Boyunlarında pirinç topuzlu tasmalarıyla dokuz iri köpek sıçrayarak ambara daldılar ve korkunç bir ulumayla doğrudan Snowball'un üzerine saldırdılar. Snowball canını zor kurtardı. Çitteki bir delikten kayıp karşıya geçti ve bir daha da görünmedi. Öteki bütün hayvanlar dehşet içinde kalmıştı.

Bu olaydan üç hafta sonra Napoleon'un yeldeğirmenini yapacağı açıklandı. Napoleon'un fikrini niçin değiştirdiğini merak eden hayvanlara, sözcüsü, Napoleon'un yeldeğirmenine hiç bir zaman karşı olmadığını, üstelik bu projenin Napoleon'a ait olduğunu, Snowball'ın bu projeyi Napoleon'dan çaldığını söyleyerek cevap verdi. Birisi, peki niçin bu projenin aleyhinde konuşmuş olduğunu sorunca, sözcü neşeyle sıçrayarak: "Taktik, yoldaşlar, taktik!" dedi. Hayvanlar bu kelimenin manasını bilmiyordu, fakat sözcü öyle ikna edici konuşuyor ve köpekler öyle tehdit edici biçimde hırlıyordu ki, daha fazla konuşmadan sözcünün açıklamasını kabul ettiler. Bir süre sonra çiftlikte ne kötülük olsa Snowball'un üstüne atmak âdet haline geldi. Bu sefil vatan haini, onları her türlü tehlikeyle tehdit eden, teneffüs ettikleri havayı istila eden, göze görünmez bir kudret haline geldi. O kış, bir hayli sıkıntı vermiş olan farelerin Snowball ile işbirliği yapmış olabilecekleri ihtimalinden bile bahsedildi.


15 Mart 2001
Perşembe
 
RASİM ÖZDENÖREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED