T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Akif, böyle mi anılmalıydı?

Koca "İstiklal Marşı şairi" böyle mi anılmalıydı? Baksanıza, sanki o "mütareke basını" gibi bir sessizlik içinde, el-aleme mahkum bir tarzda işi geçiştirip durduk!..

Hem de "Batının ufuklarını çelik zırhlı duvar" sarmış iken ve birden bire, "Cedd-i Hüseyin"in mezarını, cami ve mabedini yıkıp yerle bir etmek için "çağdaş haçlı saldırıları"nın planları "yürürlüğe konması için" bize yapılan dayatmaların sürüp gittiği günlerde...

O Akif ki, dün söyledikleri ile bugün "dimdik ayakta" bir vatan ve millet şairi, İslam düşünürü ve mücahidi...

Şu dua ve niyazına bakınız:

"Ya Rab!.. O cehennemle bu tufan arasında,
Toprak kesilip, kum kesilip alem-i İslam;
Hep fışkıracak yerlerin altındaki esnam!
Bîzar edecek, korkuyorum, Cedd-i Hüseyn'i.
En sonra, salib ormanı görmek Harameyn'i!.."

...

"Küfrün o sefil elleri âyâtını sildi:
Binlerce cevami' yıkılıp hake serildi!"

...

"Dul kaldı kadınlar, babasız kaldı çocuklar,
Bir giryede bin ailenin matemi çağlar!"

O gün, bu gün, binlerce aile ağlayıp çağlıyor: Çünkü camiler, medrese ve tekkeler, vakıf arsaları üzerinde tepinip duran bir nesille, her şey "bir sürü it"in eline geçti:

"Türlü adlarla çıkan na-mütenahi gazete,
Ayrılık tohumu atıyor bol bol memlekete.
İt yetiştirmek için toprağı gayet münbit,
Bularak fuhuş ekiyor salma gezen bir sürü it!
Ürüyor dine beş on maskara, alkışlanıyor,
Nesl-i hazır, bunu hürriyet-i vicdan sanıyor!"

Böyle bir rezalet ve denaat karşısında, bir şey yapmayan bir toplum için, Akif'in cevabı hazırdır: "Tükürün yüzüne!"

"Bakmayın, hem tükürün cehre-i murdarımıza!
Tükürün, belki biraz duygu gelir ârımıza!
Tükürün, cebhe-i lâkaydına Şark'ın tükürün!
Kuşkulansın, görelim gayreti halkın, tükürün!"
Tükürün, milleti alçakça vuran darbelere,
Tükürün, onlara alkış tutan kahpelere!
Tükürün Ehl-i Salib'in o hayasız yüzüne"
Tükürün onların asla güvenilmez sözüne!"

Bütün bunları, merhum Akif, "vicdansız XX. yüzyıl için" söylüyordu:

"Medeniyet denilen maskara mahlûku görün:
Tükürün maskeli vicdanına asrın, tükürün!"

İnsanlık, bir asır sonra, aynı elim ve zalim sahnelerle karşı karşıya geldi. "Ezan"ı susturup, "Sevad-ı Irak"ta "çan sesi" ile petrol kuyularının başında nöbet tutmak istiyor "uygarlık" savaşçıları, tıpkı o günkü gibi:

"Artık ey millet-i merhume sabah oldu, uyan!
Sana az geldi ezanlar, diye ötsün mü bu çan?"

...

"Medeniyet, size çoktan beridir diş biliyor,
Evvela parçalamak, sonra da yutmak diliyor!"
Bu ortam içinde merhum Akif ne diyordu:
"Ben ki yaşlıyım artık, düşük kolum kanadım;
Bu intikamı çalışsın da alsın evlâdım!"

İşte size bir "vasiyet" cümlesi... Bu koca kitabelik iki satırdan sonra, nerede o Akif'in "intikamını alacak nesil?" Nerede?..

Vefat ettiği "palas"ın önünde bir avuç adam, ürkek ve silik!

Doğduğu evin sokağında birkaç çöp yığını, birkaç çoban ürünü inşaatçının mezbeleliği var...

Ve bunlar, bir yeni çağda, bir "yeni asır" başlarında olup, oluk oluk Müslüman kanı akıtarak devam ediyor...

Biz ise, hâlâ "ihtiyar amcasının sözünü dinleyecek, Nevruzları" bekliyoruz!..

Hem de her halükarda, Anayasa'da yerini alan "İstiklal Marşı"nın on kıtasını, yeri göğü inletircesine söyleyip, sokak ve caddeleri çatlatacak bir "nesil" bekliyoruz!..

Yoksa Edirnekapı Şehitliği'nde toplanan birkaç öğrenci ile, birkaç fikir ve düşün adamı ile, Taceddin Dergâhı önünde, birkaç resmî zevatla bu işler görüntüden başka, bir başka "tatmin" görüntüsü verir, o kadar!..

Değil mi ki, müsamere veya kutlama gecelerinde, merhum Akif'in "Safahat"ının tümünü ezberleyip;

"Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar:

Benim iman dolu göğsüm gibi serhadim var" diyerek yeri-göğü inletenler, milletin verdiği yetki ile, "iman dolu göğüsleri"ndeki "imanın ne kadar olduğu"nu isbatlayacakları günler, işte bugünlerdir!


www.sadikalbayrak.com

29 Aralık 2002
Pazar
 
SADIK ALBAYRAK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED