T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

G Ü N D E M
Erdoğan davasının kitabını yazdı

Sami Selçuk, Diyarbakır 4 No'lu DGM'nin kararını 'yoklukla sakat' sayan Sabih Kanadoğlu'nun, 'başvuru'ya 'temyiz' gibi işlem yürütmesini, 'yetki gasbı' olarak değerlendirdi.

Yargıtay eski Başkanı Sami Selçuk, Tayyip Erdoğan davasının kitabını yazdı. Selçuk, Yeni Türkiye Yayınları arasında çıkan ve "Yargı'nın Hukuk Sınavı / Türkiye'nin Demokrasi Sınavı" adını verdiği kitabında, Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Yargıtay 8. Ceza Dairesi üyeleri ve Aysel Çelikel'i, Erdoğan davasında takındıkları tavır nedeniyle ağır bir dille eleştirdi. Erdoğan'la ilgili Yargıtay Kararı'nın, hukukun temel ilkelerini yıktığını savunan Selçuk, Erdoğan davası kararı nedeniyle Türk Yargısı'nın sınıfta kaldığını da belirtti. Selçuk, "Bu olayda yaşananlar düzeltilmedikçe, hukuk düzeni geri getirilmedikçe, hiçkimse huzur bulamayacaktır" dedi.

Hukukun temel ilkeleri yıkıldı

Yasalarda yapılan değişiklikler sonucu suç olmaktan çıkan eylemlerle ilgili bilgilerin adli sicil kaydından silinmesi için yargı kararına gerek olmadığını vurgulayan Yargıtay Eski Başkanı, Erdoğan davasında yaşananları, "Yaşananlar inanılacak gibi değil" şeklinde yorumladı. Selçuk, Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nin AK Parti lideri hakkındaki kararının, 'yargılamada bir aşama bitmeden başka bir aşamaya geçilemeyeceği' ve 'kesin hüküm dokunulmazlığı', 'davasız yargılama olamayacağı' gibi hukukun temel ilkelerini yıktığına dikkat çekti. Hukuka toz kondurmaması gereken çevrelerin karara sessiz kalmalarını da kınayan Sami Selçuk, "Ses çıkaranlar da hukuku değil yanlışları savunuyorlar. Ortada yitip giden hukukla kimse ilgilenmiyor" ifadesini kullandı.

Hukuken sakat bir karar

Sami Selçuk, Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nin Erdoğan kararını, 'ağır yanılgılarla dolu sakat bir karar' olarak tanımladı. Yüksek Daire'nin, Diyarbakır 3 nolu DGM'nin duruşmasız yargılama yapmasını yanlış bulduğunu hatırlatan Selçuk, eleştirilerini, "Eğer duruşma zorunlu ise, 3 nolu DGM'nin kararı bozulmalıydı. Nitekim, 'duruşma' gibi, yargılamanın en önemli aşaması savsaklanarak verilen her karar, Yargıtay tarafından bugüne değin bozulmuştur. Duruşmayı da ilk mahkeme yapar. Yargıtay, onun yerine geçerek duruşma yapamayacağı gibi, duruşmasız verilen bir kararı da onayamaz" şeklinde sürdürdü. Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nin, Diyarbakır 4 nolu DGM'nin kararını 'yok' hükmünde kabul ettikten sonra, kararı iptal ettiğini vurgulayan eski Yargıtay Başkanı Selçuk, "Yok hükmündeki bir kararın bozulmasına-iptaline gerek yoktur" dedi.

Dönemin Adalet Bakanı Aysel Çelikel'in de, Kanadoğlu tarafından açık şekilde görevinin gasbedilmesine göz yumduğunu vurguladı.

Kanadoğlu hukuku kendine göre yorumladı

Kanadoğlu'nun, kesinleşmiş bir yargı kararını, Adalet Bakanlığı'nın yazılı emri olmadan Yargıtay'ın önüne getirmesinin açık bir 'yetki gaspı' olduğunu savunan Emekli Yargıtay Başkanı, "Kanadoğlu, hukukta ve uygulamada emsali görülmemiş bir tutum sergilemiş, hukuku kendine göre yorumlayarak, kendinden menkul bir 'Türkiye C. Başsavcısı' yetkisini kullanmış; ilkeleri dışlamış, daha vahimi, yargının değil yürütmenin içinde yeralan Adalet Bakanlığı'na ait yazılı emir verme görevini gaspetmiş, hiçbir yetkisi olmadığı halde Adalet Bakanı'nın gözü önünde yerel C. Başsavcısı'na buyruk vererek yetki gaspıyla dosyayı getirtmiş; 'davasız yargılama olmaz' ilkesini hukuk devleti diye diye çiğnemiştir" dedi.



30 Kasım 2002
Cumartesi
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Ramazan| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED