T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

A K T Ü E L

Türkiye'deki çarpıklıkları çocuklar bile sorguluyor

BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, Türkiye'de yaşanan çarpıklıkları artık çocukların bile farkettiğini ve sorgulamaya başladığını, kendi çocuklarının gözlemleriyle anlattı.

BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, halkın Türkiye'nin sorunlarının çözüleceğine ilişkin umutlarını kaybettiğini, siyasetçiye karşı da son derece soğuk olduğunu belirterek, "Bu karamsarlığa karşılık bir arayış da sözkonusu" dedi. Türkiye'de yaşanan çarpıklıkları artık çocukların bile farkettiğini ve sorgulamaya başladığını belirten Yazıcıoğlu, kızının Ankara'daki bir gecekondu semtinden geçerken kendisine "Bir gün iktidar olursan, şu tepedeki evleri aşağı indirir misin, o tepelere ağaç dikip, orda oturanları da güzel apartmanlarda oturtur musun?" diye sorduğunu anlattı.

Bizi evlerinde kabul eden Muhsin Yazıcıoğlu ve eşi Gülefer Yazıcıoğlu ile hem siyasi gelişmeleri hem de aile yaşantılarını konuştuk.

Şu anda partinizin gündeminde ne var?

M. YAZICIOĞLU: BBP 18 Nisan seçimlerinde Meclis dışında kaldı. Ben seçim sonuçlarını değerlendirirken millet BBP'yi gönlünün en derinliklerinde sakladı, nadasa bıraktı demiştim. Nadas toprağın ekime hazırlanmasıdır, Anadolu'da bir de boza bırakmak vardır. Boza bırakmak toprağı terketmek demektir. O dönemden bu yana BBP kendi iç eğitimine önem verdi. Bugünlerde tüm il teşkilatlarımız yeniden kurultaylarını yaptı, bitirmek üzere. Haziran'da Büyük Kurultay'a hazırlanıyoruz. Haziran ayına kadar partimize ciddi katılımlar var.

Anadolu'yu gezdiğinizde en çok karşılaştığınız sorunlar neler?

M. YAZICIOĞLU: Biz sürekli tabanla beraber olmak mecburiyetindeyiz, çünkü medyatik bir hareket değiliz. Çok geziyoruz, aramızda koruma duvarları yok. Yolda, tarlada gördüklerimin yanına gidiyorum, dükkanlara, pazar yerlerine giriyorum. Böyle olunca nabzı tutma şansımız daha fazla. Bugün Ankara'dan göründüğü gibi ya da Sayın Derviş'in çizmiş olduğu pembe tablo Türkiye'de yok. Halk ciddi şekilde umudunu kaybetmiş durumda. Siyasetçiye karşı son derece soğuk ve sorunların kolay kolay çözülemeyeceğine inanıyor.

İktidar ve muhalefet partileri bu eleştirilere muhatap. Ancak şimdi yeni partiler ve yeni oluşumlar gündemde.

M. YAZICIOĞLU: Meclis'teki siyasi partilerin sorunları var. Bugün aniden çok hızlı yükselen partilerin aniden düşme ihtimalleri de var. Siyasette kalıcı olabilmek zaman istiyor. Yeni arayışların yeni siyasi partiler kurmak şeklinde olması çare değil. Çünkü onlar daha fazla parçalayacaklar. Yeniden siyasi partiler kurulmasına gerek yok, zaten yelpazede yer de yok. BBP, önümüzdeki günlerde bu arayışları kendi bünyesinde toplayacaktır.

Gülefer Hanım, Muhsin Bey'in gezilerine siz de katılıyor musunuz?

GÜLEFER YAZICIOĞLU: Her zaman katılamıyorum, çünkü çocukların okulu var ve geziler çok yorucu. Müsait zamanlarda katılabiliyorum.

Katıldığınız gezilerde, vatandaşlar ve özellikle kadınlar size dertlerini anlatıyorlar mı?

GÜLEFER YAZICIOĞLU: Evet. En fazla iş talebinde bulunuyorlar.

M. YAZICIOĞLU- En fazla karşılaştığımız şey işsizlik. Bunlara, bizim böyle bir imkanımız yoktur, dolayısıyla ilgilenemeyiz gibi bir karşılık verme şansımız da yok. Çözmeye çalışıyoruz.

Siyasetin dışında bir hayatınızın olmasını tercih eder miydiniz?

GÜLEFER YAZICIOĞLU: Açıkçası evet. Çünkü siyasetçide aile hayatı yok. Çocukların elinden tutup parka gitmek, dolaşmak bir özlem...

Çocuklar nasıl karşılıyor bu durumu?

GÜLEFER YAZICIOĞLU: Kızım ilkokuldayken hep şöyle dua ediyordu. İnşaallah babam bir daha mebus olmasın.

Duaları kabul olmuş o zaman?..

GÜLEFER YAZICIOĞLU: Açıkça böyle dua ediyordu. Bunun nedeni babasını yeterince görememesi. Ama oğlum küçük olmasına rağmen tamamen babasının siyaset yapmasından yana.

M. YAZICIOĞLU- Geçen yıl Firuze'yle Çanakkale'ye gittik. Dönüşte bana dedi ki, "arabayı sen kullanacaksın bir yerde mola vereceğiz, gece birlikte kalacağız, denize gideceğiz" Tamam dedim. Oradan gelirken bir dakika bile gözümü yummadan benimle konuştu. Amerikanın nükleer şemsiye projesi, mezheplerin oluşumu, siyasi partiler ve demokrasiye kadar pekçok konuda konuştu. Ben çok ilginç buldum.

Kızınızın bu konularla ilgilendiğini daha önceden biliyor muydunuz?

M. YAZICIOĞLU: Biliyordum tabiî ama bu kadar derin meselelere girdiğini zannetmiyordum. Kendisine soruyorlar, siyasetçi olmak ister misin diye.. Aman Allah korusun diyor, siyasetçi çocuğuyla gezemez, tatile gitse yalnız bırakmazlar diyor. Ama diğer taraftan da niye insanların başka ülkelere gidip iş aradığını sorguluyor.

Sadece sizin çocuklarınız değil, genel olarak çocuklar Türkiye'nin sorunlarına ciddi ciddi kafa yoruyorlar galiba?

M. YAZICIOĞLU: Mesela Firuze, gecekonduları görünce der ki, sen bir gün iktidara gelirsen, şu tepedeki evleri aşağı indirir misin, orda oturanları da güzel apartmanlarda oturtur musun? Şimdi artık çocukların da farkedebileceği kadar çarpıklık var. Gecekondulaşma, çevre sorunları, işsizlik, açlık yoksulluk çocuklar tarafından bile farkedilmiştir artık.

Muhsin Bey eve yeterince zaman ayıramadığına göre evin sorumluluğu da size kalıyor galiba.

GÜLEFER YAZICIOĞLU: Muhsin Bey gelene kadar evin reisi benim.. Muhsin Bey gelince büyük bir zevkle devrediyorum, çünkü çok zor bir iş. Benim çok fazla sosyal faaliyetim yok. Partili kadınların yaptığı programlara katılıyorum. Onun dışında benim daha çok ilgi duyduğum alan yoksul insanlarla ilgilenmek.

O ŞİİRİ YAZDIĞIMDA EŞİMİ TANIMIYORDUM

Şiirlerinizde sık sık "gül" kelimesi geçiyor. Bunların eşinizle ilgisi var mı?

Biz 89'da tanıştık. Ama ben, "Gül, gül ki gül yüzünde binlerce güller açsın/ Gül yüzünden güller topla/ Sevgi dağıt demet demet" diye devam eden şiiri cezaevinde yazmışım. O zaman eşimi tanımıyordum bile.

Hâlâ şiir yazıyor musunuz?

Benim daha çok cezaevindeyken yazmış olduğum şiirler var. Sonradan da buna eklediklerim var ama şu anda doğrusu rüya görecek vakit yok.

 
Turizm Şûrâsı moral verdi
2. Turizm Şûrâsı nedeniyle önceki akşam Ankara Hilton Otel'de resepsiyon düzenlendi. Siyaset ve medya dünyasını biraraya getiren resepsiyona, turizm sektörünün önde gelen temsilcileri de katıldı.
Prof. Abdülkadir Karahan anıldı
Prof. Dr. Abdülkadir Karahan Şanlıurfa'da anıldı. Kültür Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İskender Pala, Şanlıurfa Şair Nabi Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Prof. Dr. Abdülkadir Karahan'ı Anma Paneli"nde, hocası olan Karahan'ın, yazılı eserleri ve akademik çalışmalarıyla Klasik Türk Edebiyatı'na önemli katkılarda bulunduğunu bildirdi. Abdülkadir Karahan'ın İstanbul Üniversitesi'nde, Klasik Türk Edebiyatı'nın gün ışığına çıkması için çalışmalar yaptığını ve birçok Farsça ve Arapça eseri Türk kültürüne kazandırdığını anlatan Pala, "Hocaların hocası yaşamını adeta üniversiteye adamıştı" dedi.
Yeni Şafak'a plaket
Panelin ardından Yeni Şafak Gazetesi Şanlıurfa muhabiri Muhammet Taşçılar ve gazetenin Şanlıurfa temsilcisi Ahmet Başak'ın yanısıra, ilde görev yapan başarılı gazetecilere Şanlıurfa Belediye Başkanı Ahmet Bahçıvan tarafından plaket verildi.

14 Nisan 2002
Pazar
 
Künye
Temsilcilikler
Reklam Tarifesi
Abone Formu
Mesaj Formu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED