AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Irak'ta değil, ABD'de...

Emekli kurmay albay Mustafa Kemal Öztürk ABD'nin yeni çatışmacı yüzü konusunda beni bir süre önce uyarmıştı; Amerikalılar'ın ona revâ gördüğü muamele Irak'ın kuzeyinde yaşananların bir ön işareti gibiydi...

M. Kemal Öztürk'ün "Eminim bir başka NATO ülkesi vatandaşına yapılmazdı" diye tanımladığı olaylar 21 Ağustos 2002 tarihinde başladı. 1990'dan itibaren, ABD'de, önce Keesler Hava Üssü'nde NATO subayı olarak bulundu; Türkiye'de emekliliğinin (1992) ardından da ailesine katılmak üzere ABD'ye geri döndü. Dönüşünde (şubat 1994) pasaportunda 'NATO-2' vizesi bulunuyordu. Bir NATO ülkesinin emekli subayı olarak, ABD dışişleri bakanlığı, ülkeye giriş izni vermekte tereddüt etmedi.

Türk Hava Kuvvetleri'nden emekli Albay Öztürk, yaklaşık on yıldır ailesiyle birlikte yaşadığı ABD'de, 21 Ağustos 2002 tarihinde tutuklandı. Tutuklama ABD Mülteciler Bürosu (INS) elemanları tarafından yapıldı. Tutuklayanlar, "Seni vize süren bittiği için tutukluyoruz; ülkeden ihraç edileceksin" dediler. Bir süre sonra, Albay Öztürk, bir FBI ajanının, "Bize muhbirlik yaparsan yeşil kart alıp ülkede kalmana izin verebiliriz" teklifine muhatap oldu. Teklifi reddedince, 'vize süresi' ile ilgili itirazı kaldırdılar, ama bu defa "Statüsü değişti, kalamaz" diye ülkeden atma girişimini sürdürdüler...

Bunları naklederken bile, bir parça tanıdığımı sandığım ABD'nin 11 Eylül sonrası haline inanmakta zorlanıyorum. NATO müttefiki Türkiye'nin emekli bir subayının, ailevi sebeplerle kendi topraklarında yaşamak istemesinden mutluluk duyacak bir ülkeydi ABD; şimdi ise, bir Türk emekli subayı "Muhbirlik yapmazsan atarız" diye tehdit edilebiliyor. Dediğini yapabilmek için de yargı süreci kullanılabiliyor...

Yukarıdaki özete dikkatle bakın. Oradaki kronolojide, Albay Öztürk'ün ABD'de 1990-1992 tarihleri arasında 'görevli' olarak bulunduğunu, ardından Türkiye'ye dönüp 1994'te emekli olduğunu, ABD'ye dönüşü sonrasında herhangi bir yerde çalışmadığını göreceksiniz... Oysa, Mustafa Kemal Öztürk'ü ülke dışına çıkartabilmek için, INS, mahkemeye çok farklı bir kronoloji sunabildi; bu amaçla albayın bir süre resmen çalıştığı Keesler Hava Üssü'nden 'yanıltıcı' bir belge bile aldı INS...

Konuyla ilgili dosyadan mahkemede Albay Öztürk'ü savunma görevini üstlenmiş Amerikalı avukatın dilekçesini okurken hayretten hayrete düşmemek mümkün değil. Sadece tarihleri karıştırmakla kalmamış INS, sırf ülkeden çıkarma işlemini hukuki bir çerçeveye oturtabilmek için akıl almaz 'belgeler' de sunmuş mahkemeye. Bunlardan biri, Albay Öztürk'ün eşi ve çocuklarıyla birlikte ikamet ettiği evin sahibinin "Bana bir şirkette çalıştığını söylemişti" iddiası. Avukat, "Ev sahibi olarak görevini yerine getirmediği yolunda kendisini resmen şikâyet etmiş kiracısına karşı bu hanımın iddiası dikkate alınır mı? Eğer, müvekkilimin çalıştığına eminseniz, neden bir bordro veya herhangi bir başka resmi belge bulmuyorsunuz?" diye soruyor haklı olarak...

Kendisini ABD'den kovmak için girişim başlatanların "Muhbirlik yap" teklifine gülerek cevap veriyor M. Kemal Öztürk. Gülmesinin sebebi, TSK mensubu olarak bilgisi dahiline girmiş konularda fikir vermek üzere 11 Eylül sonrasında ABD yetkili mercilerine kendisinin başvurmuş olması... Beyaz Saray'a, İç Güvenlik Bakanı Tom Ridge'e, yaşadığı eyaletin senatörüne, ayrı ayrı, "Birikimlerimden yararlanabilirsiniz" diye mektuplar yazmış Albay Öztürk... Beyaz Saray onun başvurusu üzerine INS'yi araya sokmuş, şimdilerde kovma girişimi sürdüren INS de, "Milli çıkarlarla ilgili I-140 belgesini doldur" diye M. Kemal Öztürk'e yazı yazmış... Şimdi bunların hepsini unutmuş görünüyor INS...

Muhbirlik teklifi, bana, 11 Eylül sonrasında Sibel Edmonds adlı Türk asıllı bir görevlinin başına gelenleri düşündürttü. FBI'da çalışıyordu Sibel Hanım ve örgüt adına Türkçe konuşmaları dinleyip tercümesini yapıyordu. Aynı birimde çalışan bir başka ülkedaşının 'hoş olmayan' ilişkilerinden kuşkulandığı için durumu âmirlerine bildirdi. Öteki hanım, eşiyle birlikte, dinlediği 'yasadışı örgüt' üyeleriyle ilişki halindeydi... Amirleri, beklenebileceği gibi öteki kadınla ilgili kovuşturma başlatacak yerde, Sibel Edmonds'u işten çıkardılar...

Muhbirlik de, bazı durumlarda, işe yaramıyor...

Albay M. Kemal Öztürk ile Irak'ın kuzeyinde yaşananlar arasında ilişki kurmamı sağlayan ayrıntı tutuklanma sırasında uğradığı muamele. Avukatı Charles M. Brazil olayı şöyle anlatıyor: "Bir INS ajanı Albay Öztürk ve ailesini tutukladı ve Albay Öztürk'ü sanki sıradan bir mücrimmiş gibi kelepçeleyerek New Orleans'a götürdü. Ailesi hemen arkadan kendi otomobilleriyle izliyorlardı. (Bn. Öztürk'e, eşiyle aynı otomobilde gittiği takdirde kendisinin de kelepçeleneceği söylenmişti; o da çocukları babalarına yapılan muameleyi görmesinler diye arkadan gitmeyi tercih etti.)"

Bu arada, tutuklanmanın, 3 Kasım seçimlerinde aday olmayı düşünen Albay Öztürk'ün siyasete atılma niyetini baltaladığını da kaydedeyim.

Albay Öztürk'ün başına gelenler ABD'nin ne kadar değiştiğini açığa vurmuyor mu sizce de?


9 Temmuz 2003
Çarşamba
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED