T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 2 ARALIK 2005 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Karikatür
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  Hayat
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Yasin DOĞAN

İran müzakere masasına oturmalı

İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Muttaki Ankara'da görüşmeler yapıyor. Hükümet üyelerinin dışında Demirel'den Baykal'a kadar yeni ve eski siyasetçilerle de temaslarda bulunuyor.

Muttaki, İran Devrimi'nden sonra 1980'li yıllarda Ankara'da büyükelçilik yapmıştı. Geniş görüşme yelpazesi de Türkiye'yi iyi tanımasından kaynaklanıyor olsa gerek.

Türkiye ile İran bölgede iki önemli ülke. Ortak bakış açılarına sahip olduğu konular kadar çok farklı düşündükleri konular da var.

Irak'ta Türkiye Türkmen ve Sünnilere daha yakın dururken, İran Şiileri destekliyor.

Kendisi de nükleer enerji için arayış içinde olan Türkiye, İran'ın barışçıl amaçlarla nükleer enerji kullanımına yönelik çalışmalarına bugüne kadar destek verdi. Ancak İran'ın uranyum zenginleştirme konusunda pervasız açıklamalar yapması sonucu, daha "ihtiyatlı ve uyarıcı" bir tavır içine girdi.

Türkiye nükleer silah konusuna karşı, özellikle de komşularında olursa. Bu yüzden İran'ın Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'yla işbirliği yapmasını istiyor. İran'ın nükleer silah geliştirmesinin doğuracağı endişe Türkiye'nin "milli güvenlik" algısında hassas noktalardan biri.

Türkiye İsrail'le çok boyutlu bir ilişki içinde. İran ve İsrail ise iki ayrı kutup. Birbirlerine şeytan görmüşçesine muamele ediyorlar. İsrail, Filistin'den çok İran'ı karşılıklı kutup olarak konumlandırıyor.

İsrail'in haritadan silinmesi söylemi ve İsrail'le ilişki kuran ülkelere yönelik eleştirel tutumu, Türkiye'yi rahatsız etmişti. İran bölge ülkelerini yanına çekebilmek için İsrail muhalefetini arttırıyor.

İki ülke arasındaki ortak nokta terör örgütlerine karşı işbirliği. İki devlet de bir diğerinin terör grubuna karşı tavır takınma konusunda istekli görünüyor.

İran Türkiye'nin PKK alerjisini anlayarak, bu konuda hassas davranmaya çalışıyor. "Kürt dosyası"nda benzer yaklaşımlar var.

Türkiye İran'la ekonomik ve ticari ilişkileri arttırma isteğinde. İran ise bu konularda çok esnek bir yapıya sahip değil. Dini rehber ve İran derin devletinin "milli güvenlik" algısı, bir çok yatırımın veto edilmesine sebep oluyor. Telekomünikasyon ve havaalanı inşaatı konusunda Türk şirketlerin yaşadıkları sıkıntılar, burada iş yapmak isteyen işadamlarının gözünü korkutuyor.

Oysa ekonomik ilişkilerin rayına oturması, İran'ın ekonomi kapısını kullanarak dünyaya açılması ve politik çıkış noktası bulması açısından önemli. Özellikle İran doğalgazının farklı bölgelere açılabilmesi, İran'ın "yalnızlaştırılma çabalarını" aşabilmesini sağlayabilir.

İran ABD ile müzakere edebileceğine dair söylentileri sert dille yalanladı. Müzakere sözcüğüne dahi tahammülü yok. Bu tavır, yeni dönemde de ABD ile hiçbir düzeyde ilişkiye girmeyeceklerini gösteriyor.

Buna karşılık İran, birkaç hafta içinde AB ile müzakereye start verecek.

İran'ı el altından destekleyen kimi Avrupa ülkeleri bile son dönemde İran'a karşı tutum geliştirmeye başlamıştı. Nükleer enerji konusunda görüşmelerin yeniden başlaması, diplomatik yolların tükenmediğinin görünmesi açısından yerinde olur.

Görüşmeye ve müzakereye kapalı olmak, İran'a bir şey sağlamaz. İran hiç değilse kendisine yardımcı olmak isteyen iyi niyetli ülkelerin işini kolaylaştırmalıdır.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi