T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 10 OCAK 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Akif EMRE

Paradigmanın çöktüğü bayram

Bir insan neden borç alarak kurban keser? Üstelik dini bir vecibesi olmadığı halde böylesi bir yükün altına girer? Hiç kimse, borçlanarak kestiği kurbanla bayram yapanın bu eylemini dinin kendisine yüklemediği bir sorumluluğu yerine getirmek adına, bilgisizlik hatta taassuptan kaynaklanan, hayatı zorlaştıran dindarlık gösterisi olarak yorumlayamaz. Kurbanın toplumsal boyutu bir yönüyle böylesi bir gösteri algısını mümkün kılsa da yüzlerce yıldır toplumumuza kök salan bayram bilincinin kurban ederek hayatı zenginleştiren derinliğin kavranışıyla alakalıdır. 'Dışardan bakış'ın kurban kesmenin, kan akıtmanın varoluşsal anlamını kavrayamaması gibi, borç alarak kurban kesmenin iç zenginliğini de kavraması mümkün değil. Borç alarak kurban kesen her Müslümanın modern paradigmayı çökerttiğini göremeyenler ondaki bayram idrakini de anlayamaz.

Nasıl mümkün olsun ki; Kurban Bayramı'nın olanca maddi tezahürlerinin içinde barındırdığı uhreviliğin, şamatasız coşkunun, tebessüm inceliğinde sevincin, mutluluğun künhüne erebilmek ancak bayram etmenini idrakini paylaşmakla olur. Kurban etmenin muhteşem sembolizmi maddi boyutu aşar, yüzlerce yılın besleyerek bugüne taşıdığı müşterek soluk müminin kalbinde bir idrake dönüşür.

Belki de bu nedenledir Kurban Bayramı'nı, Ramazan Bayramı'nın uhreviliğine nazaran hayatı çepeçevre kuşatan bir temaşa, şenlik gibi algılamışımdır.

İnsanı sarsan, olanca dünyevi görüntüsüne rağmen içerdiği sembolizmle burada ötenin habercisi gibi duran bir bayram...

Haccın da olanca bedeni ve dünyevi görüntüsüne rağmen sarsıcı bir ahiret düşüncesini davet etmesi bu iki ibadeti zamansal olarak da birbirine bitiştirir. Kurban gibi haccın da, tüm yönleriyle öne çıkan toplumsallığında içe dönük bir derinlik boyutunun olması dikkat çekici. Kurban gibi haccın çağrıştırdığı öte düşüncesi, mahşeri hatırlatan, hatırlatması gereken o kalabalık içinde tek ve yalnız olmanın, yani var olmanın idrakine ermenin coşkusunu yaşatır.

Bunlar her dinin, hatta geleneğin kendi içinde ürettiği anlamlar dizgesinin bir benzeri olarak yorumlanabilir dıştan bakanlarca. Ancak, bize özgü olarak burada hatırlanması gereken, yapılan ibadetin maddi tezahürlerine sembolizme sıkıştırılamayacak kadar inanan insan tekinin içselliğinde ve toplumun müşterek vicdanın da yer ederek hayatı ve varlığı anlamlandırmasıdır.

Hac yapmadım ama orada yaşanan kargaşayı tahmin edebiliyorum. Milyonlarca insanın bir araya gelmesinden ortaya çıkan kargaşa, telaş, kimilerince Müslümanların ne kadar organizesiz, hatta medeniyetten nasibini alamadıklarının göstergesi olarak algılanabilir. Hatta zaman zaman can kaybıyla neticelenen faciaların sergilediği tablo buna eklenirse ortada beceriksizliğimizin dünya çapında ilanı gibi okunur. Buradan kalkarak Müslümanların geleceğinden umudunu yitirdiğini söyleyene belli seviyeye gelmiş insanları dinlemişsinizdir.

Sorun tam da burada başlıyor: olanca maddi zafiyetine rağmen bir çekim gücünün bir araya getirebildiği bir bilinç gösterisi olarak neden okumuyoruz? Olanca maddiliği içinde ahiretin, mahşerin bir tür provası değil midir hacc? Bir ümmet olarak, bir kul olarak hesapların görüldüğü anını bu dünyada önümüze serildiği, sembolizmi çok aşan boyutta o anın hatırlatıldığı bir ibadet...

İç dünyamızda çıktığımız yolculuk, borç alarak yaptığımız fedakarlık yani kurban etme ve olma bilinci Kurban Bayramlarının modern hayata ters düşen görüntüsünden, seküler zihnin bir türlü içine sindiremediği steril olma kaygılarını aşan bir coşkuyu yani bayramı yaşatır... Bu bayram yaşandıkça İslam bir muştu olmayı, İslam dünyası insanlığın geleceği olmayı sürdürecek. Çünkü borç alarak kurban keserek modern-materyalist paradigmayı çökerten bir zenginlik gönüllerde yaşıyor.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi