Irak ve Suriye’de hesapları tutmayan ABD, uluslararası hukuka aykırı adımlarıyla ve teröristlerle işbirliğinin deşifre olduğu gelişmelerle son dönemde büyük tepki topluyor. Donald Trump’ın seçim sürecinde sarfettiği “DEAŞ’ı Obama kurdu” sözleri, Rakka’da ortaya çıkan PKK/PYD-DEAŞ anlaşmasıyla belgelendi. Fırat Kalkanı’nda TSK destekli ÖSO güçlerine karşı her türlü pusuyu kuran DEAŞ, Suriye’de savaşın başladığı ilk günden buyana birçok bölgeyi PKK’ya çatışmasız devretti. Rakka’dan güvenle çıkardığı DEAŞ’lı teröristleri canlı bomba eylemi yapmak üzere Türkiye’ye yönlendiren ABD önceki gün bir adım daha atarak “Suriye’de kalıcıyız” mesajı verdi. Ankara-Moskova-Tahran öncülüğündeki Astana’ya karşı Cenevre şantajı yapan ABD Savunma Bakanı James Mattis, “Cenevre süreci çözülmeden Suriye’den gitmeyiz” dedi.
Aynı ABD, Türkiye’nin Habur’a alternatif olarak planladığı Ovaköy hattını engellemek için de her yolu deniyor. Bağdat güçlerinin Irak’ın kuzeyinde kontrolü ele geçirmesinden endişelenen Washington, süreci yönlendirmek için ‘gözlemcilik’ teklifi bile yaptı. Ancak uluslararası hukukta hiçbir şekilde yeri olmayan ve Türkiye’nin net bir şekilde karşı çıktığı bu tehlikeli statü, kısa sürede gündemden düştü. Bölgede Ankara’nın Tahran’la işbirliğine karşı son bir hamle daha yapan ABD, ‘Haşdi Şabi ile Peşmerge arasındaki çatışmalardan endişe duyulduğu’ iddiasıyla Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne 365 milyon dolarlık askeri yardımın şartsız olarak gönderilmesine karar verdi. Peşmerge güçlerine askeri yardımda “Irak’ın toprak bütünlüğü” şartını kaldıran ABD, Irak’ta asıl isteğinin çatışma ortamı ve kaos olduğunu bu hamleyle net olarak ortaya koydu.
Washington’un Suriye ve Irak’taki son adımları, ‘terörist koridorun geleceğini sağlama alma çabaları’ olarak görülüyor. Rakka’dan çıkarılan DEAŞ’lı teröristler, Pentagon/CIA direktifiyle ABD çıkarlarına hizmet için yeni bölgelere yönlendiriliyor. Bu hedeflerin başında ise tabii ki Türkiye geliyor. Bugün savaşların yanı sıra depremle sarsılan Irak-İran sınırına Türkiye yardım dolu TIR’ları sevkederken, ABD ise daha fazla kaosa neden olacak silah dolu TIR’ları bölgede kol gezdiriyor. Yeni karışıklıklar çıkarmak üzere örgütlere para ve silah akıtmaya hız veren Beyaz Saray’ın, Ankara-Bağdat-Tahran birlikteliği karşısında paniklediği belirtiliyor.
Askeri uzmanlara göre ABD’nin kaosa yönelik son adımları, Ortadoğu’daki planlamalarını hayata geçirmek için zemin teşkil edecek savaşın devamından yana. Bu hamleler, bölgede Türkiye’yi hiçbir şekilde yanında göremeyeceğini kavrayan Washington’la Ankara arasında sahadaki kırılmaları keskinleştirecek. Halen Rusya ve Esed rejiminin PKK/PYD’yi koruyan tavrı ise ABD’nin koridor planlarını hayata geçirmesinde bir risk faktörü olarak masada duruyor. Halen Suriye’de taraflar, oluşan bu son tabloya göre mevzileniyor. Türkiye ise tüm bölücü planlamalara karşı tek başına mücadele veriyor.
Rakka’dan çıkardığı DEAŞ’lıları Türkiye’nin üzerine yollayan, cephane desteği verdiği PKK/PYD’lileri de Mehmetçiğe saldırtan ABD, Afrin’e yönelik bir TSK operasyonu durumunda PKK’yı savunacakları mesajı verdi. Video konferans yöntemi ile ABD Savunma Bakanlığı’na (Pentagon) bağlanan Albay Ryan Dillon, Türkiye’nin Afrin’e operasyon düzenlemesi durumunda ABD’nin önce Rakka’da DEAŞ’la savaşıp oradan Afrin’e geçmiş PKK/PYD unsurlarını koruyup korumayacağına yönelik soruya karşılık, “DEAŞ ile savaşmıyorsanız ve bizimle aynı amaca yönelik çalışmıyorsanız koalisyonun desteğini alamazsınız” dedi. Türkiye’nin Afrin operasyonu konusunda bir bilgi sahibi olmadığını söyleyen Dillon, PKK/PYD’nin kendileri için ‘ortak’ anlamı taşımaya devam edeceğini kaydetti.
