Almanya, ırkçı Almanya için Alternatif Partisi’nin üçüncü büyük parti olarak Federal Meclis’e girmesinin şokunu yaşıyor. Almanya’da koalisyonun iki büyük ortağını oluşturan CDU/CSU ve SPD’nin İkinci Dünya Savaşı sonrası en düşük oy oranını elde etmeleri de seçimin öne çıkan başlıklarından oldu. Özellikle son dört yılda Almanya’nın yaşadığı eknomik ve sosyal sıkıntılara çözüm bulmak yerine Türkiye karşıtlığını ana gündem maddesi haline getiren Merkel-Schulz ortaklığı, yükselen ırkçı söyleme politikaları ile destek vererek hem kendi partilerine hezimet yaşattı hem de Nazilerin ilk kez Alman Meclisi'ne girmesine sebep oldu. Alman medyası da seçim sonuçlarını Merkel için “acı zafer” olarak değerlendirirken, dördüncü kez başbakanlık görevini garantileyen Merkel’in önünde tek seçeneğin zorlu “Jamaika koalisyonu” olduğu vurgulandı. Almanya’da koalisyon hükümetinin kurulmasının Aralık ayını bulabileceği değerlendiriliyor.
Almanya’da yapılan seçimlerde Angela Merkel'in partisi Hıristiyan Birlik Partisi (CDU), yüzde 8.6’lık oy kaybı yaşayarak, yüzde 33 ile birinci parti oldu. Martin Schulz’un partisi SPD yüzde 5,1 oy kaybederek yüzde 20,6 oy oranı ile ikinci parti oldu. Schulz’un Türkiye düşmanlığı Türkleri partiden uzaklaştırdığı gibi iç siyasete yönelik çalışma yapmaması Almanları da uzaklaştırdı. Dört yıl önce kurulan Almanya için Alternatif Partisi AfD oy oranını yüzde 8,3 arttırarak yüzde 13’e ulaştı ve parlamentoda üçüncü büyük parti grubu oldu. Nazilerin parlamentoya girmesi yabancıları tedirgin ediyor. Koalisyon kurulmaması durumunda bu yıl sonunda yeniden seçimin yapılacağı ifade ediliyor. CDU/CSU partileri 1949’dan bu yana sürekli arttırdığı oy oranını ilk kez düşürdü. CDU/CSU’dan 1 milyon, SPD’den 500 bin seçmen AfD’ye geçti. CDU/CSU, Yeşiller ve FDP hükümeti kurabilirler. Alman iç siyasetinde işlenmeye çalışılan Erdoğan düşmanlığı seçmenleri aşırı sağın kucağına itti. Seçimler sonucunda Alman seçmenin yüzde 67’si Merkel karşıtlığında birleşti.
- GEZİ, PKK VE FETÖ’YE DESTEK
- Angela Merkel, Gezi Eylemlerinden bugüne Türkiye karşıtlığıyla dikkat çekiyor. Türkiye’nin içişlerine her fırsatta karışan Merkel ve Schulz, hem PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerine kol kanat germeye devam ederken öte yandan Türkiye siyasi ve ekonomik şantaja kadar ileriye gidecek adımlar attı. Merkel yönetiminde Almanya başta Gezi Eylemleri olmak üzere 17/25 Aralık ve 15 Temmuz Darbe Girişimlerine açık destek vermekten geri durmadı. Başta Can Dündar olmak üzere Türkiye karşıtı isimleri en üst düzeyde ağırlamaktan kaçınmayan Almanya, FETÖ’nün ve PKK terör örgütünün üst düzey isimlerine de sığınak olmaya devam ediyor. Merkel ve Schulz, Türkiye karşıtı söylemi Alman iç siyasetinde ana gündem maddesi yaparak ülkeyi adeta altın tepsi ile Nazilere teslim etti.
Merkel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik düşmanlıkta da seçim kampanyası sürecinde başı çekti. Güçlenen Nazi söylemini engellemek yerine kendi siyasi söylemine dahil eden Merkel, her fırsatta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve Türkiye’yi hedef aldı. Başkanlık Sistemine ilişkin referandumun öncesi ve sonrasında Merkel, Erdoğan karşıtlığını körükledi. Merkel, Ağustos ayında “Türkiye, sadece (Cumhurbaşkanı) Erdoğan ve hükümetten ibaret değil. Neredeyse yüzde 50’si anayasa referandumuna ‘Hayır’ dedi. Onların da bizden beklentisi var. Bu yüzde 50’ye yanlış sinyal de vermemeliyiz.” sözleriyle Türkiye’nin iç siyasetine direkt müdahil olmaktan geri durmadı. Merkel-Schulz liderliğindeki koalisyon PKK terör örgütünün Almanya’da her türlü propagandayı yapmasına göz yumarken, başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere Türk bakanların ve siyasilerin Almanya’da yaşayan 3 milyon Türkle biraraya gelmesine sudan sebeplerle engel olarak demokrasi karşıtı bir siyaset yürüttü. Merkel daha da ileri giderek, Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki müzakerelerin sona erdirilmesi fikrini savunacak noktaya savruldu. Merkel’in AB’nin patronu gibi davrandığı Türkiye aleyhtarı söylemine, Birlik içindeki en yakın ortağı Fransa’dan ise ret geldi. Merkel ve Schulz ortaklığının Türkiye karşıtı siyaseti Almanya’da Nazi hareketine güç vererek Federal Meclis’te temsil edilmesinde büyük rol oynadı. Bilindiği üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan, Merkel’e Türkiye’ye yönelik uygulanan politikaların Nazi dönemini anımsattığı ve ırkçılığa güç kazandırdığına yönelik uyarılarda bulunmuştu.
İstanbul’daki Avrupa Ombudsmanlar ve Akdeniz Ombudsmanlar Birliği Yürütme ve Yönetim Kurulu Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya’daki seçim sonuçlarını da değerlendirdi. Erdoğan, “İşte bakın Almanya seçimleri bir derstir. Çünkü artık insanlar her şeyi çok açık ve net görüyor. Biz birçok şeyleri söyledik. Fakat ters yüz ettiler. Şimdi de gerçek ortaya çıktı. Bizim demokrasiyle halklarla, özgürlüklerle ilgili standartlar konusunda hiçbir sıkıntımız yok. Hiçbir ülkenin halkıyla, halklarıyla bizim sorunumuz olamaz. Bizim sorunumuz olsa olsa oralardaki yönetimlerledir. Oralardaki yönetimlerin idare tarzıyladır” dedi.
Almanya Başbakanı Merkel'in, Almanya’da artan İslamofobya, ırkçılık, mülteci krizlerini görmezden gelmesinin Nazi partisi AfD’nin yükselmesine sebep olduğu belirtiliyor. Nazilerin parlamentoya girmesi yabancıları tedirgin ediyor. Türk düşmanı ve göçmen karşıtı politika yürüten ırkçı AfD’nin 89 milletvekili ile parlamentoda temsil edilmesi Almanya’da yaşayan yabancılara karşı saldırıların artacağı endişesini doğurdu.
Sosyal Demorkat Parti’nin muhalefette yer alacağını açıklamasından sonra Angela Markel’in önünde en olası koalisyon senaryosu “Jamaika Koalisyonu” olarak nitelenen CDU/CSU-FDP(Hür Demokrat Parti)-Yeşiller birlikteliği gözüküyor. Ancak üç partinin de bu koalisyon için gönülsüz olduğu ve görüşmelerin zorlu geçeceği konusunda tüm uzmanlar hemfikir. Üç partinin oluşturacağı olası koalisyona “Jamaika” adının verilmesi partilerin renklerinin birleşiminden kaynaklanıyor. Almanya’da koalisyonun kurulmasının Aralık ayını bulabileceği belirtiliyor.
- AVRUPA’DAKİ IRKÇILARA UMUT OLDU
- Almanya’da Nazi yanlısı AfD’nin Meclis’te üçüncü büyük güç olması Avrupa’daki ırkçı hareketlere güç ve umut verdi. Avrupa’daki ırkçı partilerden Federal Meclis’e giren AfD’ye tebrik geldi. Fransa’daki aşırı sağcı parti Ulusal Cephe’nin lideri Marine Le Pen, AfD’nin seçim başarısını kutladı. Le Pen, Twitter hesabından, “Bu, Avrupa halklarının büyümesinin yeni bir sembolü” diye yazdı. Hollanda’daki İslam ve göçmen karşıtı Özgürlük Partisi’nin lideri Geert Wilders de AfD’yi tebrik etti. Wilders, Twitter hesabından yaptığı açıklamada “Fraue Petry ve AfD’yi tebrik ediyorum” dedi.
Alman medyası, Hıristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) ile Sosyal Demokrat Parti’de (SPD) tarihi oy kaybı ve AfD’nin yükselişini kabus olarak nitelendirdi. Bild gazetesi, ‘’Başbakan’ın kabus gibi zaferi’’ başlığını kullandığı haberde bundan sonra Almanya’yı kimin yöneteceği konusunda Başbakan Angela Merkel’in elinde ‘Jamaika’ olarak adlandırılan CDU, FDP ve Yeşiller koalisyonu seçeneğinin bulunduğuna işaret etti. Süddeutsche Zeitung gazetesi, ‘Birlik partileri ve Sosyal Demokratlar için tarihi kayıp’ başlığını kullanırken, Tagesspiegel gazetesi de ‘Merkel için acı zafer-AfD üçüncü büyük güç’ başlığını atarak Merkel’in partisi CDU’nun galip gelmesine karşın tarihi bir oy kaybına uğradığına dikkati çekti. Frankfurter Allgemeine Zeitunng gazetesi, haberinde, Birlik partilerinin oy kaybına uğramalarına rağmen kazandıkları seçimde SPD’nin çok kötü bir sonuç aldığı yorumunda bulundu. Die Welt gazetesi de ‘Birlik partileri güçlü kayıpta, SPD rekor düşüşte, AfD ise 3. büyük güç’ başlığını kullandı.
