Ukrayna krizi sırasında Ukrayna parlamentosuna karşı işleyen Rus propaganda makinesinin hedef tahtasında şimdi de Almanya var. Almanya Başbakanı Angela Merkel, Suriyeli mültecilerin bir kısmını Almanya'ya kabul etme niyetini ortaya koyduğu günden beri Rus medyası sürekli Merkel karşıtı grupların tüm hareketlerini haberleştirerek ekranlara ve satırlara taşıyor. Bugünlerde ise farklı bir yolu seçen Rus medyası, Almanya'da yaşayan Rus kökenli yaklaşık 1.2 milyon Alman vatandaşının görüşlerini ve yorumlarını aktarıyor. Almanya'da yaşayan Rus kökenli bu azınlık da, aşırı muhafazakar ve göçmen karşıtı duruşlarıyla ve Merkel düşmanlıklarıyla biliniyor.
Rusya, tıpkı Baltık ülkelerinde uyguladığı politika gibi, Almanya'daki bu Rus azınlığı Merkel'e karşı bir silah olarak kullanıyor. Rusya'nın Merkel'e karşı beslediği bu kinin arkasında ise, 2014 Mart'ında Rusya'nın Kırım'ı işgalinin ardından Avrupa Birliği'nin Rusya'ya karşı uyguladığı ambargolar konusunda Merkel'in Avrupa Birliği'ni bir arada tutacak iradeyi göstermesi bulunuyor. Mülteci krizi dolayısıyla zor günler geçiren Avrupa ülkelerindeki fikir ayrılıklarını fırsat bilen Putin de, Merkel'e zorluk çıkartacak her türlü politikayı sahiplenme yolunu seçti. Geçtiğimiz günlerde Suriyeli göçmenlerin Rus kökenli bir kızı kaçırıp tecavüz ettikleri haberi Rus devlet televizyonundan dünyaya duyurulurken, haber üzerine başbakanlık binası önünde 700 Rus kökenli Alman “evlatlarımızı koruyun” sloganlarıyla toplandı. Fakat Alman polisi kızın hiç kaçırılmadığını, başına hiç bir şey gelmediğini ve sadece arkadaşını ziyaret etmeye gittiğini açıkladı.
Alman parlamentosunun Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Norbert Röttgen, “Bu tür manipülasyonlar ve yalan haberler, Rus siyasî propagandasının geleneksel yöntemlerini oluşturur” diyerek Rusya'nın mülteci krizindeki parmağına tepki gösterdi. Diğer Alman siyasiler de Rusya'nın ve Putin hükümetinin, Avrupa Birliği'nin altını oymaya çalıştığını ve kıtada yaşanan mülteci krizinin her adımında Rusya'nın parmağı olduğunu belirtti. Ayrıca Avrupa ülkelerinde bulunan ve İslam'a, Suriyeli göçmenlere, basın özgürlüğü ve insan hakları gibi konulara düşmanlıkları ile bilinen aşırı sağcı grupların ve partilerin, Rusya tarafından bizzat finanse edildiğine dair bir çok rapor yayınlandı. Bu raporlar, Rusya'nın çoğunlukla doğrudan, kim zaman da dolaylı yollarla milyon dolarlık bütçeleri bu aşırı sağcı gruplara aktardığını gözler önüne seriyor.
