ABD'de Kasım 2016'da yapılacak Başkanlık seçiminde, Cumhuriyetçi Parti'nin aday adayı olarak yarışa katılan emlak milyarderi iş adamı Donald Trump'ın yükselişi devam ediyor.
Türkiye'de de emlak yatırımları bulunan Trump, adaylığını açıkladığı ilk seçim konuşmasında, ülkeye gelen Meksikalıları "hırsız" ve "tecavüzcü" olmakla suçlayarak ayrımcılık ve nefret ifadelerine yer vermesine ve gün geçtikçe siyasi söyleminde daha da sertleşmesine rağmen, son anketlerde açık ara önde gidiyor.
Bu ilginç yükselişte ABD basınının da önemli bir rolü olduğu düşünülüyor. Trump'ın katıldığı her toplantı, yerel olsa dahi büyütülüyor, televizyonlar sürekli kendisiyle röportaj yapıyor.
Hispanik televizyon kanalından bir gazeteciyi basın toplantısından çıkartan, bir kadın gazeteciyi aşağılayan ve ardından özür dilemeyen Trump, tüm bu tavırları nedeniyle tepki topluyor ancak yine de Cumhuriyetçi seçmenlerden puan toplamaya devam ediyor.
ABD'deki Quinnipac Üniversitesi tarafından düzenlenen kamuoyu yoklamasında, siyasette daha önce hiç tecrübesi olmamış, ama medyatik anlamda güçlü bir isim olan Trump, Cumhuriyetçi Partili seçmenin yüzde 28'inin desteğini aldı.
Demokrat Parti cephesindeyse birinciliği Hillary Clinton korudu. Ancak Hillary Clinton'un Dışişleri Bakanlığı sırasında yaşanan elektronik posta skandalından dolayı bu liderliği tehlikede. Clinton'ın bakanken elektronik yazışmalarını özel bilgisayarından yürüttüğünün ortaya çıkmasının ardından soruşturma açılmıştı.
Milyarder iş adamı Trump'ın ABD Başkanı olma ihtimali, ABD için ne anlama geliyor? Yaptığı hemen her konuşmada Obama yönetimini sert sözlerle eleştiren Trump'ın sözlerinden ABD'yi nasıl bir geleceğin beklediğini biraz tahmin etmek mümkün. Trump, Çin'in Dünya Ticaret Merkezi'ne ABD sayesinde girmesini hatırlatarak bunun skandal bir hata olduğunu vurguluyor. Trump'ın başkan olması halinde Çin'le ilişkileri keseceği yorumları yapılıyor.
Trump, Obama'nın Ortadoğu politikasına da sert sözler söylüyor. IŞİD'in güçlenmesinin ABD'nin başarısızlığı yüzünden olduğunu iddia ediyor. Obama yönetiminin Rusya'ya karşı "yumuşak" tavır takındığını iddia eden Trump, Ukrayna'nın sorumlusunun da ABD olduğunu öne sürüyor. Cumhuriyetçilerin uzun süredir sorguladığı doğumla verilen ABD vatandaşlığı da Trump'ın Başkan olması halinde iptal olabilir.