İsrail yönetimi, her saldırıda olduğu gibi sinagoga düzenlenen kanlı eylem sonrası Filistin halkının hayatını kabusa çeviren yeni uygulamalara başvururken, artan güvensizlik ortamı İsraillilerin silahlanma yarışına dönüştü. İsrail, 18 Kasım’da Kudüs’te gerçekleşen saldırının ardından "vatandaşlarına silah taşıma kolaylığı getirecek" düzenleme üzerine çalışırken, bireysel silahlanmada patlama yaşanmasından korkuluyor.
İlk olarak İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, saldırıya çok sert yanıt vereceklerini belirterek tehditler savururken, yaptığı açıklamalarda savaş söylemini kullanan bir başka yetkili ise Kudüs Emniyet Müdürü Arie Amit oldu. Halkı açıkça silahlanmaya davet eden Amit, silah sahibi her vatandaşın bu silahını kemerine takmasını ve ruhsatını da cüzdanına koymasını istedi. İsrailli yetkililerin "savaş çığırtkanlığına varan" söylemlerinin halkta kabul görmesi gecikmedi. Silah talebinde patlama yaşanırken, İsrail Halk Güvenlik Bakanlığı Silah Ruhsat Departmanı Direktörü Yakov Amit, ruhsat almak için yapılan başvurulardaki artışın "haklı" gerekçeleri olduğunu iddia etti. Ortadoğulu haber kuruluşu Media Line’a konuşan Amit’e göre İsrail’de yasal olarak 300 bin silah dolaşımda. Bu silahların yarısı siviller tarafından "güvenlik gerekçeleriyle" taşınırken geri kalanları ise kamuya açık mekanlarda güvenlik görevlileri tarafından kullanılıyor.
Öte yandan silah satın alma başvurusunda bulunan İsraillilerin ortak savunması ise "Eğer sinagogdakilerden birinin silahı olsaydı kendileri ölmezdi ve saldırganları vurabilirdi" şeklinde. Bu yüzden bazı İsrailliler sinagoglarda ibadete giderken silahlarını da yanlarına aldıklarını itiraf ediyor. Yetkililer tarafından da silah bulundurmaları yönünde destek alan İsraillilerin ruhsat alabilmek için silah kullanımına bir gerekçe göstermeleri, psikolojik bir test ve vuruş testinden geçmeleri gerekiyor. Yasal olarak silah bulundurmak için 3 yılda bir ruhsatlarını yenilemesi şartı da bulunuyor. İsrail’in, Kudüs’teki sinagog saldırısının ardından “vatandaşlarına silah taşıma kolaylığı getirecek” düzenleme üzerinde çalışma kararı aldığı belirtilmişti.
İsrail askerlerinin Mescid-i Aksa’nın mihrabının bulunduğu bölüme girmesi ve bir sinagoga düzenlenen saldrının ardından Kudüs’te tansiyon her geçen gün yükselirken, İsrail polisi, kameralı balonlarla, Arap mahallelerini adeta bir açık hava hapishanesine çevirdi. Balonların üzerine monte edilen kamera sistemiyle Doğu Kudüs’teki hareketliliği 24 saat anbean izleyen polis, Filistinlilerin evlerine sık sık gece baskınları gerçekleştirerek tutuklamalarda bulunuyor. Diğer taraftan Doğu Kudüs’ün hemen her köşesinde kurulan polis noktalarında ağır silahlar taşıyan askerler göze çarparken, araçları durdurulan çok sayıda Filistinli uzun süreli sorguya tabi tutularak, aramalara maruz kalıyor. İsrail polisi ayrıca Filistinlilerin kullandığı araçlara çok yüksek meblağlarda para cezaları kesiyor.
