|

İçişleri Bakanı Ala yeni paketi anlattı

İçişleri Bakanı Ala, "Bu kanun şunu getiriyor; devletin şu anda yürüttüğü faaliyetler ve bundan sonra yürüteceği faaliyetleri yasal çerçeveye oturuyor" dedi.

Aa
00:00 - 25/06/2014 Çarşamba
Güncelleme: 22:42 - 25/06/2014 Çarşamba
Yeni Şafak
İçişleri Bakanı Ala yeni paketi anlattı
İçişleri Bakanı Ala yeni paketi anlattı

İçişleri Bakanı Efkan Ala, "Anneler aynı dilden ağlıyor, göz yaşları aynı dilden akıyor, vicdanlar aynı dilden kanıyor. Biz bunu yaşıyoruz ve milletimize artık daha fazla yaşatmak istemiyoruz" dedi.

Ala, bir televizyon kanalında katıldığı canlı yayında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Bakan Ala, "kimilerine göre açılım, kimilerine göre Kürt paketi, kimilerine göre de yasal bir çerçeve" şeklinde bir düzenlemenin Meclis'te olduğu belirtilerek, bunun içinde ne bulunduğunun sorulması üzerine, hedefin çözüm sürecini sonuçlandırmak ve milleti önemli bir sorundan kurtarmak olduğunu bildirdi.

Demokratikleşmeyle teröre ve terörist faaliyetlere olan desteğin azaltıldığını belirten Ala, terörist faaliyetlere destek azalınca, bir sorunu kökten çözebilme imkanının ortaya çıktığını anlattı.

Ala, yasakları ortadan kaldırdıklarını ve hayatı normale döndürdüklerini ifade ederek, terörizmin normal hayatın bir enstrümanı olmadığını, baskılar sonucu ortaya çıktığını ifade etti. Ala, "Herkesin kazanacağı, Türkiye'nin daha çok büyüyeceği, daha çok gelişeceği bir yola girmiş durumdayız" diye konuştu.

Bahsedilen yasada, terör örgütü üyelerinin ve yöneticilerinin de eve dönüşünün sağlanacağı bir maddenin bulunup bulunmadığının sorulması üzerine Ala, "Bu kanun şunu getiriyor; devletin şu anda yürüttüğü faaliyetler ve bundan sonra yürüteceği hükümetin faaliyetleri, yasal çerçeveye oturuyor. Yani bu konularda çalışma yapma yetkisini Meclis onaylamış oluyor. Bu meseleyi kökten çözecek, bu meseleyi Türkiye gündeminden inşallah çıkartabilecek, yöre halkının, hepimizin, 76 milyonun lehine olan o çalışmaların tamamını yapabilecek imkanı, yasal bir statüye kavuşturuyor" yanıtını verdi.

Ala, bu çerçeve yasanın Ekim'de çıkacağı, ancak HDP'nin arzusu ve baskısı yüzünden öne alındığı iddiaların bulunduğunun belirtilmesi üzerine, eski Türkiye'nin paradigmalarına kodlanmış zihinlerin, hükümetin yaptığı, aldığı inisiyatifin arkasında hükümetin kendi iradesinin dışında bir irade aradığını söyledi.

"Çünkü kendileri öyle yönetti Türkiye'yi" değerlendirmesinde bulunan Ala, 'Biz öyle yönetmiyoruz. Anlamadıkları şey bu, anlaşılmayan şey bu. Biz, kendi irademizle, AK Parti hükümetleri kendi iradesiyle bir süreci yönetiyor. Ne zaman hangi kararı alması gerekiyorsa o kararı alıyor ve bunda tereddüt etmiyor' dedi.

Halkın ne söylediğine bakıyoruz

Bakan Ala, karar alırken de kafa yoran herkesin fikirlerinin değerlendirildiğini ve bu şekilde sonuca varıldığını bildirdi.

Ala, 'Kimin ne söylediğinden çok, halk ne söylüyor, bizim vatanda ne talep ediyor, biz ne yapıyoruz. Biz buna bakıyoruz' diye konuştu.

"Dağdan" beklentilerin ne olduğunun sorulmasına karşılık Ala, çocukları dağa götürülen annelerin de ağlamaya başladığını söyledi.

Ala, şöyle konuşu:

"Anneler aynı dilden ağlıyor, göz yaşları aynı dilden akıyor, vicdanlar aynı dilden kanıyor. Biz bunu yaşıyoruz ve milletimize artık daha fazla yaşatmak istemiyoruz. Oradaki annelerin çığlığı aslında her şeyi anlatmaya yeter. Onlar ne istiyor? Anneleri ne istiyorsa onu istiyor. Herkese kaybettiren, şiddetin, terörün bir çözüm yöntemi olmadığını gördüler, herkes görüyor."

TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer'in çözüm sürecinin yeterince şeffaf olmadığına dair eleştirisi olduğunun dile getirilmesi üzerine Ala, "Kendisi yeni iş başına geldiği için haberdar olmayabilir" dedi. Ala, bu tür konularda şeffaf olunması gerektiği kadar şeffaf olunacağını dile getirdi.

Terör örgütünün geri çekilmesinin artması, silahsızlanmanın gündeme gelmesinin kısa, orta ya da uzun vadeli bir beklenti olup olmadığının sorulması üzerine Ala, kısa, uzun ve orta vadede atılacak adımlar bulunduğunu anlattı.

Ala, kısa ve orta vadede bu sorunların giderilmiş olması gerektiğini de vurguladı.

Abdullah Öcalan'ı gazetecilerin ve STK'ların da ziyaret etmesinin mümkün olacağına dair iddiaların hatırlatılması üzerine Ala, şu anda böyle bir karar bulunmadığını bildirdi.

Türkiye'nin kırmızı çizgileri

İçişleri Bakanı Ala, "Bizim bilmediğimiz yeni eklenen veya çıkarılan kırmızı çizgiler var mı?" şeklindeki soru üzerine, bunların 76 milyonun bildiği çizgiler olduğunu kaydetti.

Ala, "Bunlar Türkiye'nin aslında 2023 hedeflerinin çerçevesini çizdiği çizgilerdir. Tam demokrasi, ileri demokrasi, kişi hak ve özgürlüklerinin tam anlamıyla tesis edildiği bir Türkiye. Kalkınmış bir Türkiye ve uluslararası platformda sözü dinlenen ve kendisi dikkate alınmadan denklem kurulamayan bir Türkiye" diye konuştu.

Diyarbakır'da Türk bayrağının indirilmesi

Bakan Ala bir soru üzerine, Diyarbakır'da Türk bayrağının indirilmesiyle ilgili zanlının henüz yakalanmadığını, ancak yardım eden kişinin yakalandığı belirterek, bayrağı indiren kişinin duvarı, tel örgüyü aşıp, direğe tırmanıp, bayrağı indirmesi ve ardından aynı şekilde uzaklaşmasında bir provokasyon görüldüğünü ifade etti.

Türkiye ne zaman temel bir problemine eğildiyse böyle provokasyonlar olduğunu dile getiren Ala, "Bunlar yolumuzdan bizi engellerse, zaten amaçlarına ulaşmış olurlar" dedi.

Bu olayda askerlerin, güvenlik güçlerinin ne yapması gerektiğinin sorulması üzerine Ala, yapılması gerekenin içeriye girilmesini engellemek, girildiyse de eylemciyi yakalamak olduğunu belirtti.

Ala, kaç çocuğun terör örgütünce kaçırıldığının sorulması üzerine, bir rakam vermenin doğru olmayacağını, çünkü çok sayıda rakam dolaştığını ifade etti.

Çocukları da büyükleri de dağdan indirmeyi, çözüm sürecini de ortaya koyarak hedeflediklerini vurgulayan Ala, "Çocuklar üzerinden bu tür faaliyetlerin yürütülmesi insanlığa sığacak bir şey değil" diye konuştu.

"Böcek" soruşturması

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın çalışma ofisine "böcek" tabir edilen dinleme cihazı konulmasıyla ilgili soru üzerine Ala, şöyle konuştu:

"Bu olayın sorumluları tespit edilmiş ve ortaya çıkmıştır ama yargılama aşaması devam etmektedir. Birisi yurt dışına kaçmıştır, ikisi de meslekten, polislikten ihraç edilmişlerdir. Bu çok önemli bir husustur. Nedir önemi? Siz sayın Başbakanın ofisine, ofislerine dinleme cihazı koyan insanların bir kişiyi dinlediğini varsaymayın, 76 milyonun güvenliğini ilgilendiren, ulusal güvenliği ilgilendiren bir konuda, onu tehdit eden bir faaliyet içerisinde olmuş demektir, bunlar. Bir casusluk faaliyetidir bu. Ülkenin başbakanını neden dinlersiniz, hangi ülkeye servis ettiniz, hangi bilgileri almaya çalışıyorsunuz, aldınız, hangi bilgileri kime sattınız, kiminle işbirliği yaptınız, bunlar tabii soruşturmanın kapsamında. Bu nasıl bir vatan ihanetidir ve alıyorsunuz kimlere servis ediyorsunuz, hangi yapının elemanı olarak bunu yapıyorsunuz. İşte yapılanma gittikçe ortaya çıkıyor. Her birimin, yargının, idarenin, teftişlerin herkesin meselenin bu ciddiyetiyle mütenasip bir tavır içinde olması, 76 milyonun beklentisidir. Onların tamamının güvenliğine ilişkin bir casusluk faaliyeti söz konusudur. Bunun gereği titizlikle yerine getirilmelidir."

"Hakkın, hukukun yerine getirilmesini hep savunduk"

İçişleri Bakanı Efkan Ala, Böcek Davası'na ilişkin değerlendirmesinde, "Hakkın, hukukun yerine getirilmesini hep savunduk. Darbecilerin cezalandırılması, masumların da cezalandırılmaması. Bu temel dengeyi koruyan politikalar izledik. Türkiye'nin darbe dönemlerinde inşa edilmiş sistemi bunu gerçekleştirmeye müsait değil. Onun için de geldiğimizden beri reform yapıyoruz" dedi.

Böcek Davası'nda savcının, şüphelilerin serbest bırakılmasına itiraz etmesiyle ilgili, "Paralel yapı, ülke mensubiyetinin önüne geçmiş durumda. Artık bu kadar net bir konuda net bir tavır alınmalıdır" diyen Bakan Ala, "Tabii ki yargılama süreçleri devam edecek, iddia edilenler yargılanacak, savunmalarını yapacaklar ama savcılık da yargının bir parçasıdır. Bakın itiraz ediyor, talepte bulunuyor. Ciddi bir sorun olduğu yargılama safhasında da ortadadır" değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Ala, "Yargıda bir paralel direnç olduğundan bahsediliyor, katılıyor musunuz?" şeklindeki soruya, "Ortadadır, ortada yani... Ülke güvenliğine ilişkin bundan daha önemli ne olabilir. Sayın başbakanın ofisine böcekler konulmuş, burada tespit edilmiş deniliyor. Savcı 'tespit ettik' diyor, müfettişler 'tespit ettik' diyor, tutuklanma tedbirse, burada tedbir koymayacaksınız da nerede koyacaksınız. Bunu Türkiye'nin tartışması gerekmez mi? Elbette tartışır ama tabii süreçler de sonuçlanmış değil. Türkiye bunu tartışıyor, aynı zamanda süreçler devam ediyor. Soruşturmalar devam ediyor" ifadeleriyle yanıt verdi.

"Paralel yapıya" karşı çok geniş bir soruşturmanın yürütülüp yürütülmediği yönündeki soru üzerine ise Bakan Ala, şöyle devam etti:

"Suç ortada, 17 Aralık, 25 Aralık ve ondan sonra vatandaşlarımızın daha bilmediği operasyonlara ilişkin kararlar ortada ve bunlar sonradan da ortaya çıktı ki; hükümet darbesi teşebbüsü; açık bir darbe teşebbüsü. Darbenin büyük bir suç olduğu bizim yasalarımızda belli. Araştırmalar, incelemeler, soruşturmalar ortaya çıkardı ki, Türkiye'nin her ilinde şu anda 60'ın üzerinde daha da devam ediyor, aşağı yukarı ileri gelen herkesi Başbakandan, bakandan bütün devlet mekanizmaları, sivil toplum kuruluşları, başka cemaatlerin liderleri hatta onların eşleri çocukları, alevi vatandaşların ileri gelenleri, alevi dedeleri, siyasi parti başkanları, il başkanları, eski başbakanlar inanılmaz akla aykırı, ahlaka aykırı, yasalara zaten sığmayacak hukuksuz bir dinleme yapılmış. Zaten hukuken böyle bir dinleme mümkün olamaz. Suçlar ortaya çıkıyor, suç ortada, bu suçu işleyenler de var. Bu suçtan hareketle suçluyu tespit edip, onlar yargılama safhasında tespit edilip soruşturmalarla ortaya çıkıyor, devam edecek. Suçluyu önceki gibi daha önce bunların yaptığı gibi 'önce kişileri tespit edelim, sonra da suç uyduralım, dosya açalım' anlayışı paralel yapının anlayışıdır. Devlet ne yapıyor, suçtan hareket ediyor, suçluları buluyor. Bunları tespit ediyor, panik ondandır."

"Türkiye'de bir kaç darbe hazırlığının olduğu açıktı"

İçişleri Bakanı Efkan Ala, Balyoz Davası'na ilişkin Anayasa Mahkemesi'nin verdiği karar ve tahliye olanların açıklamalarına yönelik ise şöyle konuştu:

"Hakkın hukukun yerine getirilmesini hep savunduk, darbecilerin cezalandırılması, masumların da cezalandırılmaması. Bu temel dengeyi koruyan politikalar izledik. Türkiye'nin darbe dönemlerinde inşa edilmiş sistemi bunu gerçekleştirmeye müsait değil, onun için de geldiğimizden beri reform yapıyoruz. Bireysel başvuru hakkını, Türkiye bunu tartışmıyordu bile, gündeminde bile yoktu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gidiyoruz, sürekli. Ondan önce bizim bu fonksiyonu icra edecek bir yetkililerimiz olsun ve bunu referanduma götüren bu hükümettir. Peki o zaman referandumda buna karşı çıkan kimdi, dışarı çıktığı zaman tehdit dili savurduğunu söylediğiniz kimselerdi. Buradaki çelişkiyi kendileri göremiyor olabilir, hırsları akıllarının önüne gözlerinin önüne geçmiş olabilir ama milletimiz görebilir. Biz o yöntemleri açtık, Türkiye'ye getirdik ve ondan yararlandılar, çıktılar."

Balyoz Davası'ndan tahliye olanların kullandıkları dile ilişkin de Bakan Ala şunları söyledi:

"Biz iktidardayken kimseyi tehdit etmiyoruz, muhalefet partileri iktidarı tehdit ediyor, Sayın Başbakanı tehdit ediyorlar, bizleri tehdit ediyorlar. Bakın konuşmalara, içeriden daha yeni çıkmış kişiler, tehdit dili kullanıyor. Fakat şu da bir gerçek, elbette insan burada bir kumpas var mı, suç yokken suç uydurma var mı, bunların hepsini sorgulamaları da haklarıdır. O zaman da karar vericiler bakımından Türkiye'de bir kaç darbe hazırlığının olduğu açıktı. Fakat kimler bunun sorumlusuydu? Ne kadarı sorumlu? Bu hep tartışıldı. Yani 'burada darbe planı yok' diyen yok. Fakat 'bunu hazırlayanlar başkası, çok sayıda insan eklendi' diyen var. Bunların hepsi yeniden yargılanma çevresinde gündeme gelecek. DGM'leri önce kaldıran sonra Özel Yetkili Mahkemeleri de kaldıran bu hükümettir. Bu parlamentodur, AK Parti'dir."

Türkiye'nin standartlarını yükseltici kararlar aldıklarını belirten Bakan Ala, "Biz bireyin hak ve özgürlüklerini genişletici, onu garanti alan yetkiler kullansın diye bu bireysel hak başvurusunu getirdik" dedi.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri

Bazı partililerin AK Parti'nin adayının Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olacağı yönündeki beyanları hatırlatılarak, düşüncesinin sorulması üzerine Bakan Ala, şöyle konuştu:

"Sayın bakanlarımızın söylediği bir tespit değil, tahmindir. Ben de katılıyorum tahminlerine, ama tabii sonuçta o gün görülecektir. Şu anda bunu Sayın Başbakandan başka kimse bilmez, kendisi aday olacak mı, kendisine ilişkin kısmını. Fakat çok demokratik bir süreç işletiliyor, bütün toplum kesimleriyle, partinin bütün kurullarıyla, toplum kesimleriyle, sivil toplum örgütleriyle, biliyorsunuz bugün de dahil olmak üzere istişareler yapılıyor, toplantılar yapılıyor. Bu toplantılardan sonra sonuçlar değerlendirilecek, ondan sonra bir karar verilecek. Önümüzdeki hafta Salı günü de karar açıklanacak. Şimdiden hayırlı uğurlu olsun diyorum. AK Parti hedefleriyle kendi yapısıyla kurumsallaşmış bir partidir. Başarılarıyla kurumsallaşmış bir partidir. Daha çok başarıları da önüne koymuş bir partidir. Milletin güvenini de almıştır. Onun için bir problem olmayacağı kanaatindeyim. Burada kişilerin değil, hedeflerin ve aynı zamanda AK Parti'nin de bir hareket olduğunu dikkate aldığımız zaman, biz yolun daha önemli olduğunu göreceğiz, böyle bir şey olursa da yolumuza yeni kadrolarla devam edeceğiz."

"AK Parti kulislerin partisi değildir" uyarısına ilişkin soruya da Bakan Ala, "AK Parti kulislerin partisi değildir, eskiden bunlar oluyordu. Eskiden kulislerde, iktidarlar oluşturuluyordu. Bu şimdi böyle değil. Biz kulislere mahkum olmuş, kulislerin yönetebileceği bir parti değiliz. Geniş toplumun partisidir, yüzde 50 oy alabilen bir parti, öyle kulislere sığmaz" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile son bir değerlendirme yapacak olmasına ilişkin soruya da Ala, şöyle cevap verdi:

"Muhalefet bir açıklama yaptı. CHP'nin mesela Cumhurbaşkanlığına ilişkin adayı ve kendi tutumu var. Bu siyasi iflasını ilan etmiştir aslında, siyasi iflastır. Zaten belediye başkanlık seçimlerinde geriye gidiyordu, 37 ilde barajın altında kaldı ana muhalefet partisi. 37 ilde barajın altında kalıyor, bu zaten gidişatı gösteriyordu. Şimdi de paraşütle bir aday indirdiler, bundan sonrasına millet, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, birinci turda kararını verecek. Türkiye'yi, istikrarının arkasında durduğu Türkiye'yi, istikrarlı bir biçimde 2023 hedeflerine taşıyacaktır.

Sayın Cumhurbaşkanı ile Başbakanın görüşme yapmasından daha doğal bir şey olamaz. Bütün o değerlendirmeleri, sonuçları birlikte değerlendireceklerdir ve ondan sonra da karar verilecektir. Milletimize de açıklanacaktır, şimdiden hayırlı uğurlu olsun."

10 yıl önce