|

Millet AK Parti’ye sahip çıkacak

Yeni Şafak
04:00 - 5/06/2015 Cuma
Güncelleme: 22:34 - 4/06/2015 Perşembe
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
Sinan Ahmetoğlu


Türkiye, 7 Haziran'da kritik bir seçime gidiyor. Bu seçimde çok değil sadece iki şık mevcut. Bir tarafta, muhtar bile olamaz denilen bir lider, Recep Tayyip Erdoğan ve onun kurucusu olduğu, kapatma davaları, darbe girişimlerine rağmen girdiği her seçimden, milletin desteğini ve duasını alan, yeni Türkiye'yi kurmak için mücadele eden AK Parti. Karşısında ise, eski Türkiye'yi diriltmeye çalışan, bu amaçla her türlü işbirliğine açık, üst aklın direktifleri doğrultusunda yol alan, legal ve illegal uzantıları olan bir koalisyon. Kimler var bu koalisyonda? Son 30 yılda, 30 bin vatandaşımızın kanına giren, ülkemize yüzlerce milyar dolarlık ekonomik zarar yaşatan, dış güçlerin piyonu olmuş Kandil'den direkt emir alan bir “siyasi” parti. Yine, onlarca yıl “irtica” diyerek, halka kan kusturmuş, askeri darbelerin destekçisi, millet için değil millete rağmen siyaset yapan bir ana muhalefet de burada. Bir başka tarafta ise sığ bir milliyetçilik kavrayışı ile milleti kompartımanlara ayıran, Sivas'tan ötesine gidemeyen, millet ile barışık olmayan bir siyasi yapı var. Bunlarla birlikte yürüyen bir diğer parti ise sadece “ben” diyerek, inanç ve dünya görüşleri aynı olsa da, kardeşlerine ve hocalarının mirasına adeta sırt çevirerek, paralel yapıyla kol kola girmiş durumda.



72 MİLYON İÇİN ÇALIŞIYOR


Açık ki, Erdoğan ve AK Parti karşıtı oluşan bu derin koalisyonun Türkiye gibi bir derdi yok. Tek amaçları AK Parti'nin 4. kez tek başına iktidara gelmesini ve yeni Türkiye'yi ayağa kaldıracak demokrasi hamlesini yapmasını engellemek. 2 gün sonra 7 Haziran'da, milletimiz sandığa gidecek ve en iyi olduğunu düşündükleri seçeneğe oylarını verecek. İşte o oy pusulası önlerine geldiğinde sadece, “AK Parti gelmesin de ne olursa olsun” hissiyle, inanmadıkları, şüphe duydukları siyasi yapılara oy verecek veya oy vermeye zorlanan kitleler olacak. Bir anlık öfkeyle sandığa gidip, Türkiye'yi zarara götürecek insanlarımız olacak. Öyle ki, bir terör örgütüyle organik bağlarını koparmamış, hatta ondan hala emir ve direktifler alan bir partiye, sadece barajı geçip, AK Parti'ye takoz olur umuduyla oy verecek, öfkelerine mağlup olmuş insanlar var. Sormadan edemeyeceğim, bu hissiyatla sandığa gidecek vatandaşlarımızın gerçekten istediği Türkiye'nin iyiliği ve esenliği mi? Yoksa bir anlık öfke nöbetinin getirdiği karanlık mı? Halbuki bir an düşünseler, öfkelerini yönelttikleri partinin son 12 yılda Türkiye'nin çehresini değiştirdiğini, sosyal, iktisadi, siyasi anlamda bir dünya devletine dönüştürdüğünü rahatlıkla görebilecekler. Türkiye'nin her santimetrekaresine aynı hizmet aşkıyla koşan, millet arasında ayrım yapmadan, 72 milyonun huzuru ve refahı için çalışan bir partinin var olduğunu görecekler. 12 yılda her girdiği seçimden daha da büyüyerek çıkan ve tek güvencesinin millet olduğunu söyleyen AK Parti, aslında onlara da en büyük dersi veriyor. Anadolu'nun kadim feraseti yanılmaz. Eğer bir parti girdiği her seçimden büyüyerek çıkıyorsa artık bu topraklara mal olmuştur. O nedenle bu topraklarda yaşayanların da ona sahip çıkması elzemdir.



Elbette, farklı fikirler her zaman iyidir, çarpışmalarından neyin hak neyin batıl olduğu ortaya çıkar. Her şey bu dünyada zıddıyla birlikte var olur. Biz de o sayede iyi ile kötünün, güzel ile çirkinin, günah ile sevabın farkına varırız. Son 12 yıldır, AK Parti karşıtı cephenin varlığı da bize “iyi ki AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan var” dedirtiyor.


Aslında 7 Haziran'da oy pusulası önünüze geldiğinde seçim yapmak hiç de zor değil. Geçtiğimiz günlerde bir büyüğümüzün sohbet esnasında bizlere yönelttiği bir soru, bize net cevabı veriyordu.


Soru kısaca şöyle idi:


“Eğer başınıza, Allah korusun, kötü bir kaza gelmesine karşın ailenizi ve evlatlarınızı kime emanet ederdiniz?”



Şıklar da oldukça basit idi:


A ) Ahmet Davutoğlu


B ) Kemal Kılıçdaroğlu


C ) Devlet Bahçeli


D ) Selahattin Demirtaş


Bu soru, farklı siyasi görüşlere mensup kişilerden oluşan bir mecliste sorulmuştu. Tahmin edersiniz ki, şıklar karşısında kimileri uzun bir sessizliğe gömüldü, boyunlarını öne eğdiler. Sessizlik uzun sürünce, büyüğümüz hadi cevabı ben vereyim diyerek, seçeneklerdeki isimlerin özelliklerini bir bir hepimize aktardı. Velhasılı tüm şıkların özelliklerini tartışmaya yer bırakmayacak şekilde açıklayınca, Meclis'in ortak kanaati, en doğru seçeneğin “a” şıkkı, yani Ahmet Davutoğlu, olduğu konusunda birleşti.



EMANET EHİL ELLERDE


Bu kanaat, hizmet bayrağını Recep Tayyip Erdoğan'dan alan ve bilgeliği ile milletimizce “Hoca” olarak işaret edilen Ahmet Davutoğlu'nun meydana getirdiği güven duygusunu anlatıyor. Hazreti Paygamber'in, “Emin” sıfatının en güzel şekliyle kendisinde tezahür ettiğinin de bir ifadesi. Sayın Davutoğlu, her haliyle sade ve bizden biri. Bu samimiyeti, hal ve ifadelerinden rahatlıkla anlayabilmek mümkün. Peki ya diğer liderler? Onlarda da benzer bir samimiyeti hissedebiliyor musunuz? Bu milletin değerleri ile gerçekten barışıklar mı?



7 Haziran günü sandığa gidecek vatandaşlarımızın, yukarıdaki saikleri göz önünde bulundurarak oy vereceğine inanıyorum. Şimdiden liderliği ile tarihe damgasını vuran Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın veciz şekilde ifade ettiği gibi;


“Beyler, Ülke yönetiyoruz ülke! Millet yönetiyoruz millet! Oyuncak değil.”


7 Haziran seçimlerinin milletimiz ve coğrafyamız adına hayırlara vesile olmasını dilerim.


#seçimler
#partiler
#ak parti
#chp
#muhalefet
#Ahmet Davutoğlu
#Kemal Kılıçdaroğlu
#Devlet Bahçeli
#Selahattin Demirtaş
9 yıl önce