Katar’a ambargo uygulayan 4’lü konsorsiyum Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Mısır ve Suudi Arabistan’ın İslam alimleri ile ülkelerinde büyük saygı gören kanaat önderlerini terörist ilan etmesi gözleri bu isimlerin özellikle son yıllarda üstlendiği misyona çevirdi. Listede yer alan kişilerin ortak özelliği, ABD ve İsrail’in bölgedeki politikalarını ve Müslüman toplumları birbirine düşürmeye yönelik oyunlarını bozan isimler olması. İşte söz konusu alimlerin ve kanaat önderlerinin son yıllardaki duruşları ile bozdukları oyunlar.
Son 5 yılda Irak, Suriye, Mısır ve Suudi Arabistan başta olmak üzere Müslüman toplumlara yönelik baskı, sindirme gibi faaliyetlerde bir anahtar olarak kullanılan alimler verdikleri fetvalarla, Suriye’de binlerce kişiyi katleden Esed, Rabia meydanında katliam yapan ve binlerce kişiyi hapseden Sisi gibi diktatörleri aklama yarışına girdiler. Dünya İslam Meclisi ve Dünya Müslüman Alimler Birliği gibi kurumlar ise Ortadoğu’daki bu gelişmelerin arka planındaki Haçlı etkisini gördükleri için oyunları bozan açıklamalar yaptı. Her iki kurum da, Suriye, Mısır, Irak ile diğer Müslüman ve Batı ülkelerinden sürgün edilen alimleri Türkiye ve dünyanın çeşitli ülkelerinde aynı çatı altında buluşturup dayanışmayı sağladı. Bu etkinlikler de İsrail kontrolündeki BAE ve Mısır’ı rahatsız etti.
Alimler ve kanaat önderleri için Ortadoğu’da ABD ve İsrail’in çıkarlarına hizmet eden 4’lü konsorsiyumun yayın organlarında "Müslüman Kardeşler’in çıkarına hizmet eden fikirleri paylaşan, Katar tarafından desteklenen Dünya Müslüman Âlimler Birliği, özellikle bazı Müslüman ve Arap ülkelerinde isyanı provoke etmek için aktif bir rol oynadı" ifadesi kullanıldı. Bu ifadeler alimler ve kanaat önderlerinin niçin terörist listesine alındığını ve Mısır, BAE gibi ülkeleri niçin rahatsız ettiğini de ortaya koydu. Ayrıca Ortadoğu’daki Müslüman ülkelerin yıllardır içinde bulundukları diktatörlük baskısından kurtulması için Arap baharına destek veren bu alimlerin rahatsızlık verdiğinin de itirafı oldu. Terör listesine alınan 11 kişiden Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) Şura Üyesi Muhammed Cemal Haşmet, Mısırlı muhalifler Yahya es-Seyyid İbrahim Muhammed Musa, Kadri Muhammed Fehmi eş-Şeyh, İhvan yetkililerinden Ala Ali Muhammed es-Semahi direkt Mısır’ın darbeci diktatörü Sisi’nin listeye koydurduğu isimler.
Mısır’da cezaevinde bulunan Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) Rehberlik Konseyi Başkanı Muhammed Bedii'nin yerine göreve getirilen Mahmud İzzet, Muhammed Bedii tutuklanmadan önce İhvan Rehberlik Konseyi’nde başkan yardımcısı olarak görev yapıyordu. İzzet, göreve geldiğinde "İhvan, teşkilatın kurucusu Hasan el-Benna’nın halkın onur ve hürriyetini geri kazanmak için çizdiği barışçıl mücadele yolundan yürümeye devam edecektir" şeklinde açıklamalarda bulundu. İzzet, devrimin tüm hedefleri gerçekleşinceye kadar barışçıl mücadelenin devam edeceği sözünü verdi. Özellikle İhvan’ın şiddete kaymasını önleyen önemli isimler arasında gösterilen İzzet’in bu sebeple listeye alındığı belirtiliyor.
Mursi’yi darbe ile deviren diktatör Sisi’nin Mısır’da İhvan üyelerini provoke etmeye ve kendi eylemlerini haklı çıkarmaya dönük çabaları darbeden bu yana devam ediyor. Bu politikalar çerçevesinde Mısır istihbaratının bir operasyonuyla, Başsavcı Hişam Berekat, Haziran 2015’te Kahire’nin doğusunda konvoyuna düzenlenen bombalı saldırıda hayatını kaybetmişti. Mısır güvenlik güçleri Müslüman Kardeşler ile Hamas’ı suçlamış ancak her iki teşkilat da saldırı ile alakaları olmadığını duyurmuştu. O dava dosyasında yargılanan 16 gıyabi sanık arasında İhvan Şura Üyesi Muhammed Cemal Haşmet de yer alıyordu. Mahkeme heyeti Haşmet’in idam edilmesine ilişkin dosyaları müftülüğe göndermişti. Konseyi üyesi Cemal Haşmet, İhvan’n siyasi faaliyetleri ile İslami hizmetlerini ayırma niyetinde olduğu yönünde açıklamalarda bulunuyordu.
