Dünya ekonomisi, Avrupa Birliği ve ABD arasındaki serbest ticaret anlaşmasına hazırlanırken, bu girişimden en çok etkilenecek ülkelerden olan Türkiye konuyu gündemden düşürmemekte kararlı. İstanbul Sanayi Odası (İSO), 'Yeni Nesil Ekonomik Diplomasi' düzenledi. Dünya Ticaret Örgütü'nün 2005-2013 döneminde Genel Direktörü olan Pascal Lamy gibi önemli isimler de katıldı. Açılışta konuşan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan dünyada en fazla serbest ticaret anlaşmasını AB ülkelerinin imzaladığına değindi. Bahçıvan, şöyle konuştu: “Yirminci yılındaki Gümrük Birliği'nin kapsamının değişen ticari koşullara uygun olarak genişletilmesi gerektiğine inanıyoruz. TTIP'nin ivme kazandığı bir süreçte bu öneri son derece önemlidir. Bu nedenle, Gümrük Birliği'nde yapılacak revizyonla birlikte, Türkiye'nin üçüncü ülkelerle ticaretinde mağduriyet yaşamaması için her türlü tedbirin alınması gerektiğini burada özellikle ifade etmek istiyorum. TTIP'ye taraf olamazsak, bunun ülkemize yıllık maliyeti 5 milyar doları bulacak.”
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, ise TTIP'nin geleneksel bir işbirliği olmadığı ve yeni bir ekonomik düzene işaret ettiğini belirterek, bu anlaşmanın Türkiye için hayati önemine dikkat çekti. Volkan Bozkır, ülkemizin dışarıda kalacağı bir anlaşma durumunda şartların Türkiye aleyhine olacağını paylaştı. Türkiye'nin bu konuda tüm tedbirleri aldığını belirten Bozkır, AB ve ABD ile ilişkilerde bu konunun sürekli gündeme getirildiğini söyledi.
Bozkır, “Gümrük Birliği anlaşması güncellenirken, bunun içine bir maddeyi mutlaka koyduracağız. O da şudur, 'AB, üçüncü ülkelerle serbest ticaret anlaşması imzalarsa, bu Türkiye'ye otomatik olarak uygulanacaktır.' Bu, sadece yılda uğranabilecek birkaç milyar dolar zarardan ibaret değildir. Yeni yapının dışında kalan ülkelerin gerçekten yaşama gücünün çok zor olacağı bir dönem bizimle karşı karşıya olacaktır” diye konuştu. Gümrük Birliği güncellenmesi görüşmelerinin bu yıl başlayacağına ve tarım, hizmetler ve kamu alımları sektörlerinin anlaşmaya dahil edileceğine değinen Bozkır, güncellemeyle Türkiye-AB ticaret hacminin 150 milyar dolardan 300 milyar dolara çıkma potansiyeli oluşacağını kaydetti.
Eski Dünya Ticaret Örgütü Genel Direktörü Pascal Lamy ise AB ve Türkiye arasındaki Gümrük Birliği'nin “mükemmel” olmadığını belirterek, “AB ile çalışmayan iki sektör olan tarım ve hizmetler konusunun mutlaka çözülmesi gerekiyor" dedi. Lamy, şunları söyledi: “TTIP, AB ve ABD arasında yüzde 20 oranında korumacılık içeriyor. Yüzde 80'lik büyük kısmı ise ihtiyat yani tedbir ile ilgili konular. Türkiye'nin ihtiyatla ilgili problemlerine bakmak lazım."
Pekin'de bulunan Renmin Üniversitesi'nden Wang Wen ise Çin'in içinde TTIP ve TPP anlaşmalarına karşı bir tedirginlik olduğunu söyledi. Dünyanın en büyük üreticilerinden ve 130 ülkenin en önemli ticaret ortağı olan Çin'in anlaşmalardan dışlanmasının olumsuz karşılandığını kaydetti. TTIP ve TPP'nin kapsayıcı değil dışlayıcı olduğunu, gelişmiş ülkelere yaradığını ifade etti.
TEPAV Ticaret Araştırmalar Merkezi Direktörü Bozkurt Aran moderatörlüğünde “TTIP Müzakerelerinin Dünyadaki Bölgesel Serbest Ticaret Anlaşmaları Ağındaki Konumu” başlıklı bir panel yapıldı. Centre for European Policy Studies'ten Jacques Pelkmans panelde yaptığı konuşmada Türkiye'nin TTIP anlaşmasına kağıt üzerinde üçüncü taraf olarak göründüğünü ama gerçekte böyle olmadığını söyledi. Pelkmans TTIP'nin büyük ölçüde AB mevzuatı ile uyumlu olduğunu aktardı. TEPAV'dan Sait Akman ise dışlayıcı yapısı nedeniyle TTIP'nin üçüncü ülkelerin pazar payını kaybetmesine neden olacağını söyledi. Akman, AB ile Türkiye'nin koordinasyonunun sağlanmasının diğer tüm konulardan önemli olduğuna işaret etti. Türkiye TTIP müzakere regülasyonlarını kendi sanayisini geliştirmek, inovasyon ve ekonomik dönüşüm için kabul etmesi gerektiğini ifade etti.
- 1- Krizdeki Avrupa Türkiye'ye muhtaç.
- 2- İllegal göç zamanında farkedilemedi, dengeler değişti.
- 3- Terör, tüm ülkeleri tehdit ediyor.
Volkan Bozkır, dünyada yaşanan paradigma değişikliğine dikkat çekerek, birinci unsuru, "AB'nin içine düştüğü ekonomik sıkıntıları Türkiye gibi önemli bir pazar, genç nüfus olmadan, aşma olanağı bulunmuyor" şeklinde açıkladı. İkinci unsurun, "illegal göçün zamanında fark edilememesi", üçüncü unsurun "terör" olduğunu anlatan Bozkır, "Üç unsurun bir araya gelmesi ve ilerlemesinde Türkiye'nin çok önemli bir aktör olduğunun fark edilmesi yeni paradigmayı ortaya çıkardı " dedi.
