|

Kitabına uydurun

Geçtiğimiz yıl 561 milyon kitabın basıldığı Türkiye, dünya sıralamasında 12. sıraya yükseldi. Bu sayının 216 milyonu okullarda ücretsiz olarak dağıtılırken, kalan yaklaşık 345 milyonu ülke çapındaki 6 bin kitabevinde kendine yer bulmaya çalıştı. 2.3 milyar liralık pazarda; raf parası ve reklamı kitabına uydurmazsanız, Dostoyevski olsanız bile birkaç haftada satılmayan kitabınız hemen iade ediliyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 12/10/2015 Pazartesi
Güncelleme: 10:53 - 12/10/2015 Pazartesi
Yeni Şafak
SERBEST PİYASA

Geçtiğimiz yıl 561 milyon adet kitap üretilen Türkiye'nin yayıncılık piyasası, dünya sıralamasında 12. sıraya yükseldi. Bu rakamın 216 milyonu okullarda ücretsiz dağıtılırken, kalan 345 milyon kadarı ülke çapındaki 6 bin kitabevinde kendine yer bulmaya çalıştı. 2.3 milyar liralık sektörde; raf parası ve reklam yatırımı yoksa isterseniz, Dostoyevski olun birkaç haftada satılmayan kitabınız anında iade ediliyor. Türkiye Yayıncılar Birliği, 2014 Raporu'na göre, geçen yıl yüzde 4 büyüyen sektörde bin 732 yayınevinin 50 bini aşkın başlıkta çıkan kitapları, 145 dağıtıcı tarafından, 6 bin kitabevine ulaştırıldı.



GÖZÜNÜN YAŞINA BAKAN YOK

Amerika ve Avrupa'ya özgü gibi görünen 'Bestseller' yani çok satanlar kültürü ülkemize de yerleşti. Her yıl artan kitap sayımıza karşın raflarda yer olmayınca haliyle rekabet de ezici oluyor. Yani kitabın edebi değerine, kalıcılğına ve tabii ki gözünün yaşına bakan yok. Kısacası, içerikten ziyade tüketiminin hızı önemli. Biz de bu hafta kitap piyasasının sayfalarını araladık, biraz çevirdik.



BAŞARI HİKAYESİ VE AŞK HER ZAMAN BİR NUMARA

Son dönemde küçüklü büyüklü tüm yayınevlerinin ilgi odağında 'kişisel gelişim ve aşk' var. Pena Yayınları Yayın Yönetmeni Özkan Özdem, okur sayısının her yıl arttığı, kitap kültürünün oturmaya başladığı pazarı, gelişmeye açık bir alan olarak görüyor. Özdem, çoksatan kitapların hızla büyüyen yayıncılık piyasasının önemli bir belirleyeni olduğunu anlatıyor.



TALEP YOKSA AYNEN İADE

“Aslında kültürel olarak kalıcı olan kitap, bir ürün halinde üretilip aynı hızda tüketime sunuluyor" diyen Özkan Özdem çoksatan piyasasındaki bu telaşın nedenini açıklıyor: “Kitabın raf ömrü (kitapçıda durduğu süre) önceden, yıllarla veya aylarla anılırken artık bu süre bir iki haftaya kadar düştü. Yani ilk hafta içinde, kayda değer bir satış göstermezse hemen iade ediliyor. Gelecekteki satış potansiyelini de kaybediyor. Bu yüzden yayıncılar, kısa zamandaki satışını desteklemek, bilinirliğini artırmak için reklam ve pazarlamaya ciddi yatırım yapıyor."



Geçtiğimiz yıl ISBN verilerine göre 50 bin 752 yeni kitap için ISBN alındığını paylaşan Özkan Özdem, “Kitapçılardaki rafın kapladığı alan belli. Her kitabın rafa girme durumu yoktur. Ayrıca kitabevi sayısının her geçen yıl düşmesi, kitap reyonlarının yerini daha kârlı kırtasiye ve hediyelik eşyalara bırakması, kitapçıların yüksek kiralı alışveriş merkezlerine taşınması yeni yayınların rafa girme oranını düşürüyor" diyor. Pazarlama ve reklam açısından destek gören kitapların şansının daha yüksek olduğunu da eklemeyi unutmuyor.





SEKTÖR AGRESİF: GÜÇLÜ YİNE GÜÇLÜ

Özkan Özdem, yayınevleri, dağıtımcılar ve kitapçıların sektörün geleceğini düşünerek bir faaliyet yürütmektense sadece kendi dükkanının çıkarlarıyla hareket ettiğini söylüyor. Hal böyle olunca, ilkesiz, kuralsız, bencil bir sektör kaçınılmaz oluyor. Kişi başına düşen üretilen kitap adedinin yüzde 7,3 olduğunu ve bu oranın her geçen sene arttığını paylaşan Özdem son sayfayı çeviriyor: “Yayıncılık sektörü bir türlü kurumsallaşamadığı gibi buna karşı ciddi bir direnç gösteriyor. Rekabet ortamı oldukça agresifken, pazar bilgi ve verileri sağlıksız; ortamı ise riskli."





Kişisel gelişim patlaması

Yazar ve Danışman Ahmet Yıldız, geçmiş yıllarda ithal yayınların ağırlıkta olduğu kişisel gelişim türünde ciddi bir arz ve talep patlamasına işaret ediyor. Sektörün büyüklüğünü anlamamız açısından bize şu örneği veriyor: ''Ben internet sitemi 2003 yılında kurduğumda bu alanda birkaç tane örnek vardı. Bugün ise, sayıları binleri buluyor. 15 yıl önce 10 kitap varken; günümüzde sayı 10 bin civarında. İnsanlar başarı hikayelerini seviyor. En çok okunanlara bakın. Güçlü olmak ve kendisini iyi hissetme ihtiyacı söz konusu. Haliyle bu işin bir alıcısı ve piyasası var.''


Yayıncıların rekabeti raflarda

Geçtiğimiz yıl, bin 732 yayınevinden 50 bin 752 başlıkta 561 milyon kitap basıldı. Bu sayının 216 milyonu okullarda ücretsiz dağıtılırken 345 milyonu kitabevlerindeki raflarda yerini aldı.





Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü verilerine göre, bin 350 kitabımız başta Almanya olmak üzere 63 ülkede okurla buluştu. Eylül 2015'teki yayımların yüzde 12'sini; yetişkin inceleme, araştırma, yüzde 3'ünü; yetişkin edebiyat sanat, yüzde 6'sını; çocuk ve ilk gençlik, yüzde 16'sını; inanç, yüzde 1'ini; akademik yayınlar ve yüzde 62'sini eğitim alanındaki kitaplar oluşturdu. Artan talebe bağlı olarak, yayıncıların üretimlerini raflara sunması için ciddi bir reklam yatırımı yapması gerekiyor.



  • - Yayınevi sayısı 1732
  • - Kitabevi sayısı 6000
  • - Dağıtım şirketi sayısı 145
  • - Kişi başına düşen adet 7.3
Sevdiğine yenik düşersin

Mehter marşıyla çağırıp, İzmir marşıyla gönderen kişisel gelişim ve romantizm yüklü kitapların, dünya çapında 1 milyardan fazla okuyucusu olduğu tahmin ediliyor. 'Başarabilirsin, senden iyisi yok, düştüğün yerden başla, yüreğinin götürdüğü yere git, gelirken 2 ekmek al' kitapları sizi ne kadar güçlü kılıyor bilinmez ama milyar dolarlık bir piyasaya işaret ediyor. Kişisel yorumumuza gelince, hayatın kurgusu sanki daha basit. Dünyanın bütün kitaplarını oku, tüm özlü sözlerini ezberle, etmediğin yemine sadık kalmaya çalış, güçlü görün her defasında sevdiğine yenik düşersin. Kişisel de algılama, okuyucu! İşin doğasında, raconunda var.





#kitap
#kitabevi
#yayın
9 yıl önce