|

Şanghay'a giden yol

AB üyelik serüvenimizin belki de en ciddi krizi yaşanıyor. AP'den çıkan müzakerelerin dondurulması tavsiyesi bardağı taşıran son damla oldu. Türkiye’nin artık daha farklı hareket edeceğine dair yeni politikanın fitilini Erdoğan ateşledi. Cumhurbaşkanı’nın işaret ettiği Şanghay İşbirliği Örgütü, Derin Ekonomi dergisinin Aralık sayısında incelendi.

Yeni Şafak ve
04:00 - 6/12/2016 Salı
Güncelleme: 22:54 - 5/12/2016 Pazartesi
Yeni Şafak

Türkiye 1963 yılında başlayan Avrupa Birliği (AB) yolculuğunda şimdi yol ayrımında. Zira, Avrupa Parlamentosu (AP), 3 Ekim 2005'te başlatılan üyelik müzakerelerinin geçici olarak dondurulmasını öngören karar tasarısını 24 Kasımda onayladı. 'Ya tamam ya devam' mesajı veren ciddi bir kırılma yaşadığımız bu dönemde gözler AB'de değil Cumhurbaşkanı Erdoğan'da. AB'nin yıllardır oyalama hamlelerine alışkın olan Türkiye'nin bundan böyle daha farklı hareket edeceğine ait en net mesaj Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından verildi. Aralık 2016 sayısında “Yeni Aşırılıklar Çağı” başlığını kapağına taşıyan Derin Ekonomi dergisinde geçtiğimiz hafta gündeme damgasını vuran Şanghay ve AB ile yaşanılan müzakerelerin dondurulması teklifi meselesi incelendi. 'Çoklu İttifaklar Çağında Şanghay'a Giden Yol' isimli analizde Şanghay'ın Türkiye için tam anlamıyla alternatif olmasa da AB'ye karşı önemli bir politik koz ve politik manevra olma durumu incelendi. Öte yandan, İkinci Dünya Savaşı sonrasında beliren ve Soğuk Savaş yıllarında kemikleşen eski ittifakların çatırdadığı bir ortamda ülkelerin yeni işbirliklerine daha kolay yöneldiklerine yer verildi. İlgili yazı ayrıca, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ortaya koyduğu yeni vizyonu anlamaya çalışıyor.



ZAMANIN RUHUNU YAKALAYAN KAZANIR


Uzmanlara göre, Erdoğan'ın bu çıkışı AB tarafına karşı 'alternatifiniz var' mesajı veya kozu olarak yorumlanabilirken, aynı zamanda önemli bir vizyonu da ortaya koyuyor. Bir bakıma, dünyadaki siyasal dengeler, küresel ticaret ve refahın doğuya doğru kaymakta olduğu bir ortamda Cumhurbaşkanı, AB tarafına karşı bir hamle yapmak yanında, yeni bir yol haritasının ilk sinyallerini veriyor. Hangi açıdan bakılırsa bakılsın, Erdoğan, zamanın ruhunun yakalanması gerektiğine işaret ediyor. Çünkü artık zenginlik doğuya kayıyor ve değişim trenini yakalayan kazanacak. Rakamlar da küresel ekonomik dengeler ve potansiyel açısından ŞİÖ'ye işaret ediyor.







YÜKSELEN DOĞU GERÇEĞİ


AB'nin son 60 yılda aldığı entegre ve her alanda uzmanlaşan işbirliği gerçeğini göz ardı etmeyen uzmanlar ŞİÖ'nün önemine dikkat çekiyor. Örgüt toplamda 1.8 milyarlık nüfusu ile dünya nüfusunun yaklaşık çeyreğini (yüzde 22) oluşturuyor. Hindistan ve Pakistan'ın 2017'deki katılımlarıyla beraber bu rakam yüzde 42'ye çıkacak. AB'ye üye 28 ülkenin toplam nüfusu ise 2015 itibarıyla 508,2 milyon iken İngiltere'nin ayrılmasıyla 66 milyon kişi azalacak. ŞİÖ'nün 6 ülkesinin ekonomik büyüklüğü ise 12.6 trilyon dolar yani dünya ekonomisinin yüzde 20'si. Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre ortak pazara sahip AB ekonomisinin toplam GSYH'si geçen yıl 16,2 trilyon dolar oldu. Yine Brexit sonrası bu rakam 2.8 trilyon dolar azalacak. Son 5 yılda ŞİÖ ortalama yüzde 5.6 büyüdü. AB ülkeleri ise 2008 krizi sonrasında son 5 yılda 1.5'lik ortalama ile büyürken geçen yıl bu rakam 1.9 oldu. İhracat açısından bakıldığında AB ülkelerinin 2015 ihracatı 2.2 trilyon dolar iken sadece Çin (2.1 trilyon dolar) ve Rusya'nın (341 milyar dolar) ihracatı 2.4 trilyon dolar.







AB'NİN ART NİYETİ


Medipol Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Nurullah Gür son bir buçuk yıldır AB tarafının Türkiye'nin tüm iyi niyetli yaklaşımına rağmen bilinçli bir art niyetli tavır sergilediğinin altını çiziyor. Gür'e göre, AB gibi en önemli ihracat pazarımızın bir kalemde silinmesi ya da geri dönülmez yola girilmesi oldukça zor olsa da Türkiye'nin artık AB tarafına söyleyecek bir sözü ve karşısına çıkarak bir kozu var.



Türkiye'nin elinde ciddi bir diplomatik koz mevcut


Pekin Üniversitesi'nden Doç. Dr. Zan Tao, Türkiye ve Çin arasındaki ekonomik ve ticari işbirliği potansiyeline dikkat çekerek, Çin'in ve Türkiye'nin ortaya koyduğu stratejilerin ilişkilere güç katabileceğini söylüyor. “Türkiye, bu örgütle güvenlik ve ekonomi işbirliğini derinleştirmekten yarar göreceğini anlıyor” diyen Tao, bu adımı aynı zamanda diplomatik bir koz olarak görüyor. Tarihî açıdan bakıldığında da Soğuk Savaş sonrasında Türkiye'nin stratejisinde değişiklik görüldüğüne dikkat çeken Doç. Dr. Zan Tao, Ankara'nın dış politikada çok taraflılık ve çok yönlülüğe gittiğini paylaşıyor.


#Şanghay İşbirliği Örgütü
#Avrupa birliği
7 yıl önce