Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “1 Kasım'dan sonra çok daha olumlu bir döneme gireceğiz, çünkü 2019 yılına kadar ne bir mahalli seçim, ne bir genel seçim var, ne de cumhurbaşkanlığı seçimi var. Dolayısıyla, kasım seçimlerinden sonra 4 altın yıl yaşayacağız” dedi. Yılmaz, Peru'nun başkenti Lima'da gerçekleşen IMF-Dünya Bankası Yıllık Toplantıları ve G20 Görüşmelerini değerlendirdi.
Yılmaz Türkiye'nin uzun bir süredir sürekli seçim sürecinde olduğunu hatırlatırken, peşpeşe sandığa gidilmesinin gündemi farklılaştırdığını, Meclis'in çalışmasını menfi etkilediğini ve reformların bu sebeblerle istenen hızda gerçekleştirilemediğini söyledi. Ancak, bu durumun kasımda yapılacak seçimlerden sonra değişeceği öngörüsünde bulunan Yılmaz, “1 Kasım'dan sonra çok daha müsbet bir döneme gireceğiz; çünkü 2019 yılına kadar ne bir mahalli seçim, ne bir genel seçim var, ne de cumhurbaşkanlığı seçimi var. Dolayısıyla, kasım seçimlerinden sonra 4 altın yıl yaşayacağız. Türkiye'ye reformlar için büyük fırsat penceresi açılıyor. İnşallah, kasım seçimlerinden sonra reformlara çok hız vereceğimizi herkes görecek” diye konuştu.
Yılmaz, toplantılarda dünya ekonomisinin son durumunu da gözden geçirdiklerini dile getirdi. Yılmaz, G20 gibi platformların öneminin belirsizlik ve risklerin arttığı bu dönemlerde arttığını vurguladı. Kasımda Antalya'da yapılacak zirvenin bu yaşananlar nedeniyle kritik hale geldiğini dile getirdi.
Yılmaz, toplantılarda, Türkiye'nin dönem başkanlığında kaydedilen ilerlemeleri de masaya yatırdıklarını aktarırken, 3 başlıkda toplanan önceliklere değindi. Bunlardan ilkinin kapsayıcılık olduğunu belirten Yılmaz, büyümenin hem ülke içinde hem ülkeler arasında kapsayıcı bir büyüme olmasını gerektiğini vurguladı. Yılmaz, ikinci önceliğin uygulama olduğuna, dünya ekonomisinde yaşanan sorunları kredibilite ve güven erozyonunun sebep olduğunu ve güvenin yeniden inşa edilmesinin ancak uygulamayla mümkün olacağına işaret etti.
Cevdet Yılmaz “İlk defa bizim dönem başkanlığımızda sorumluluk raporu diye bir kavramı gündeme getirdik. Yani ülkeler hesap versin, dünyaya ne yapıyorlar, neyi uyguluyorlar, ne kadarını başarıyorlar, bunu anlatsınlar talebinde bulunduk” dedi.
Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yılmaz, Türkiye'deki büyümenin küçümsenemeyeceğine dikkat çekerek, “Dünyada belirsizliklerin yüksek olduğu bir dönemden geçiyoruz. Bölgemizde Suriye ve Irak başta olmak üzere birçok jeopolitik risk var. Maalesef terör hadiseleri var. Bütün bunlara rağmen, Türkiye yılın ilk yarısında yüzde 3,1 büyümeyi başardı.” dedi. Yılmaz, bu noktada, Türkiye'nin 25 dönüşüm programı ve 1235 eylem planıyla yapısal reformlar açısından en hazırlıklı ülkelerden olduğunu kaydetti.
Lima'da, aralarında İsveç, Almanya ve Irak maliye bakanlarının da yer aldığı birçok yetkiliyle ikili görüşmeler gerçekleştirdiğini söyleyen Yılmaz “Mülteci meselesi bütün insanlığın meselesidir. Fakat, maalesef gelişmiş ülkelerden bugüne kadar pek destek göremedik. Türkiye'de 2 milyondan fazla Suriyeli mülteci var, Irak'tan gelen mülteci sayısı da 300 bin civarında" dedi. Yılmaz, buna karşın Türkiye'nin bu güne kadar mültecilere yönelik olarak 400 milyon dolar destek aldığını, ancak en az 7-8 milyar dolar harcadığını belirtirtti. Yılmaz "Uluslararası camianın, Türkiye'deki mültecilere yönelik desteği, devede kulak kalıyor" dedi.