Resmi temaslarda bulunmak üzere Polonya’ya giden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, mevkidaşı Andrzej Duda ile bir araya geldi. İki lider, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda baş başa ve heyetler arası gerçekleştirdikleri görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Görüşmelerde iki ülke arasındaki ilişkileri etraflıca ele alma fırsatı bulduklarını belirten Erdoğan, Polonya’nın 2018-2019 BMGK geçici üyeliğini desteklediklerini vurguladı. Türkiye’nin tarihte Lehistan’ın bağımsızlık ve egemenliğini her zaman tanıdığını ve buna tam destek verdiğini anımsatan Erdoğan, iki ülke arasındaki ticaret hacminin 6 milyar dolar seviyesinde olduğunu ve bunu 10 milyar dolara çıkarmak gerektiğini söyledi.
“Avrupa Birliği’nde Polonya bulunuyor, biz de Avrupa Birliği’ne sokulmuyoruz, Polonya bizi destekliyor fakat sene 63, sene 2017” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
“Türkiye, Avrupa Birliği’ne hala alınmadı, alınmıyor. Halbuki bizim müracaatımızdan sonraki süreçte alınan ülkelerin bir çoğunun bizimle mukayese edilir yanı yok. Şöyle fasılları masaya yatırdığımız zaman örneğin Başbakanken liderler zirvesine katılırdım, 15 fasıl vardı daha sonra bu fasılları 35’e çıkardılar, çıkarmanın sebebi de ne biliyor musunuz?
Türkiye’nin buraya girmesi mümkün olmasın. Hatta bazıları ‘imtiyazlı ortaklık’ dedi, bazıları ‘mümkün değil’ dedi. Tabii ben de hep şunu söylüyorum, diyorum ki ‘Almayacaksanız açıklayın şu işi, bilelim. Ne biz sizi meşgul edelim ne de siz bizi meşgul edin, işi bağlayalım’. Bunun da kararını vermiyorlar. Biz de ‘minderden kaçan biz olmayacağız’ diyoruz. Onların kararını bekliyoruz.”
Erdoğan, Latin Amerika ülkeleri için herhangi bir vizenin bulunmadığını, rahat rahat Avrupa ülkelerine gidip geldiklerine dikkati çekerek, “Türkiye müzakereci ülke ama Türkiye gelemiyor, böyle saçma şey olur mu? Buradaki gariplik ortada. Ben de diyorum ki Avrupa Birliği üyesi ülkelerden, dostlardan ‘bunları dile getirmeniz lazım’ diyorum. 2013’ün sonunda bu vizeler kalkacaktı, imzalar atıldı ama o günden bugüne hala bizi oyalıyorlar” dedi.
Polonezköy muhtarının da bu seyahatte bulunduğunu belirten Erdoğan, Türkiye’ye davet ettiği Polonya Cumhurbaşkanı Duda’ya, “Sayın Cumhurbaşkanı’na ‘Türkiye’ye geldiğinde beraber Polonezköy’e gidelim. Orayı yerinde görmenizi isterim” teklifinde bulundu. Erdoğan, Polonya’da dostluk anıtları kurulması teklifini ilettiklerini aktararak, bu konularla ilgili elden gelen her türlü desteği TİKA ile Polonya’da gerçekleştirileceğini kaydetti. Ortak basın toplantısı öncesi Erdoğan ve Duda’nın huzurunda iki ülke arasında bazı bakanlıklar ve kurumlar arasında 5 alanda anlaşma imzalandı.
Erdoğan, Westin Otel’de düzenlenen “Türkiye-Polonya İş Forumu”nda yaptığı konuşmada, Avrupa’nın iki büyük, güçlü ve ekonomik performanslarıyla göz dolduran ülkeleri olarak kurulan bu samimi dostluğun daha da güçlenerek devam edeceğine inandığını vurguladı. Türkiye’nin 15 yılda gerçekleştirdiği atılımlardan bahseden Erdoğan, gelişme ve büyüme yolunda ilerlerken pek çok engelin ortaya çıktığına dikkati çekti. Erdoğan, “Geçtiğimiz yılın 15 Temmuz gecesi yaşadığımız darbe girişimi de bunlardan biridir. Ordumuzun içinde yuvalanan ihanet şebekesinin demokrasimizi, bağımsızlığımız ve geleceğimizi hedef alan darbe teşebbüsünü 250 şehit ve 2 bin 193 gazi verme pahasına millet olarak bastırmayı başardık.
Milletimizin cesareti, Polonya gibi kara gün dostlarımızın desteğiyle üstesinden geldiğimiz bu hain saldırıdan demokrasimiz ve ekonomimiz çok daha güçlenerek çıkmıştır” dedi. Günün, ikili ekonomik ilişkilerde daha yüksek hedeflere ulaşma günü olduğunun altını çizen ve işadamlarına seslenen Erdoğan, savunma sanayi, bankacılık, enerji, müteahhitlik, otomotiv ve yan sanayi, tekstil, mobilya, sağlık turizmi, tarım ve hayvancılık, alt yapı, çevre ve atık yönetimi, kimyasallar, lojistik gibi alanlara öncelik verilmesi gerektiğini belirtti. Her iki ülkenin iş adamlarının bunları hayata geçirebilecek güce sahip olduğuna işaret eden Erdoğan, bunun için karşılıklı yatırımların artırılması gerektiğini de vurguladı.
Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda gerçekleşen karşılama töreninde bir de sürpriz yaşandı. İki Cumhurbaşkanının tören alanındaki yerlerini anlamalarının ardından Türkiye ve Polonya milli marşları çalındı. Erdoğan ve Duda, tören kıtasını denetledi. Erdoğan, tören kıtasını “Merhaba asker” diyerek selamladı. İki cumhurbaşkanı daha sonra tokalaşarak gazetecilere poz verdi. İki cumhurbaşkanının karşılama töreninde yer alan bazı ülkelerin büyükelçilerini selamlamaları sırasında askeri bando Dede Efendi’nin “Ey büt-i nev eda” isimli eserini çaldı.
Polonya’nın her zaman Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) katılım isteğine destek verdiğini söyleyen Duda, Türkiye ve AB’nin yollarının kesişeceğine inandığını vurguladı. Duda, “Atılacak adımların sonucunda Türkiye’nin AB’ye tam katılımı olacaktır, tam üyelik olacaktır. Çünkü Türkiye uzun süredir bu müzakereleri yürütüyor. 1963 yılında resmi olarak başlayan bu çabalar çerçevesinde üyelik bekleniyor. Türkiye tarafından bu istikamette büyük bir çaba gösteriliyor” şeklinde konuştu. Türkiye’nin AB için çok önemli bir partner olduğunun altını çizen Duda, mülteci krizinin çözümünde Türkiye’nin katkılarına teşekkür etti. Duda, “Türk devleti kendi yükümlülüklerini yerine getiriyor. AB’nin de Türkiye’ye karşı bu konudaki yükümlülükleri de yerine getireceğini umuyorum” dedi.
- OHAL 3 ay daha uzatıldı
- Olağanüstü Hal’in (OHAL) 3 ay süreyle uzatılmasına ilişkin Başbakanlık Tezkeresi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 20 Temmuz 2016’da ülke genelinde ilan edilen OHAL dün Meclis’te beşinci kez uzatıldı. Bu kararla OHAL uygulaması, 19 Ekim Perşembe saat 01.00’den geçerli olmak üzere 19 Ocak geceyarısına kadar toplamda en az 18 ay devam edecek.
- BOZDAĞ: OHAL ZORBALIK DEĞİL
- OHAL'in uzatılmasına ilişkin Meclis'te konuşan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ “Amacımız vatandaşa değil, devleti yöneten hükümete ve terörle etkin mücadeleyle görevli kamu kurum ve kuruluşlara ve burada görev yapanlara OHAL ilan etmektir” dedi. Gerekli şartlar ortadan kalktığında OHAL’inde kalkacağını ifade eden Bozdağ “OHAL bir zorbalık düzeni değildir, OHAL anayasal bir hukuk düzenidir. Her gün terör saldırısı oluyor. Bunlara karşı devlet kendini, vatandaşının hukukunu elbette koruyacak” diye konuştu.
