|

Aşk biter acısı kalır

Pek çok aşk bitiyor ve ardında kırık dökük hatıralar bırakıyor. Sonra ne oluyor diye merak ediyor insan. Dünyayı dolaşan Aşktan Geriye Kalanlar Müzesi'nde ayrılıklardan sonraki hatıraların nesneleri ve hikayesi var.

Yeni Şafak ve
04:00 - 19/02/2017 Pazar
Güncelleme: 06:37 - 19/02/2017 Pazar
Yeni Şafak
Hırvat sanatçılar Olinka Vištica ve Dražen Grubišic tarafından kurulan müzede aşk acısı çekenlerin bıraktığı hatıralar hikayeleriyle birlikte sergileniyor.
Hırvat sanatçılar Olinka Vištica ve Dražen Grubišic tarafından kurulan müzede aşk acısı çekenlerin bıraktığı hatıralar hikayeleriyle birlikte sergileniyor.

Aşıkların en büyük sığınağı Yıldız Tilbe'nin de dediği gibi “Zaten aşklar hep yalan dolan/ Sonu hep sızı hüsran/ Geriye kalan ardından/ Yalnızlık olsa da sana değer”. Her aşk bir gün bitiyor ve ardında kırık dökük hatıralar bırakıyor. Sonra ne oluyor diye merak ediyor insan. Kimisi o enkazdan kurtulduğu yaralarıyla hayatına devam ediyor, kimi o yaraları ömür boyu ruhunda taşıyor. İstinyePark'ta bulunan Aşktan Geriye Kalanlar Müzesi'ni gezerken tam da bunları hissediyorsunuz. Alışveriş merkezinin ortasında duran 'Gelinlik' ise hikayesiyle insanın içini acıtıyor.







TERÖR SALDIRISINDAN KALAN


Hırvat sanatçılar Olinka Vištica ve Dražen Grubišic tarafından kurulan müzede aşk acısı çekenlerin bıraktığı hatıralar hikayeleriyle birlikte sergileniyor. Gelinliğin kime ait olduğu açıklanmıyor ama hikayesi şöyle: “Haziran 2014'te arkadaş ortamında tesadüfen tanıştığım rahmetli nişanlımla 24.05.2015'te sözlenip 01.08.2015'te nişanlandık. Tek hayali bir yaz düğünü yapmak olduğu için bir yıl beklememiz gerekecekti. 09.07.2016 tarihini düğün için seçmiş hazırlıklar yapıyorduk. Vefatından bir hafta önce en son görüşmemiz düğün öncesi fotoğraf çekimleriydi. 28 Haziran 2016 akşamı havaalanındaki işinden çıkmış eve gitmek için servis beklerken yapılan terör saldırısında eşim şehit oldu. Gelinliğim onunla hatırlamak istediğim son günün en güzel temsilidir.”





Gelinlik kadar olmasa da yürek burkan diğer 'obje' bir tek çocuk ayakkabısı. Tayvan'dan bir kişinin müzeye bağışladığı ayakkabının hikayesi de şöyle: “İlişkimizin birinci ay dönümünde çocuk eşyaları satan bir dükkanda çok tatlı bir çift çocuk ayakkabısı gördük. Bu ayakkabıları aldık ve bir tekini ben ötekini de o aldı. On yıl içinde doğacak çocuklarımız için bulduğumuz isimleri birbirimize söyler dururduk. Kutlamayı umduğumuz o on yılın üçte ikisi tamamlandığında ilişkimiz de bitti.”








Paralel çizgiler birleşmez


Tahtadan yapılmış karpuz, 1986- 2004 yılları arasında Üsküp, Makedonya'da geçen bir aşkı anlatıyor. “Tutku, tutku, aşk, hayaller, arkadaşlık destek, Damyan, aşk, aşk, gerçek hayat. Gerçek hayat, daha az tutku, daha az aşk, daha az arkadaşlık. Daha az biz, daha çok ben, ben. İki paralel dünya, iki paralel yol. Karpuz mu yoksa sadece bir yanılsamama mı? Ya da ikisi de mi? Paralel çizgiler birleşmez. Damyan benimle olduğu için ve yazın beraber gerçek karpuz yiyebildiğimiz için çok şanslıyım. O yanılsama artık yok. Paralel çizgiler birleşmez.” yazıyor karpuzun künyesinde.













#Aşktan Geriye Kalanlar Müzesi
7 yıl önce