Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Bayburt Şehir Meydanı'ndaki toplu açılışta, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Türkiye'ye yönelik açıklamalarına tepki gösterdi. Rusya'nın ateşle oynadığını vurgulayan Erdoğan, özetle şunları söyledi:
Sınırımızı ihlal eden bir savaş uçağı F-16'larımız tarafından vuruldu. Daha sonra bu uçağın Rusya'ya ait olduğu anlaşıldı. Angajman kurallarımızı tüm dünyaya ilan etmiştik. Bu kuralları bugüne kadar da defaatle işlettik. Rus savaş uçakları 3-4 Ekim tarihlerinde yine iki kez sınır ihlali yaptı. Nitekim 3-4 Ekim tarihlerindeki olaylarda Sayın Putin'i aradım, 'Bu yapılanlar şık değil, çirkin gelişmeler' diye de konuştum. Buna rağmen bu üçüncüsü oldu.
G20'de Putin ile bu konuları konuştuk. Orada da şunu söylediler: 'Bunu bir misafirlik olarak kabul edeceksiniz' filan diye. Ben de 'davetsiz misafirlik olmaz' dedim. Ve hassas bir bölgenin içerisindeyiz. Şu anda Rusya orada. Biz defalardır söyledik: Sizin orada ne işiniz var?' Neymiş, Suriye rejimi davet etmiş. 380 bin insanı öldüren bir katil Esed var, bunun davetine icabet etmeye mecbur musunuz? Devlet terörü estiren böyle bir insana bu desteğin verilmesi meşru mudur?
Rusya'nın bu olayı asıl mecrasından çıkartıp farklı alanlara taşıma gayretinden rahatsızız. Putin'in dün akşam (önceki akşam) Fransa Cumhurbaşkanı Hollande ile görüşmesinde yaptığı açıklamalar asla kabul edilebilir değildir. Türkiye kasıtlı olarak Rus uçağını düşürmedi. Bu olay sınır ihlaline verilen otomatik bir tepkiden ibarettir.
'DAİŞ, Türkiye'ye petrol satıyor' deniliyor. Yazıklar olsun! Tam aksine, ABD Hazine Bakanlığı, Rus şirketleriyle DAİŞ'in ortaklaşa Suriye rejimine petrol sattığını belgeledi. Biz, bir terör örgütünden petrol alacak kadar haysiyetsiz değiliz. Bu iftirayı atanlar, bilsinler ki, müfteri sıfatını sahiplenmişlerdir.
Rusya'nın uçak meselesini bahane ederek, Suriye'deki varlığını güçlendirme kurnazlığını görmezden gelemeyiz. Putin'in 'Kim terörizme çifte standart uyguluyorsa ateşle oynuyordur' sözlerine sonuna kadar katılıyorum. Devlet terörü uygulayan Esed rejimine destek olmak ateşle oynamaktır. DAİŞ'le mücadele bahanesiyle meşruiyeti olan muhalifleri vurmak, ateşle oynamaktır.
Türkiye'nin haklılığının tüm dünya tarafından kabul edildiği bir hadiseyi bahane ederek bize olmadık ithamlarda bulunmak, meseleyi vatandaşlarımıza, bir fuara katılmak için Rusya'ya giden vatandaşlarımıza eziyete vardırmak, evet, ateşle oynamaktır. Bölgede ticari faaliyet ve insani yardım amaçlı olarak bulunabilecek tırları sorumsuzca vurmak, evet, ateşle oynamaktır. Rusya'ya çok samimi olarak ateşle oynamamasını tavsiye ediyoruz.
Tüm dünyada DAİŞ terör örgütüne karşı en ciddi mücadeleyi Türkiye'nin verdiğini söyleyen Erdoğan, “Buna rağmen, Türkiye'yi DAİŞ'le ilişkili göstermeye çalışmak, Türkiye'ye karşı büyük bir saygısızlıktır. Putin, Türkiye'ye giden ve petrol taşıyan kamyonlardan bahsediyor. Uluslararası ilişkiler dedikoduyla, iftirayla yürümez. Bu Putin'e yakışmaz" dedi. Erdoğan, Rusya'nın böyle bir iddiası varsa tüm belgeleriyle bunu ispat etmek mecburiyeti olduğuna vurgulayıp, “Yakında Paris'te bir zirve var. Ben kendilerinden olayın olduğu gün randevu talebinde bulundum, telefonla görüşelim istedim. O günden bugüne dönmediler. Şimdi Paris'te İklim Değişikliği Zirvesi var. Orada da bunları oturup konuşabiliriz, değerlendirebiliriz. Pazartesi günü Paris'te Sayın Putin ile bu meseleyi doğrusu yüz yüze görüşmek isterim. Makul bir noktada buluşmayı arzu ederim. Rusya iddialarını ispatlamadığı takdirde yalancı durumuna düşecektir" diye konuştu.
Devletler arasındaki ilişkilerin çocuk oyuncağı olmadığını ifade eden Erdoğan, Rusya'nın köklü bir devlet olduğunu, bunun için Rusya'dan bu tür konularda devlet ciddiyetine yakışır bir tavır beklediklerini bildirdi. Rusya ile olan ilişkileri çok önemsediklerini aktaran Erdoğan, “Türkiye'nin kendilerini sırtından bıçakladığını söylüyor. Hayır. Bu millet bugüne kadar hiç kimseyi sırtından bıçaklamamıştır. Biz mücadelelerimizi her zaman göğüs göğüse verdik. Bu mesele üzerinden ilişkilerimizin tehlikeye atılmasını açıkçası Rusya'ya yakıştıramıyorum" dedi. Erdoğan, “Bu sorunun ne mevcut ilişkilerimize ne de potansiyelimize zarar vermesini istemiyoruz. Türkiye ile Rusya'nın ilişkilerinin bozulmasından memnuniyet duyanlar çıkabilir. Ama bu durumdan zarar görecek olan sadece ülkelerimizdir. Rusya'ya samimiyetle diyorum ki: böyle bir duruma meydan vermeyelim" diye konuştu.
Erdoğan, daha sonra Bayburt Üniversitesi akademik yıl açılışına katıldı. Erdoğan, “Kişinin mensubu olduğu kültürü, toplumu eleştirmesiyle aşağılaması arasındaki fark birilerinin çok anlamlı bir şekilde üzerinde durması gereken bir durumdur. Son yüzyılda Türkiye medyasında din karşıtlığı konusu, en önemli sorundur. Yıllarca basınının hakim rengi olmuştur bu. Medya özgürlüğü çoğu zaman hatalı bir şekilde milli ve manevi değerlere hakaret hakkı olarak algılanmıştır" dedi.
Suriye sınırında Türk hava sahasını ihlal eden Rus savaş uçağının Türkiye F-16'larınca düşürülmesi sonrası Moskova ile Ankara arasındaki siyasi gerilim sürüyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in sözcüsü Dmitri Peskov, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Türk hava sahasını ihlal eden Rus uçağının düşürülmesinin ardından Putin'i telefonla aradığını doğruladı. Peskov, “Erdoğan olayın gerçekleştirildiği gün, uçağın düşürülmesinden 7-8 saat sonra Putin'i aramaya çalıştı" dedi. Türkiye'nin 30 Kasım'da Paris'teki İklim Zirvesi'nde görüşme talebini ilettiğini açıklayan Peskov, “Söyleyeceğim bu kadar" diye konuştu.
Peskov'un açıklamasının ardından Cumhurbaşkanlığı'ndan “Paris'te Putin'le görüşme ihtimal dahilindedir. Saati belirlenmiş ikili görüşme söz konusu değil" açıklaması yapıldı. Ancak ilerleyen saatlerde Kremlin'den yapılan yeni açıklamada, Putin'in Erdoğan'ın görüşme talebini reddettiği belirtilerek, “Türkiye özür dilemiyor, görüşme talebini reddediyoruz" denildi.
Bu arada, Peskov'un yaptığı açıklama, Erdoğan'ın, 'Putin'le görüşme talebinde bulundum, ancak dönüş olmadı' açıklamasını inkar eden Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'u yalanlamış oldu.