|

Bağımsız sanat toplumu kaynaştıracak

Bağımsız Sanat Derneği, uzun yıllar yürüttükleri sanatsal çalışmaları daha etkili hale getirebilmek için vakfa dönüştü. Açılış, "Hep İyi Şeyler Olsun" isimli karma resim sergisiyle yapıldı. Bağımsız Sanat Vakfı Başkanı Hülya Yazıcı, "Toplumdaki negatif enerjinin dağılması için 'Hep İyi Şeyler Olsun' adıyla açılış sergimizi düzenledik. Vakıf olarak sanatın birleştirici gücünü harekete geçirmek için çalışacağız" diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 26/03/2017 Pazar
Güncelleme: 23:51 - 25/03/2017 Cumartesi
Yeni Şafak
Fotoğraf: Talha Menteş
Fotoğraf: Talha Menteş

Uluslararası İstanbul Trienali başta olmak üzere birçok sanatsal faaliyeti organize eden Bağımsız Sanat Derneği, çalışmalarını daha etkili hale getirebilmek için vakfa dönüştü. Uzun yıllar belli bir merkezleri olmadan sanatsal üretim yapan dernek, Cağaloğlu'ndaki 250 yıllık tarihi bir yapıyı merkez haline getirdi. "Hep İyi Şeyler Olsun" isimli karma resim sergisiyle kapılarını sanat severlere açan Bağımsız Sanat Vakfı'nı ziyaret ederek vakıf başkanı ressam Hülya Yazıcı ile bir araya geldik. Küratörlüğünü ressam Ahmet Özel ile beraber yaptıkları sergi ve bundan sonraki vakıf çalışmalarını konuştuğumuz Yazıcı, "Toplumdaki negatif enerjinin dağılması için "Hep İyi Şeyler Olsun" adıyla açılış sergimizi düzenledik. Vakıf olarak sanatın birleştirici gücünü harekete geçirmek için çalışacağız" diyor.



Bağımsız Sanat Vakfı'ndaki "bağımsız" kelimesiyle kastettiğiniz nedir?


Sanatın ontolojik olduğuna inananlardanım. Bu yüzden kendimi bildim bileli varolan her şeyde mükemmelliği, sanatı anlamaya çalıştım. Ayrıca yapabildiğim kadarıyla bunu sembolist bir dille anlatmaya çalıştım. Ancak sanatın toplumsal yanı, toplumu geliştirme, dönüştürme gücüne sahip olması çok önemli. Sanattan uzaklaşan toplumlar güzel düşünme, güzel davranma bilincinden de uzaklaşırlar. Bu nedenle 2010 yılından bu yana disiplinler arası bir sanat etkinliği olan güncel sanatla ilgileniyor, İstanbul Trienali'ni gerçekleştiriyorum arkadaşlarımla birlikte. Bağımsızlığımız düşünce yapımızı yönlendirecek önemli bir sponsorun güdümünde olmamaktan kaynaklanıyor.



AYRIŞTIRMALARI ÖNLEMEYE ÇALIŞIYORUZ


Bağımsız bir sanatçı olmanın zorluğu var mı?


Bizim yapmış olduğumuz bu güncel kavramsal sanat ürünleri, bienaller, trienaller satılmıyor, gezilmesi ücretsiz. Oradan bize dönen maddi bir kazanç yok. Sanatsal etkinliklerin sürekli olabilmesi için maddi destek görmek gerekiyor ama o zaman da gerçek amacından uzaklaşma kaygısı oluşuyor. Bu da sanatınızı bölüyor ve üretime geçmenizi önlüyor.





Serginin küratörlüğünü Hülya Yazıcı ile beraber yapan Ahmet Özel'in oğlu Cankat'ın, Rus büyükelçi Andrey Karlov'un öldürülmesinden etkilenerek yaptığı eserde sergide yer alıyor.


Hedefiniz nedir?


Dernek olarak Ayşe Taşkent ve Fatma Yıldız ile 10 yıl çalıştık. Toplum içerisinde zaten yeterince ayrıştırılma var. Biz bunu sanat alanında önlemek için çalışıyoruz. Tam da bunun karşısında duruyoruz. Çünkü sanat toplumsaldır. Biz bir örnek teşkil ederek farklı dünya görüşlerinde bir araya gelmiş sanatçılarız. Sanat yoluyla toplumdaki ayrıştırmaya bir son vermek, adım atmak ve bunu genişleterek yürütmek amacını taşıyoruz.



SANAT İYİ VE YARARLI OLMALI


Dernekten vakfa geçiş kararını nasıl aldınız?


Benim Anadolu yakasında küçük bir atölyem vardı. Orayı dernek yaparak 3 tane İstanbul Trienali yürüttük. Gelinen noktada biz artık dernek olarak yürümekte zorlandığımız için vakıf olmaya karar verdik. Bir merkezimiz yoktu. Toplum için yeni çalışmalar yapmamız gerekiyor. Bunun için yenilenmeye ihtiyacımız vardı.



Varolan sanat algısından bağımsız olarak ürünler ortaya koyuyorsunuz. Bunun zorluklarını da yaşadınız. Neden hala bu yönde çalışmalarınızı sürdürmek için uğraşıyorsunuz?


İkinci İstanbul Trienali'ni gezi olaylarında tahrip edilmesiyle tüm emeklerimiz çöpe gitti. Fakat burada toplumun gücünü görmüş olduk. Toplum elindeki gücü iyiye de kötüye de kullanabilir. Sanatta burada toplumun olumsuz yanlarını törpüleyip güzele evrilmesini sağlamalı. Çünkü sanat güzelden yola çıkan bir şey. Ama aynı zamanda güzelin yanında yararlı ve iyi olması da gerekiyor. Dolayısıyla bugün toplum açısından baktığımızda iyi ve yararlı kavramlarını da işliyoruz. Bunu trieanellerde de yapıyoruz.





"Sanat toplum için" deyip topluma hizmet etmekten vazgeçemeyceksiniz yani?


Evet. Halkla sanatı yakınlaştırmak gerekiyor. Bu da 1960'larda başlatılmış. Aslında sokak sanatları olarak başlamış. Ama zamanla galerilerin içine girmiş, yine halktan kopmuşlar. İstanbul Bienali yakın bir tarihe kadar da biletli olarak yapılıyordu. Geçen yıl kaldırıldı ve amacına da uygun oldu. Bizim yaptığımız organizasyonlar da hiçbir zaman biletli olmadı. Halka yakın olmaya çalışıyoruz.



BÜYÜKELÇİNİN ÖLÜMÜ ÇOCUKLARI ETKİLEDİ


Açılış serginiz olan "Hep İyi Şeyler Olsun"ın hikayesi nedir?


Serginin küratörlüğünü birlikte yaptığımız sanatçı Ahmet Özel'in oğlu Cankat, Rus büyükelçi Andrey Karlov'un bir sergi salonunda uğradığı silahlı saldırıda öldürülmesinden etkilenmiş. Bir gün Ahmet eve gidiyor. Oğlunun, üzerinde de “Hep iyi şeyler olsun” yazılı olan bir resim yaptığını görüyor. Niçin böyle bir şey yaptığını sorduğunda ise haberleri dinlediğini ve ölümlere üzüldüğünü öğreniyor. Resminin üzerine dua niteliğinde yazdığı not bizi de çok etkiledi. Temamız ve ismimiz belli oldu böylece. 56 eser, 28 sanatçı tarafından Cankat'ın yaptığı resim doğrultusunda hazırlandı.



Sanat alanına bulaşan terör lekesini yine sanatla mı silmek istenidiniz?


Evet. Sanat galerisinde olan şiddeti yine bir sanat galerisinde unutturmak gerekiyordu. Biz de toplumdaki negatif enerjinin dağılması için böyle bir sanatsal başlangıç yapmak istedik. Vakıf olarak sanatın birleştirici gücünü harekete geçirmek için çalışmaya devam edeceğiz.



  • İlk proje Selçuklu imgeleri

  • Sergi dışında çalışmalar olacak mı?

  • Nisan itibariyle Selçuklu imgelerini güncellemekle alakalı bir proje başlatacağız. Güzel Sanatlar'dan öğrencilerin yer aldığı 6 aylık bir proje sonunda sergi, kitap ve belgesel film olmasını ümit ediyoruz. Onun dışında burada sanat tarihi, sanat felsefesi dersleri olacak. Bunların yanı sıra atölye çalışmaları da olacak.
  • Projeyi nasıl devam ettireceksiniz?

  • Zengin Anadolu topraklarında pek çok kültür katmanın üzerine yapılanan Türk İslam mirası var. Zamanla kültürümüz dejenere oldu. Oradaki kodları iyi okumak, tekrar gündeme getirmek, yeniden bu tarihi süreci elden geçirmek gerektiğine inanıyorum. Bu yıl Selçuklu motifleri ile başladık seneye daha geriye gidip başka kültürlerin izlerini arıyacağız. Her yıl başka bir medeniyeti okumaya açarak sürdürmeyi düşünüyoruz.
  • Neden geleneksel motif çalışmalarıyla başlıyorsunuz peki?

  • Önce kendi kültürümüzü tanımamız lazım. Bir sanatçı için bu çok önemli. Hep diyoruz ya sanat yerellikten envrenselliğe giden bir yoldur diye. Yerel kültürlerimizi bu noktada sevdirmek gerekiyor ki bizden çıkan ürünler o izleri taşısın imgesel anlamda. Sanat her şeyden önce sanatçının kendisini tanımasıyla başlıyor.

Uluslararası bir sergi olacak


Vakıf çalışmaları arasında İslam sanatlarına yönelik projeler var mı?


Vakfın bir etkinliği de 'Minyatürlü El Yazmalarında Miraç ve Kutsal Mekan Tasfirleri' sergisi olacak. İslam Eserleri Müzesinde, 12 Mayıs tarihinde sergilenecek. Küratörlüğünü de Ayşe Taşkent ve Nicole Kancal Ferrari yapacak. Uluslararası bir sergi olacak. Dünya çapındaki müzelerde yer alan tasfirlerin görselleri olacak. Tasfir çok önemli bir konu. Çünkü bu tasfirlerin bazıları resim benzerliği boyutunda. Sergi, bunların bir dokümantasyonu olacak.



Toplumun İslam sanatlarına bakışı nasıl sizce?


Toplum olarak aslında İslami sanatlara açık değiliz. Artık gelenek olarak üretiliyor ama geleneği bu şekilde sürdürmemeliyiz. Çünkü oradaki orijinallik de ortadan kalkmaya başlıyor böylece. Batıda rönesans yaşanırken İslam çok önemli bir soyut sanat ortaya koymuştur. Ama daha sonra kendi rönesansını da yok etmiştir. Şimdi Müslümanların yeni bir rönesansa ihtiyacı var. İslami kesim sanat algısından şu an çok yoksun. Bu büyük bir eksiklik. Çünkü sanat aslında bir davranış biçimi. Biz Osmanlı'nın ürünleriyle övünürken bugünün dünyasında ne ürettik estetik anlamında? Kaldı ki biz bu eserlerin kıymetini bilemedik.



  • Milli Kültür Şûrası sanatçıları kaynaştırdı
  • Üçünücü Milli Kültür Şûrası'nda siz de vardınız. Şûrayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
  • Biz çalışmalarımızda kültürel kimliğimizi arama çabası içindeyiz. Milli Kültür Şurası sevindirici ve kaynaştırıcı bir etkinlik oldu. Sanatın birleştirici gücüne inanıyoruz. Toplumda yapılacak olan değişim, sanatçılar tarafından yapılabilir. Şûra ile toplumun üzerine sanat alanında sinen bu negatifliği ortadan kaldırabiliriz.

  • Ne gibi önerileriniz oldu?
  • Görsel Sanatlar Komisyonu'ndan 29 maddesi önerilerden oluşan rapor yayınlandı. Benim de, sanat eğitiminin amacı, kültür ve sanatın öğretilip yaygınlaştırılmasında, zanaatların gelecek kuşaklara aktarılarak yaşatılmasında ve evrensel bir anlayışla yeniden üretilmesinde, ilgili bakanlıkların, belediyelerin kültür merkezlerindeki iletişim birimlerinin halkın sanat ve kültürel gelişimine katkı sağlayacak yeni projelere açık, alanında deneyimli kişilerden seçilerek görevlendirilmesi, yerel yönetimler, kanunların kendilerine tanıdığı görev ve yetkiler kapsamında halkın kültür ve sanat ihtiyacını karşılamaya ve nitelikli insan yetiştirmeye yönelik hizmetlere ayrılan bütçelerini ihtiyaca yönelik arttırmalısı gibi 4-5 maddelik önerilerim oldu.
#Sanat
#Toplum
#Selçuklu
7 yıl önce