|

Bir çocuğa acıyı nasıl anlatırsınız

Yolculuk, savaşın karanlığında bile pırıl pırıl parlayan rengarenk bir yolculuk hikayesi. Tüm dünyada ilgi uyandıran Yolculuk adlı bu ödüllü çocuk kitabının yazarı Francesca Sanna yazmadan önce mülteci kamplarını gezmiş.

Yeni Şafak
04:00 - 23/04/2017 Pazar
Güncelleme: 08:33 - 23/04/2017 Pazar
Yeni Şafak
​Bir çocuğa acıyı nasıl anlatırsınız​
​Bir çocuğa acıyı nasıl anlatırsınız​
TUĞÇE TOGO

Çocuk edebiyatı son yıllarda dünyada yaşanan olaylara seyirci kalmayı tercih etmiyor ve bu anlamda ortaya cesur, söylenmemiş ve bir o kadar da çarpıcı başlıklar çıkıyor. Francesca Sanna bir seneye yakın bir sürede tamamladığı Yolculuk kitabıyla, Guardian’ın 2016’nın en iyi çocuk kitapları listesine ve ünlü Waterstones ödüllerinde final listesine alındı. Farkındalık temasını daha önce işlenmemiş bir üslup ve tasarımla aktaran Sanna, yalın dili ve cesur anlatımıyla tüm dünyanın ilgisini çekti. Mülteci bir ailenin başından geçenlerin anlatıldığı 32 sayfalık resimli kitapta, çocuk ruhunun rengârenk dünyasına karışan alacakaranlık resmediliyor. Korku temasını gerçekçi ama naif bir çizimle veren yazar, hikayesini yine umut dolu bir mesajla noktalıyor: “Belki bir gün, aynı bu kuşlar gibi, biz de yeni bir yuva buluruz.” Mülteci kamplarında yaptığı çalışmalar sonucunda bu projeye başlama kararı alan Sanna, deneyimlerini ve yaşadıklarını dünyanın dört bir yanındaki çocuklara aktarma arzusuyla hem metin hem de illüstrasyon çalışmasını üstlenmiş. Savaşı bir çocuğun gözünden anlattığı sayfalar yalnızca çocukların değil, yetişkinlerin de okuması gereken tarihsel bir anlatı niteliğinde. Geçtiğimiz aylarda, çocuk edebiyatı alanında yayınladığı önemli eserlerle dikkat çeken Taze Kitap tarafından yayınlanan kitabın Türkçe çevirisi Zeynep Sevde’nin kaleminden çıktı. Kitabın hikayesini Francesca Sanna'dan dinledik.

KAMPLARA GİTTİM
İllüstratörlük kariyerinize ne zaman başladınız? Sizi tasarım dünyasına iten bir hikâye ya da sebep var mı?

İlk çizmeye başladığım anı hatırlamıyorum, bu tutku bende oldum olası vardı. Geçenlerde eşyalarımın arasında eski bir dosya buldum, içinde 5 yaşındayken yaptığım çizimler vardı. Canavar ve manzara resimleri arasında bantla tutturulmuş el yapımı bir kitap bile vardı; beraber yaşayan iki ayıyı anlatıyor. Aslına bakarsanız hikayede tam olarak ne anlatmaya çalıştığımı bilemiyorum çünkü içinde hiç yazı yok. Yalnızca son sayfada bir imzam var, o kadar! İşte ilk resimli kitabım böyle ortaya çıktı!

İtalya’daki mülteci kampına yolculuğunuz nasıldı? Kitabınızda değindiğiniz iki genç kızdan biraz bahseder misiniz?

Şu ana kadar üç mülteci kampını ziyaret ettim: İkisi İsviçre’de, biri İtalya’daydı. İsviçre’dekilerden biri, evimden yalnızca dört dakika mesafedeydi. Yani o kadar da uzun bir yolculuk sayılmaz. Bu noktalara her gittiğimde, çok farklı ülkelerden çok farklı insanlarla tanıştım. Kitapta değindiğim iki genç kız, araştırmalarımda gerçekten de önemli bir rol oynadı çünkü sohbetlerimiz çok özel ve derin geçiyordu. Biri benim gibi yirmili yaşlarının başındaydı, ülkesini terk etmek zorunda kalmadan önce (benim gibi) öğrenciydi; onunla kendi aramda ortak nokta bulmak hiç zor olmadı. Tabii evini terk ettikten sonra başına gelenler hariç. Diğeri ise gencecik bir anneydi, bana çocuklarıyla yaptığı yolculuğu anlattı. Anlattıkları beni öylesine etkiledi ki, bu projeyi yapma kararı verdim.

Bu kitabı hazırlamaya ne zaman başladınız, ne kadar sürdü?

Yaklaşık 3 sene önce başladım, bir yıldan biraz daha uzun bir süre aldı.

Dokunaklı bir hikayeler
Farklı mültecilerden topladığınız en etkileyici hikaye hangisiydi?

Bence her hikaye kendi içinde çok özel detaylar taşıyor. Dinlediğim her şeyde, ayaküstü konuşmalarda, hatta dil probleminden ötürü kısıtlı iletişim kurarken bile “dokunaklı” bir şeyler bulmanız mümkün. Her zaman kendimle özdeşleştirdiğim bir ayrıntıya rastladım ve bu anlar bana hep “ya bu benim hikayem olsaydı?” sorusunu sordurdu. Sanırım hikaye toplama sürecinde benim için en önemli şey buydu.

Kendinize ait bir “yolculuk” hikayeniz var mı?

Hayır, yok. Yurt dışında okumak için yaşadığım adadan beş sene önce ayrıldım. Ama şu çok açık ki asla ülkesinden kaçmak zorunda kalan birinin yaşadığı engelleri yaşamadım.

Sanatın ve edebiyatın politikaya etkisiyle ilgili neler söylemek istersiniz?

Bence hikaye anlatmak başlı başına güçlü ve “politik” bir araç.

Ya bu senin hikayen olsaydı

Bu kitabı çizerken temel amacınız, vurgulamak istediğiniz esas nokta neydi?

Asıl amacım insanlara “Ya bu senin hikayen olsaydı?” ya da “Bu durumda sen ne yapardın?” sorusunu sordurmaktı. Khaled Hosseini bir keresinde şöyle yazmıştı: “Mülteciler bir zamanlar bu dünyada bir yeri olan, şimdi ise bu yerden mahrum bırakılmış sıradan insanlardır.” Bana kalırsa bu unutmaya son derece müsait bir durum ve Yolculuk’ta vurgulamak istediğim şey tam da bu.

Yalnızca birkaç sözcükle böylesine derin ve anlamlı bir durumu ifade ederken nasıl bir yönteme başvurdunuz?
Metni oluşturma aşamasında hikâyelerini dinlediğim insanlarla yaptığım sohbetler ilham

verici oldu. Bazen son derece kısa cümleler, uzun sessizliklerle dolu sohbetlerdi bunlar. İllüstrasyonlar hikayeyle ilgili daha fazla ayrıntı taşısa da metin üzerinde bu anları vurgulamaya çalıştım.
#Yolculuk
#Mülteci kampları
7 yıl önce