|

'Bir dervişin heybesindeki hikmet'

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik... Kemal Öztürk köşesinde 'Bu da geçer ya HÛ' tabirine ışık tuttu. Hasan Öztürk, İsmail Kılıçarslan, Akif Emre ve Leyla İpekçi de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yeni Şafak
09:11 - 17/01/2017 Salı
Güncelleme: 09:26 - 17/01/2017 Salı
Yeni Şafak

Kemal Öztürk, Hasan Öztürk, İsmail Kılıçarslan, Akif Emre ve Leyla İpekçi'nin yazılarının en dikkati çeken bölümleri:







Her derde deva bir söz bulun

Devri Osmanlı'nın en sıkıntılı yıllarıydı. Ortadoğu'da, Balkanlarda, Kafkaslarda isyan, kaos, ayrılma, ihanet ve acı bitmiyordu.




Tahta 2. Mahmut geçer. Osmanlı padişahları içinde en reformcu, en yenilikçi, ama en çok sıkıntıyla uğraşan sultanıydı. Dağılan imparatorluğu bir arada tutmak için her şeyi yapıyordu.




Ancak 31 yıllık iktidarı boyunca, ne batının saldırısı durdu, ne savaşlar, ne imparatorlukta karışıklıklar bitti. Derdi deryaları aştı, sonunda veremden hayatını kaybetti.





'Kalitesiz benzin' dediler

Kıbrıs'ta Rum kesimini ve dolayısıyla Avrupa Birliği'ni önceleyen bir anlaşma yapılmasını isteyenlerin asıl amacı Doğu Akdeniz'deki doğal gaz ve petrol rezervleri (Afrodit bölgesi) üzerindeki güçlerini pekiştirmek ve Türkiye'yi refüze etmek.




Afrodit'in geçici cazibesi Türkiye'deki bazı odakların da iştahını kabartmış olabilir.




Oysa ki Türkiye'nin tavrı çok açık. Kıbrıslı Türklerin hakları ve Türkiye'nin adadaki varlığı konusunda tartışma yapmıyor. Annan Planı'nın altından çok suların aktığını söylüyor.




Peki, doğal kaynaklar ve enerji koridorları üzerinden yürüyen güç savaşlarında gözden kaçırmış olabileceğimiz birkaç husus yok mudur?




Tam da bu sorunun etrafında şunları hatırlatayım:




Venezuela dünya petrol rezervinin yüzde 17.9'una sahip; ama…





Derdim zorum budur.

Çocuklar, tüm dünyada 'ortak iyi' olarak kabul edilen neredeyse tek insan topluluğudur. Teorik olarak herkes tarafından masum ve dokunulmaz kabul edilirler.




Sebep ne olursa olsun çocukların masumiyeti ve dokunulmazlıkları konusundaki asgari vasatımızı kaybedersek gelecekte yaşayabilecek bir ülkemiz olmayacağı konusunda zihnim çok net.




Bu temel cümleleri kurduktan sonra medyaya peş peşe düşen iki haber üzerinden asıl derdimi anlatmaya geçebilirim.




İlk haber Manavgat'tan… CHP'ye yakınlığı ile bilinen pedofil bir gazeteci, yani Recep Memili tutuklandı. Adamın kız çocuklarına yazdığı iğrenç mesajlar insanın kanını donduracak cinsten. Recep Memili'nin tutuklanması üzerinden iki türlü tavırla karşılaştık. İlk tavır toplumun bir kesiminin derin suskunluğu oldu. Sapık herifin CHP'li olmasıydı bu lanet olası suskunluğun sebebi.





Müthiş mücadelenin haberi

Filistin meselesi Gazze'nin kuşatılmışlığına indirgendiği için siyasi, ekonomik ve askeri kuşatmanın kapsamı yeterince kavranamıyor. Oysa görece daha rahat Gazze'ye karşın işgal altındaki tüm Filistin ve Kudüs'ün özel dikkatle takip edilmesi gerekiyor.




Önümüzdeki dönem, hem uluslararası düzlemde hem de Filistin özelinde tüm dengeleri altüst etmesi beklenen yeni gelişmelere gebe. Amerikan başkanlık koltuğunu bir kaç gün sonra devralacak olan Trump'un Kudüs'le ilgili seçim vaatlerini gerçekleştirmesi durumunda sadece Filistinliler açısından değil İslam alemi için de utanç verici, aşağılayıcı bir durum ortaya çıkacak.




Aslında Kudüs'ün İsrail'in başkenti olarak tanınması kararı Amerika için yeni bir durum değil. 1995 yılında ABD yönetiminin aldığı, büyükelçiliğin Kudüs'e taşınması kararı sürekli olarak milli güvenlik gerekçesiyle ertelenmekteydi. Bu kez Trump seçim kampanyasındaki İslamofobik açıklamalarının yanı sıra Siyonist işgale göz kırpan açıklamayı yaparak ABD Büyükelçiliği'ni Kudüs'e taşıyacağını açıkladı. Bu konuda kararlılığını teyit eder mahiyette, Kudüs yakınlarında evi olan, iki devletli çözüme bile karşı olan, Yahudi yerleşimcileri destekleyen Yahudi kökenli David Friedman'ı ABD büyükelçisi olarak atayacağını duyurdu.





Bir mana olsun bu rüya...

Türkiye ne çektiyse vesveselere, vehim tahrik ve hezeyanlara kapılıp kendine düşmanlık eden nefsinden çekti. Bizi çatıştıran, birbirimize düşüren içte ve dıştaki odakların asıl kozu bu oldu hep. Şimdi de ekonomimizi bozmak için elinden geleni yapanlara kafa tutan vatandaş, yüz dolardan ibaret mal varlığını dahi bozduruyor 15 Temmuz'dan beri. Milli seferberlik ruhunu taşıyan her kim, ne yapabilecekse acizane yapmaya çalışıyor.




Çünkü artık kan ter ve gözyaşı eşliğinde milletçe öğrendik ki, düşman olarak nefsimiz yeter bize. Mısri'nin “Kimseye adavet eyleme nefsin düşman yeter sana / Ki asla senden ayrılmaz ömür ahir olunca ta.." dediği gibi. Onun başını ezmeden, tevhid medeniyetinin adaletle diriltilebilmesi mümkün değildi. İç ve dış ihanet ağlarından kurtulmamızın en sahici yolu, kendi zaaflarımızı, kötü huylarımızı terk etmekten, vazgeçemediğimiz putlarımızı kırmaktan geçiyordu, artık hep beraber öğrendik.






#Kemal Öztürk
#Hasan Öztürk
#İsmail Kılıçarslan
#Akif Emre
#Leyla İpekçi
7 yıl önce