|

"Bu manzara 'dünya görüşü' kavgası"

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik. İsmail Kılıçarslan, Mehmet Şeker, İbrahim Tenekeci, Taha Kılınç ve Yasin Aktay

Yeni Şafak
10:46 - 10/06/2017 Cumartesi
Güncelleme: 11:00 - 10/06/2017 Cumartesi
Yeni Şafak
İsmail Kılıçarslan, Taha Kılınç, Yasin Aktay, İbrahim Tenekeci, Mehmet Şeker
İsmail Kılıçarslan, Taha Kılınç, Yasin Aktay, İbrahim Tenekeci, Mehmet Şeker

İsmail Kılıçarslan, Mehmet Şeker, İbrahim Tenekeci, Taha Kılınç ve Yasin Aktay'ın yazılarının en çok dikkati çeken kısımları...


"Nizar Kabbani bugün için de yazmış olmalı..."

20. Yüzyılın en iyi Arap şairlerinden biri, belki de birincisi olan Nizar Kabbani, yukarıdaki dizelerle başlayan ‘Halid bin Velid’in işten çıkarıldığının belgesidir’ şiirini bu günler için (de) yazmış olmalı. Yine de ‘rahmetli koca şair iyi ki bu günleri görmedi’ dedim son bir hafta içerisinde yaşananlar karşısında. 

Zannedilenin aksine ben, gündelik politikanın içinden de dışından da çok anlamam. Hatta bu anlamama durumunu kendim için bir avantaj da sayarım. Bilhassa dış politikada sorduğum sorulara verdiğim cevaplar vardır tarafımı belirlemek için. Sorular şöyledir: Gâvur kimdir? Gâvurun tarafında olan kimdir? Gâvura kılıç çekmeyi göze alan kimdir? 

"Günlerdir şahit olduğumuz manzara..."

Günlerdir yaşanan krizin gösterdiği açık bir husus var: Körfez’de şahit olduğumuz manzara, aslında bir “dünya görüşü” kavgası. Katar’ın boğulmak istenmesinin sebebi de temsil ettiği ve savunduğu şeyler.

Arap monarşileri ve destekçileri açısından, Katar, kendi varlıklarını ve istikballerini tehdit eden bütün kâbusların toplamı demek aslında.Önümüzdeki yazıda, perde arkasında krizin mimarlığını yapan ve bölgede adeta siyasetin beyni konumuna yükselen bazı isimleri konuşalım. Marifetleri ve icraatlarıyla.  

"Zor günler, imtihanlar bizi bekliyor"

İnanılmaz bir yıkım ve ayrışma yaşıyoruz. Öyle anlaşılıyor ki daha zor günler, çetin imtihanlar bizi bekliyor. İslâm coğrafyasının tam manasıyla ayakta kalan tek ülkesi, burasıdır. Önce bunun farkına varalım. Önemimizi kavrayalım.Türkiye nerede duruyor? Terörle terbiye ve beka sorunuyla tehdit edilmesine rağmen insafın, merhametin, adaletin, umudun ve mazlumların yanında. Müslüman kardeşleriyle beraber. Gücümüzün yetmediği, sözümüzün geçmediği yahut ‘kötü arkadaş’ kurbanı olduğumuz durumlar elbette var. Yanlış da yaptık. Hareketli ve oturmamış toplumsal yapımızın cesaretimizi kırdığı anlar da oldu. Fakat esasa baktığımızda şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Siyasetin değil de insaniyetin safında yer alıyoruz.


"Kime yarayacağı belli değil"

Katar’a karşı körfez ülkelerinin bir kısmının kararıyla ortaya çıkan izolasyon durumu aslında bölgede başlayacak büyük bir hareketlenmenin öncü sarsıntılarını ifade ediyor. Ancak bu sarsıntıların bir ülkenin kontrolünde olduğunu söylemek mümkün olmadığı gibi sonucun kime yarayacağı da açık değil.Siyasal mühendislik çalışmalarının fizik mühendislik alanlarından bir farkı, sosyal-siyasal alanda evdeki hesaba uymayan çarşıdaki gerçeklerin çok olmasıdır.



"Ne kadar çok inkar merakı varmış bunlarda"

15 Temmuz’dan bir gün önce, darbe toplantısı yapılan evde, parmak izi bulunan kişi de mahkemede her şeyi inkâr etti.Mesaj yazan, yazdığını inkâr ediyor. Emir veren, verdiğini inkâr ediyor.

Ne kadar çok inkâr merakı varmış bunlarda.Her şeyi inkâr etmekle kâr edeceklerini sanıyorlar. Kim söylediyse, yanlış söylemiş.

#Yeni Şafak
#Yazar
#Analiz
7 yıl önce