|

'Bu ülkede Fetullahçılar bir daha ebediyyen bahar göremeyecekler'

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik... Aydın Ünal köşesinde FETÖ'nün 'bahar' mesajlarına işaret etti. Kemal Öztürk, Merve Şebnem Oruç, Süleyman Seyfi Öğün ve Serdar Tuncer de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yeni Şafak
08:57 - 23/03/2017 Perşembe
Güncelleme: 19:27 - 24/03/2017 Cuma
Yeni Şafak
Süleyman Seyfi Öğün, Aydın Ünal, Kemal Öztürk, Serdar Tuncer, Merve Şebnem Oruç.
Süleyman Seyfi Öğün, Aydın Ünal, Kemal Öztürk, Serdar Tuncer, Merve Şebnem Oruç.

Aydın Ünal, Kemal Öztürk, Merve Şebnem Oruç, Süleyman Seyfi Öğün ve Serdar Tuncer'in yazılarının en dikkati çeken bölümleri:



Şimdi de bir 'bahar' söylentisi çıkardılar

Fetullah Gülen bir megaloman. Kendini beğenmişliği kendisine tapma düzeyine ulaşmış bir narsist. Dünya, hatta evren onun etrafında dönüyor. Meleklerle tanışıyor, konuşuyor. Hz. Peygamber'le (haşa) her an sohbet ediyor, hatta kimi zaman saygısızca kendisini Hz. Nebi'nin üzerinde konumlandırıyor.




Bakmayın o aşırı tevazu ifadelerine; Kıtmir'in pisliği dahi olamayacakken kendisini Kıtmir yerine koyan mugalatasına aldanmayın. Aşırı tevazu maskesiyle kurnazca kibir sergiliyor. Kendisi dışında hiçbir varlığın önemi yok. Kendisini ışık, etrafındaki robotlarını da o ışıkta kavrulacak zavallı pervaneler gibi görüyor.




17/25 Aralık darbe girişimi başarısız olup Fetullahçı polisler tek tek alınmaya başlandığında, “binde birini bile tanımam” diyerek anında robotlarını satmıştı Gülen.





Göreceğiniz şey şuydu: Görmezden gelinmiş

Diyarbakır'da, Sur'un son halini görmek için yıkıntıların arasından içeri girdiğimde, içimde derin bir sızı ve öfke belirdi. Diyarbakır'ın tarihi, hafızası ve tüm hatıralarının yaşadığı Sur, artık içinde yer yer yıkık binaların olduğu, dümdüz bir toprak sahaydı.




PKK'nın hendek terörü esnasında Sur'a gittiğimde, çatışmalar nedeniyle giremediğim her yeri dolaştım. Güvenlik kuvvetleri hala çatışmalardan kalan bombaları imha etmekle meşgul. Bir tanesi önümüzde imha edildi. Bombanın sesi ve basıncını hissettiğimde, bundan daha güçlü bombalar, insanlar bu evlerde yaşarken patladığında, çocukların, yaşlıların ne hissettiğini düşündüm. Çok korkunçtur eminim.




Sanırım, 'tek sağlam ev kalmamış geride' desem abartmış olmam. Tarihi eser olarak tescilli yaklaşık 550 bina zarar gördü bu çatışmalarda. Osmanlıdan kalma o güzelim camiler, medreseler, kiliseler, hanlar… yıkılmayanlarda ise kurşun izi, bomba yarası olmayan kalmamış.





FETÖ tehlikesini hala yeterince anlamadığımızı gösteriyor

Süregelen FETÖ operasyonlarında gözaltı sayısı 100 binin üzerinde, tutuklu sayısı ise 46 bini aştı; adli kontrol ile serbest bırakılanların sayısı 38 binden fazla. Yine kamu çalışanları arasında FETÖ'den ihraç edilenlerin sayısı 95 binin üzerinde; hakkında işlem yapılan 125 binden fazla kamu çalışanının 18 binden fazlası göreve geri iade edilirken, şu anda açıkta olanların sayısı da 30 binin üzerinde.




15 Temmuz darbe girişimi sonrası polis, asker, hakim, savcı, mülki idare amiri, akademisyen ve öğretmenler arasında ihraç edilen, görevden alınan ve tutuklananların sayısı böyle fazla olunca, özellikle Batılı çevrelerde “Türkiye'de iktidar darbe kalkışmasını fırsat bilip karşı saldırıya geçti” türünde çok sayıda haber yazıldı, analiz üretildi. Bu tür çarpıtmalara FETÖ'yü koruyup kollayanlar bilerek ve isteyerek destek verirken, FETÖ mensupları da bu algının oluşması için canla başla çalıştı; maalesef muhalefet de buna alet oldu.





Bir damla olmaktan başka özelliği olmadığını düşünüyorum

Dünyânın “para babalarından” birisi olan Rockefeller 101 yaşında göçtü. Ardında sayısız spekülasyon bıraktı. Bunların arasında kalbinin 6 defâ değiştiği, ciğer nakli yaptırdığı vb hikâyeler yer alıyor. Ama bence en çarpıcı olanı; belli aralıklarla gençlerden alınan kanlarla kendi “kirli” kanını değiştirdiği yolundaki söylentiler… Geçen sene 100 yaşını ikmâl ettiği zaman söylediği; 200 yaşına kadar yaşayacağı iddiası ise evlere şenlik.. İslâmiyet ve Türklük aleyhtarı gizemli idealleri, siyonizme yaptığı katkılar bu tabloyu daha da ağırlaştırıyor. Ekonomik ve ticârî sicili ise gayrı insânî hikâyelerle yüklü…




Bunca iğrenç hikâyenin “kahramanı” bu dünyâdan göçünce, özellikle de Müslüman Türklerin derin bir nefes almasını yadırgamamak gerekiyor. Lâkin bu bakışın, açıkça ifâde etmeliyim ki sorunlu bir tarafı olduğunu düşünüyorum.. Şimdi buna bir bakalım…




Bir Avrupa şehrinde yürüyordum

Bir Avrupa seyahatinde, yürüdüğümüz yol boyunca sıralanan evlerin bahçe duvarlarının hepsinin aynı yükseklikte ve ortalama bir insan beli hizasında olduğunu görünce, bize mihmandarlık eden arkadaşa bunun sebebini sormuş ve aldığım cevapla çok mahzun olmuştum:




“Bahçe duvarının gölgesinin komşunun bahçesine düşmeyecek yükseklikte olması gerektiğine dair belediye kanunu var”




Aldığım bu cevapla birlikte kalbime ve aklıma nelerin, niçin ve nasıl bir hüzünle hücum ettiğini anlatmam mümkün değil.




Çünkü 'kemâlât teferruattan doğar' cümlesini künhüne vâkıf olamasam da, kuru bir ezberin ötesine geçip ciğerimi sızlatacak kadar biliyordum. Bu ifadenin, bir insanın manevi seyrinden başlayarak, bir medeniyetin varoluş kodlarına varıncaya kadar işgal ettiği mühim yeri seziyordum.





#Aydın Ünal
#Kemal Öztürk
#Merve Şebnem Oruç
#Süleyman Seyfi Öğün
#Serdar Tuncer
7 yıl önce