Duruşma salonuna dönüştürülen Denizli Kongre ve Kültür Merkezi'ndeki Turan Bahadır Salonu'nda, Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesince görülen davanın duruşmasına 42 tutuklu sanık ile 7 tutuksuz sanık, avukatlar ve sanık yakınları katıldı.
Merkez girişinde kontrol noktası oluşturan ve çevrede güvenlik önlemi alan polis ekipleri, araçlarını kontrol noktası dışında park eden avukatlar ile tutuksuz sanıkları ve sanık yakınlarını içeriye aldı.
Baro yönetiminin de izlediği duruşmaya katılan avukatlar, yetki belgesi ve vekaletname göstererek salona alındı, sanık ve sanık yakınlarının üst araması yapıldı ve x-ray cihazından geçirildi. Bu arada sanık yakınlarından 3'er kişinin duruşmayı izlemesine izin verildiği öğrenildi.
İzmir 2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevinden geçici olarak Kocabaş Cezaevine nakledilen tutuklu sanıklar, geniş güvenlik önlemleri altında duruşmaya getirildi.
Çok sayıda basın mensubunun da takip ettiği duruşmada, mahkeme başkanı Ünal Yalçınkaya tarafından sanık ve avukatların yerlerini almalarından sonra kimlik tespiti yapıldı.
Bazı avukatların Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ve diğer uluslararası sözleşme ve belgelerdeki hak ve düzenlemeler doğrultusunda tutuklu müvekkilleri ile ilgili gizli görüşme yapamadıklarını belirterek, cezaevinde görüşme olanağı tanınması talebini kabul etmeyen mahkeme, iddianamenin okunmasından sonra sanık Kamil Özhan Özbakır'ın sorgu ve savunmasına geçti.
Özbakır, savunmasında, iddianamede geçen suçlamaları kabul etmediğini, anayasal düzene karşı herhangi bir eylemde bulunmadığını ifade etti.
Türk Silahlı Kuvvetlerinde "Yurtta Sulh Konseyi" diye bir yapılanma olmadığını öne süren Kamil Özhan Özbakır, "Sıkıyönetim komutanlığı emri alan bir tugay komutanının yapması gerekenler, ilin mülki idaresinin ve kolluk görevinin kontrol altına alınması, sokağa çıkma yasağının uygulanması, izin tedbir alınması ve sıkıyönetim kapsamında beklenen diğer faaliyetlerin yerine getirilmesidir. Ama bunların hiçbiri yapılmamıştır. Ne valiliğe, ne kolluk yönetimine yönelik hiçbir eylemde bulunulmamıştır. Yerimize geçme ihtimali bulunan bir heyetin de bunu yapamaması için olabilecek teknik yetenekler il merkezinden uzaklaştırılmaya çalışılmıştır." diye konuştu.
Motorlu Piyade Tugay Komutanlığının 15 Ocak'ta komando birliğine dönüşmesinin ardından askerlere komando eğitimleri verildiğini aktaran Özbakır, Ege Ordu Komutanının birliğe denetim ve ziyarette bulunacağı için 14-17 Temmuz arasında 4 günlük eğitim faaliyeti hazırlandığını, askerlerin Çardak Havaalanı'na intikalinin bir eğitim faaliyeti olduğunu, darbeye yönelik eğitim olmadığını savundu.
Kamil Özhan Özbakır, yaptıkları eğitim faaliyetlerinin darbeye yönelik olmadığını iddia ederek, şöyle devam etti:
- "Emir geldiğinde ister istemez sürecin bir parçası haline geliyorsun. Bu emir geldikten sonra bahsedilen konseyin kimlerden oluşabileceği konusunda kafa yordum, askerlerin içinde ayrışma olur diyerek düşündüm, çözüm aradım. Bunları düşünürken Ege Ordu Komutanım telefonla aradı, 'Benimle misin Genelkurmayla mı' dedi. Tankların kullanılmasının engellenmesi gerektiği kanaatine vardım. Bununla ilgili olarak önlem alınması gerektiğini düşündüm. Vali aradığında 'Ordu karargahına bilgi vermeyeceğiz, karargahın darbe tarafında olduğuna dair kanaatim var' dedim. Askerlerin Çardak Havaalanı'nın emniyetini almak için havaalanına gittiklerini söyledim. Askerlerin dönmesini istemedim, dönerlerse halkla karşılaşacaklar. Çıkanlar orada kalsın, çıkmayanlar da derhal şehri terk etsin dedim. Ordu Komutanı ikinci kez arayıp, 'Ayrı bir oluşumda mısın yoksa bizimle misin' diye sorduğunda, 'Sizin emrinizdeyim' dedim. Mühimmat fazla değildi, hatta azdı. Normalde 500 kişilik askeri birliğin alması gereken en az 50 bin mermidir. Bu rakam bunun çok altında. Bu da tam tersine bizim eksik mühimmat aldığımızı ve aslında bizim ciddi bir göreve hazırlanmadığımızı gösterir."
Havaalanında askerlere yardımcı olunması gerekirken zorluk çıkarıldığını söyleyen Özbakır, "Bende Ankara'ya, darbecilere destek için askerlerin çağrılması hususunda net bir kanı oluşmadı. Askerleri merkezden uzaklaştırmak yönündeki çabamın sebebi, emir komuta ile ilgili farklı mekanizmaların işletilmeye çalışılabileceği düşüncesiydi." ifadelerini kullandı.
Kamil Özhan Özbakır, sıkıyönetim emrinin teyidi için neden Ege Ordusu ve Genelkurmay Başkanlığı ile görüşmediğinin sorulması üzerine şunları kaydetti:
"Subay kesiminin yüzde 70'i, iç güvenlik, Suriye ve Irak konusundaki politikalara muhaliftik. Bu düşüncelerimizi yaptığımız görüşmelerde de dile getiriyorduk. Bu düşüncelerim bir şekilde darbe düşüncesinde olanlara ulaşmıştır. Bana da bu sebeple bu görev verilmiş olabilir."
Mahkeme heyeti, duruşmaya yarın devam etmek üzere ara verdi.
Denizli Cumhuriyet Başsavcılığınca, "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya, TBMM ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve FETÖ'ye üye olma" suçlarından açılan davada, aralarında eski Denizli Garnizon ve 11. Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Kamil Özhan Özbakır'ın da bulunduğu 42'si tutuklu 60 sanık hakkında, Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu'nun ilgili maddeleri gereğince 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor.
Adliye sarayındaki salonların fiziki yetersizliği gözetilerek, çok sanıklı davaların Denizli Kongre ve Kültür Merkezi'ndeki Turan Bahadır Salonu'nda görülmesinin kararlaştırılması üzerine, mahkeme heyetinin bulunacağı kürsü, sanık, avukat, izleyici ve tarafların salona giriş-çıkış yapacağı bölümler hazırlanarak, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) ile sesli ve görsel kayıt için elektronik sistemlerin kurulumu gerçekleştirildi.
