|

"El Bab diye zikretmeye gerek kaldı mı?"

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik... Merve Şebnem Oruç köşesinde 'İdlib’den sonra sırada El Bab var' yazısını kaleme aldı. Mehmet Acet, Hayrettin Karaman, Aydın Ünal ve Ali Saydam da gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yeni Şafak
08:58 - 3/08/2017 Perşembe
Güncelleme: 14:20 - 4/08/2017 Cuma
Yeni Şafak
​Merve Şebnem Oruç, Aydın Ünal, Hayrettin Karaman, Mehmet Acet ve Ali Saydam
​Merve Şebnem Oruç, Aydın Ünal, Hayrettin Karaman, Mehmet Acet ve Ali Saydam

Merve Şebnem Oruç, Mehmet Acet, Hayrettin Karaman, Aydın Ünal ve Ali Saydam'ın yazılarının en dikkati çeken bölümleri:

'Musul’un yeniden inşası' konuşuluyor

Türkiye Suriye ve Irak’la ilgili düşüncelerini ve tavrını uzun süredir dile getirmekte. Ankara Bağdat’taki Maliki yönetiminin mezhepçi yaklaşımının Irak’ı nasıl bir geleceğe sürükleyebileceğini de söyledi defalarca, Şam’daki Esad rejiminin kanlı bastırma hamlelerinin ülkeyi nasıl bir hale getireceğini de...Haklı çıktı çıkmasına ama sözü dinlenmediği gibi bir de günah keçisi oldu. Daeş terör örgütü, Irak’ın doğusundaki kurak topraklarda yok olmaya yüz tutmuşken küllerinden doğdu, Suriye’de muhalifleri dağıtıp ellerindeki toprakları alarak güç toplayıp Irak’a döndü, Musul gibi Irak’ın ikinci en büyük kentini dahi ele geçirebildi. Mezhepçi bir savaşın ortasında sözde cihad, devlet, hilafet iddiasıyla ortaya çıkan El Kaide uzantılı bir yapılanmanın Rakka, Deyrezzor, Musul gibi Sünni yoğun kentleri ele geçirmesinden sonra Şam gibi, Nusayri/Şii yönetimlerin elindeki bölge ve şehirlere yönelmesini beklerdiniz. Öyle olmadı. Daeş yüzünü kuzeye, Kürt yoğun bölgelere çevirince bölgede yeni bir perde açıldı. Sahneye Batı medyasınca PR’ı çok iyi şekilde yapılan PKK’nın sürülmesinin zamanı gelmişti.

Görmez’in kendi ağzından dinledim

1965 yılında dönemin Diyanet İşleri Başkanı İbrahim Bedrettin Elmalı, Tunus Devlet Başkanı Burgiba’dan bir davet alır.Tabii bu, Ankara için kulağa aşina gelebilecek bir davet değildir. O güne kadar bir Diyanet reisinin bırakın herhangi bir ülkeyi, Hac için yurtdışına çıkması bile yasaktı. Aylarca süren uzun tartışmalardan sonra dönemin Bakanlar Kurulu ‘kerhen de olsa’ bu ziyarete izin verir. Fakat o daha yoldayken basında çok sert yayınlar çıkınca gitmesi için izin veren devlet, Elmalı Hoca’yı Roma’da aktarma yaptığı sırada geri çağırtır. Hoca bu çağrıya uymaz ve “Senelik iznimi kullanıyorum” diyerek Tunus’a uçar. Bedrettin Elmalı, Tunus’ta çok güzel karşılanır. Ama devamında Bingazi’den de bir davet alınca bu gezi, hem kendisi hem de dönemin hükümeti için tam bir kabusa dönüşür.

Yeşilay’ın bir açıklaması...

Sigara içmeyi hiçbir kimseye yakıştıramam ve caiz görmem; ama bunların başında başörtülü Müslüman hanımlar geliyor.Ben başını örten ama göstere göstere sigara içen bir bayan gördüğümde şöyle bir intibaa kapılıyorum: Sanki farklı olanlara şunu diyor: “Siz benim başımı örttüğüme bakmayın, benden ümidinizi kesmeyin, sizinle paylaşacağım daha çok şeyim var”. Sigara içmek, sağlığa verdiği kesin zarar sebebiyle hiçbir kimse için caiz değildir, örtünen kadınlar için ise haram işlemenin yanında edebe aykırı davranış da vardır. Önce edep: Bizim geleneğimizde kadın sigara içmez, erkeklerin de küçükleri büyüklerinin yanında, öğrenciler hocalarının yanında… sigara içmezler; çünkü bu davranış ayıptır, edebe aykırıdır. Edep insanın zinetidir; edepten mahrum olanlar insanı güzelleştiren özelliklerden da mahrum olarak gittikçe çirkinleşir, hatta iğrenç hale gelirler. Sonra sağlık:

AK Parti’ye ve Erdoğan’a karşı

16 Nisan Halkoylaması’nda AK Parti ve MHP’nin oluşturduğu Evet bloku 
. Köklü bir sistem değişikliğinin oylandığı hesaba katıldığında, AK Parti’nin oy oranının yüzde 50’nin üzerinde olduğu kolayca görülecektir. Bu kuşkusuz çok büyük bir başarı. Ancak, yeni sistemde artık iktidara gelebilmek için yüzde 50+1 oy almak gerekiyor. Halkoylamasında yüzde 50 oy oranına yaklaşan AK Parti ve Erdoğan karşıtı blokun motivasyonu yükseldi. Önümüzdeki 2 yıllık süreçte, AK Parti ve Erdoğan karşıtı bloku bir arada tutmak, hatta daha da çoğaltmak için, ulusal ve uluslararası her oyunun devreye sokulacağını tahmin etmek güç değil.Son günlerde, Atatürk heykelleri, Anıtkabir, ya da kıyafet gibi konularda devreye sokulan açık provokasyonlar, AK Parti ve Erdoğan karşıtı bloku bir arada tutabilmek ve çoğaltabilmek için yapılmış ilk denemeler. Bu provokasyonların artacağını, başka araçların devreye alınacağını da tahmin etmek zor değil. 2019 seçimlerine giderken, AK Parti’nin son derece dikkatli olması gerekiyor. Hata yapma lüksümüz yok. Bize oy verenleri küstürmek gibi bir lüksümüz hiç yok. Çok daha kucaklayıcı, kapsayıcı olmamız, bize oy verenleri bir arada tutup, halkayı daha da genişletmemiz gereken hassas bir sürece giriyoruz.

IŞİD (DAEŞ) %62

Bizim gazetenin bir haberi inşallah gözlerden kaçmaz. Bizce sonuçları çok önemli ve dikkatlice ele alınmalı; özellikle de siyasi iletişim açısından…Pew Research Center tarafından yapılan bir araştırma bu. Önce Pew Araştırma Merkezi ile ilgili kısa bilgi aktaralım. Sadece araştırma yayınlayan bir kuruluş bu. ABD politikaları, gazetecilik ve medya, internet, bilim ve teknoloji, din ve toplumsal yaşam, ‘Hispanik’ eğilimler, küresel davranış biçimleri ve değişimler, ABD’deki sosyal ve demografik eğilimler… Tüm araştırmalara şu adresten ulaşmak mümkün: 
Son araştırmalardan birinde dünyadaki ülkelere “Sizin için en büyük tehdit nedir?” diye sorulmuş. Sonuçlara göre Türkiye dünya üzerinde kendisi için en büyük tehlikenin ABD’den geleceğini söyleyen birinci sıradaki ülke olmuş. ABD’yi tehdit olarak gören ülkeler sıralamasında ikinci sırayı Güney Kore alırken, listedeki ilk dört sırayı ABD’nin müttefiki olan ülkelerin oluşturmasının altını çizen yorumcular; 
#​Merve Şebnem Oruç
#Mehmet Acet
#Hayrettin Karaman
#Aydın Ünal
#Ali Saydam
7 yıl önce