|

Emine Erdoğan Suriyeli sığınmacılara iftar verdi

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Suriyeli sığınmacılar için Tarabya'daki Huber Köşkünde iftar verdi. Türkiye'nin haksızlıklar karşısındaki duruşu nedeniyle bedel ödediğini belirten Emine Erdoğan, "Fakat biliyoruz ki, güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir düzen, er ya da geç kurulacaktır. Bu inançla, ülkemizin toprak bütünlüğünü korumak için çalışıp çabalıyor, mazlumların da sesi olmaya devam ediyoruz" diye konuştu.

Yeni Şafak
00:06 - 26/06/2016 Pazar
Güncelleme: 21:13 - 25/06/2016 Cumartesi
AA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Türkiye'nin, insani ve vicdani politikalarının, haksızlıklar karşısındaki duruşunun bedelini ağır şekilde ödediğini belirterek, "Dünyadaki adaletsizliklere başkaldıran neredeyse tek ülke olarak, ağır ithamlarla karşı karşıya kalıyor. Din, dil, ırk ayrımı yapmaksızın dünyadaki bütün mazlumlara el uzatan bir ülke olarak algı operasyonlarına maruz kalıyor, yıpratılıyoruz." dedi.



Erdoğan, Suriyeli sığınmacılar için Tarabya'daki Huber Köşkünde verdiği iftarda yaptığı konuşmada, bu iftar sofrasının kendisi için değerinin bir başka olduğunu ifade ederek, Hazreti Muhammed'in asırlar önce ilan ettiği kardeşliğin iftarda yaşandığını söyledi.



Kendilerini Ensar ruhunun mensupları saydıklarını hatırlatan Erdoğan, bu buluşmayı Ensar-Muhacir kardeşliği olarak tescil etmek istediğini dile getirdi.



Emine Erdoğan, Medineli Müslümanların kutlu örnekliğinin takipçileri olmayı arzuladıklarını vurgulayarak, şöyle konuştu:



"Evlerimiz sizindir, topraklarımız yurdunuzdur. İkinci vatanınıza hoş geldiniz. Sizlerle bugün burada, İslam ümmetinin bir parçası olma duygusunu idrak ediyoruz. Sofralarımıza bereket, ruhlarımıza esenlik verdiniz. Lütfen, kendinizi evinizde hissedin ki, bu güzel kardeşliğin tohumlarını buraya hep birlikte ekelim. Allah aramızdaki kardeşliği baki kılsın. Acıların, ayrılıkların, savaşların bizi kuşattığı bir dünyada, bu kardeşlik sofrası, çölde bir vaha gibidir. Biliyorum, olmak istediğiniz sofra burası değil. Evlerinizde, akrabalarla çevrili sofralara oturmak isterdiniz. Biliyorum, hiçbir şey, o boşluğu doldurmuyor, sıla hasretini dindirmiyor. Eminim ki, evinizde geçirdiğiniz Ramazanlara özlem duyuyorsunuz. Kalabalık bayram sofralarını özlüyorsunuz. İnanın bizler de, en az sizin kadar Şam'ın, Halep'in eski güzel günlerine kavuşmasını istiyoruz. Çünkü İstanbul kadar, Halep de, Diyarbakır kadar Kobani de bizimledir. Tarihsel kardeşliğimiz, ortak vatanımızdır."



Erdoğan, herkesin Rabbin takdirini yaşadığının altını çizerek, "Allah sizlere muhacir olmayı, bizlere ensar ruhunu kuşanmayı takdir ettiyse, buna talimliyiz. Aslında hepimiz gurbetçi değil miyiz? Cennet diyarından, fani dünyaya gönderilmiş gurbetçiler olarak buradayız. Allah imtihanımızı asan eylesin, yaşadıklarımızı, gerçek vatanımızda ebedi hayatı kazanmaya vesile kılsın. İç savaş sırasında yakınlarını kaybeden tüm kardeşlerime de sabırlar diliyorum. Şehit olanlara rahmet niyaz ediyorum. Hiç kuşku yok ki, makamları cennet-i a'ladır." ifadesini kullandı.





6.5 milyon insan yerinden yurdundan edildi


Emine Erdoğan, Suriye'nin, tüm dünyanın kanayan yarası olduğunu ve 6,5 milyon insanın yerinden yurdundan edildiğini aktararak, insan hakları savunucularının sessiz kaldığı bir vasatta olunduğunu kaydetti.



Batılı ülkelerin görmezden geldiği bu halin, 21. yüzyılın insanlık sınavına dönüştüğüne vurgu yapan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:



"Biz Türkiye olarak, iç savaştan kaçan 3 milyona yakın Suriyeli ve Iraklı kardeşimizi, ülkemizde misafir etme gayreti içindeyiz. Devletimiz, sivil toplum kuruluşlarımız ellerinden geleni yapıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, büyük bir hassasiyetle inşa ettiği çadır kentlerimizde, 272 bin Suriyeli misafirimiz barınıyor. Geri kalan 25 milyona yakın kardeşimiz ise, şehirlerimizde, aramızda yaşıyor. Urfa, İstanbul, Hatay, Antep ve Adana başta olmak üzere, şehirlerimiz, kalbini bu kardeşliğe açmış durumda.



75 bin Suriyeli çocuğumuz, devletimizin okullarında okuyor, 250 bin evladımız ise, kamplarımızdaki Geçici Eğitim Merkezlerinde eğitim alıyor. Toplamda 325 bin çocuğumuzun eğitim imkanına erişmiş olduğunu biliyoruz. Fakat elbette bu oranı yüzde 100'e çıkarmak, 5-18 yaş aralığındaki tüm çocukları okulla buluşturmak en büyük arzumuz. Çocuklukları ellerinden alınan yavrularımız, kayıp bir nesil olsun istemiyoruz. AFAD, Kızılay başta olmak üzere canla başla çalışan sivil toplum kuruluşlarımızın başkanları ve temsilcileri şu an aramızda bulunuyor. Faaliyet alanı ne olursa olsun, hemen tüm vakıf ve derneklerimizin, bir Suriye gündemi olduğunu bilmenizi isterim. Çünkü biz, Suriye meselesini bir insanlık meselesi olarak görüyoruz. Bu konudaki duyarsızlıkları, insanlığın vicdanına sığdıramıyoruz."



Aylan Kurdi bebeğin acı hatırası, gözümüzün önünden gitmiyor


Emine Erdoğan, Batılı ülkelerin "mülteci meselesi" olarak adlandırdığı bu konunun, kendileri için gerçek anlamda bir "insanlık meselesi" olduğuna dikkati çekerek, küresel vicdanın sınıfta kaldığı böyle bir gündem karşısında kendilerinin yakın coğrafyada yaşanan bu acıyı, yüreklerinde hissettiğini söyledi.



Kendi medeniyet anlayışının bunu gerektirdiğini belirten Erdoğan, "3 yaşındaki Aylan Kurdi bebeğin acı hatırası, gözümüzün önünden gitmiyor. Uluslararası yardım beklemeden, kendi öz kaynaklarımızla sağlık, eğitim ve sosyal yardımlar yapıyoruz. Kamplarımızda kadınlarımıza mesleki kurslar açarak, acılarını biraz olsun dindirmeye çalışıyoruz. Türkiye'nin bu çabası, küresel mecralarda takdir görüyor. Dünyanın en modern kampları övgülere mazhar oluyor. Fakat ne çare ki, iş kapıları açmaya, hizmet sunmaya gelince, uluslararası toplum sessizliğe gömülüyor. Çocuk ve kadın hakları savunucuları gözlerini yumuyor. Tüm dünyaya sesleniyorum; çocukların küçük bedenleri savaşın bu ağır yükünü nasıl taşısın? Kadınların kalbi, tel örgüler ardında bıraktıkları hatıralara nasıl dayansın?" diye konuştu.



Suriye'de barış ikliminin tesisi için dua ediyorum


Erdoğan, uluslararası toplumu, bir an önce Suriye konusunda çözüm üretmeye davet ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:



"Türkiye, insani ve vicdani politikalarının, haksızlıklar karşısındaki duruşunun bedelini ağır şekilde ödüyor. Dünyadaki adaletsizliklere başkaldıran neredeyse tek ülke olarak, ağır ithamlarla karşı karşıya kalıyor. Din, dil, ırk ayrımı yapmaksızın dünyadaki bütün mazlumlara el uzatan bir ülke olarak algı operasyonlarına maruz kalıyor, yıpratılıyoruz. Fakat biliyoruz ki, güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir düzen, er ya da geç kurulacaktır. Bu inançla, ülkemizin toprak bütünlüğünü korumak için çalışıp çabalıyor, mazlumların da sesi olmaya devam ediyoruz. Bu vesileyle, dualarınıza talibiz. İnanıyorum ki, bu kardeşlik, bu dayanışma, bizi her şekilde yüceltecektir. Kardeşlik tecrübemiz, insanlık tarihinde bir şeref tablosu olarak yerini alacaktır. Çok kültürlü olduklarını iddia eden toplumlara, samimiyet, kadirşinaslık, fedakarlık ve cömertlik dersi verecektir."



Vatandaki bir günün, gurbetteki 100 yıla değişilmeyeceğini bildiğini ifade eden Erdoğan, "Vatan sevgisi fıtridir. Can sevgisiyle birbirinin aynıdır. Bu yüzden 'vatan toprağı şifadır' derler. En kısa zamanda ülkenize dönebilecek vasatın oluşmasını diliyorum. Suriye'de barış ikliminin tesisi için dua ediyorum." ifadesini kullandı.



Bütün kalbiyle Suriyeli mültecilerin bir gün evlerine, vatanlarına ve Suriye'ye döneceklerine inandığını aktaran Erdoğan, geride kalan şeyin, ekilen kardeşlik tohumları, bu imtihandan kendilerine kalanın, bu sofrada buluşmanın hazzı olacağını dile getirdi.



Türk milletine engin gönüllerini Suriyeli kardeşlerine açtıkları ve hiç tereddüt etmeden kardeşlik iklimini tesis ettikleri için teşekkür eden Erdoğan, "Ve sizlere şükranlarımı sunuyorum; davetime icabet ettiğiniz için, bizlere bu onuru yaşattığınız için. Yaklaşan Kadir Gecenizi şimdiden kutluyorum. Bayramınızı en kalbi duygularla tebrik ediyorum. Çocuklarımızın gözlerinden öpüyorum. Ramazanın bize kazandırdıkları, bir yıl boyunca yolumuzu aydınlatsın. Rabbim ibadetlerimizi makbul, dualarımızı kabul eylesin. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyor, Allah'a emanet ediyorum." şeklinde konuştu.



Bu arada, Suriyeli sığınmacı Rami Ali, ülkesinde bombaların patladığını ve ülkesinden kaçıp, Türkiye'ye geldiklerini belirterek, "Türkiye'ye gelince çalışmak zorunda kalmadım. Okula gittim. Eğitimime devam ettim. Türkiye'yi çok seviyorum ama ülkeme de dönmek istiyorum çünkü orası benim vatanım." dedi.



Suriyeli psikolog Ala Rıfai de özellikle çocuklar için savaştan daha kötü şeyin tüm dünyanın kapılarını kapatması olduğunu ifade ederek, "Çocuklar için psikolojik destek sadece yüzde 5'te kalıyor. Sağlıklı nesillerin yetişmesi için psikolojik destek şart." ifadesini kullandı.



Suriyeli Türkmen Ayşe Cimem de Türkiye'ye teşekkürlerini sundu.



Bu arada, Suriyeli genç piyanist Tambi Cimuk, iftar öncesinde konser verdi. Emine Erdoğan konserin ardından yanına giderek Cimuk'u kutladı.







#Emine Erdoğan
#Huber Köşkü
#Suriyeli sığınmacılar
#İftar
8 yıl önce