|

Endülüs’te başardık yine başarabiliriz

Uluslararası Dini Araştırmalar ve Küresel Barış Sempozyumu sona erdi. Sempozyuma katılan akademisyenler İspanya’dan hem Doğu’ya hem de Batı’ya seslendi: “İslam farklılıkların bir arada yaşandığı bir din. Endülüs’te başardık yine başarabiliriz.”

Yeni Şafak ve
04:00 - 23/05/2017 Salı
Güncelleme: 08:31 - 23/05/2017 Salı
Yeni Şafak
Sempozyum sonrası yayınlanan ortak bir bildiriyi TİMAV Genel Başkanı Abdullah Ecevit Öksüz okudu.
Sempozyum sonrası yayınlanan ortak bir bildiriyi TİMAV Genel Başkanı Abdullah Ecevit Öksüz okudu.

Türkiye İmam Hatipliler Vakfı (TİMAV) tarafından Selçuk Üniversitesi, Necmeddin Erbakan Üniversitesi ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi iş birliğiyle İspanya’nın Sevilla kentinde 17 Mayıs tarihinde başlayan üçüncü “Uluslararası Dini Araştırmalar ve Küresel Barış Sempozyumu” sona erdi. Sempozyuma Türkiye ve İspanya başta olmak üzere İngiltere, Kanada, Malezya, Fas gibi farklı ülkelerden 100’e yakın akademisyen katıldı. Sempozyuma katılan akademisyenler İspanya’dan hem Doğu’ya hem de Batı’ya seslenerek, "Gelin Tarık bin Ziyad gibi gemileri insanlık için yeniden yakalım. Endülüs’te başardık yine başarabiliriz."

TECRÜBELER GÖZ
ÖNÜNE ALINMALI

5 gün süren sempozyum sonrası ortak bir bildiri yayımlandı. Bildiriyi TİMAV Genel Başkanı Abdullah Ecevit Öksüz okudu. Batı’da artan İslamofobi ve etkileri üzerine yoğunlaşan bildiride "Günümüzde bir yanda Batı dünyasında İslamofobi, zenofobi (yabancı düşmanlığı), ırkçılığın gittikçe artması ve bunun bir sonucu olarak ortaya çıkan asimilasyon politikaları, diğer yanda İslam dünyasındaki radikal oluşumların birbirini karşılıklı tetikleyerek birlikte yaşama imkanını ortadan kaldırdığı endişesi yaşanmaktadır. Bu bağlamda geçmişte yaşanan olumlu ve olumsuz tecrübeler ışığında insanlığın medeniyet tasavvurunun yeniden inşası elzemdir. Bu sempozyumda sunulan bildirilerle söz konusu inşa sürecine mütevazı bir katkı sağlanmıştır" denildi.

HUKUKTA DİN, AHLAK KURALLARI DA BULUNMALI

Farklılıkların; eşitlik ve barış paydasında buluşarak bir arada yaşayabilmelerinin günümüz dünyasının en temel sorunlarından biri haline geldiğinden yola çıkarak düzenlenen sempozyum kapsamında; insanlığın geçmiş tecrübelerinden de yola çıkılarak söz konusu sorunlara ilişkin disiplinler arası uygulanabilir çözüm önerileri sunulmaya çalışıldığı ifade edildi. “Birlikte yaşamanın ön koşulu herkesin kimliklerine saygı gösteren, onların temel hak ve özgürlük taleplerini ciddiye alan bir felsefeye sahip olmakla ve bunu uygulamakla mümkün olabilecektir” ifadelerinin yer aldığı bildiride sadece aklı önceleyen hukuk düzenlemelerinin tek başına fayda sağlamayacağı bu sebeple hukuk kurallarının yanında din, ahlak, örf adet ve görgü kuralları gibi diğer sosyal düzen kurallarının da bulunması gerektiği tavsiye edildi.

İSLAM FARKLILIĞIN
BİRLİKTE YAŞADIĞI BİR DİN

Farklılık ve çoğulculuk kavramlarının pratikte yerleşmesine ve toplumsal yaşamın bir parçası haline gelmesine İslam hukukunun katkı sağladığının altının çizildiği bildiride şunlar ifade edildi: “Osmanlı Devleti örneği birlikte yaşama tecrübesinin Kuzey Afrika, Avrupa ve Anadolu’daki pek çok farklı din, dil ve kültürü olduğu gibi muhafaza etmesi ve asimile etmemesi, tarihte birlikte yaşamanın en güzel uygulamalarındandır. Buna mukabil kolonileştirme sürecinde birçok Batı Avrupa ülkesinin işgal ettiği ülkelerde kısa süre içerisinde o toplumların kültürlerini ve dillerini nasıl değiştirdiğine tarih şahitlik etmiştir. Diğer yandan Batıda da olumlu örneklerin yaşandığına şahitlik edilmiştir. Örneğin Endülüs trajedisi yaşanırken diğer yanda Sicilya, ötekinin kıymetinin bilindiği ölçüde karşılıklı kazanımların ortaya çıktığı bir başka deneyimdir."

#Sempozyum
#Küresel Barış
#Endülüs
7 yıl önce