|

Evet'ten sonra üye olurum

Cumhurbaşkanı, Körfez turu dönüşü uçakta konuştu. İşte Maraş mitingi öncesi Erdoğan’ın sorularımıza verdiği cevaplardan satır başları...

Yeni Şafak
04:00 - 18/02/2017 Cumartesi
Güncelleme: 08:18 - 18/02/2017 Cumartesi
Yeni Şafak
Hayırda hayr yok
Hayırda hayr yok
Anayasa referandumu kampanyasına ilişkin planınız nedir?


Planlama noktasında arkadaşlar belli bir takvim hazırlamak için çalışıyorlar. Bu tabii ki taslak. Geçen hafta Aksaray, onun öncesinde hastane açılışı vesilesiyle Mersin ziyaretlerimiz olmuştu. Kahramanmaraş'ın ardından cumartesi günü Elazığ-Malatya, pazar da Adıyaman-Gaziantep ziyaretlerimiz olacak. Ondan sonra da devam edecek. Kampanyayı Sayın Başbakan'la koordineli götürüyoruz. 30 büyükşehrin tamamına gitmeyi hedefliyoruz. Hem Sayın Başbakan hem bizim ziyaretlerimizle çift dikiş olsun istiyoruz. İnşallah yurtdışı seyahatlerimiz de olacak. Almanya, Belçika, Hollanda, ayrıca belki İskandinav ülkelerinden bir tanesi olabilir.



'EVET' ÇIKSIN, ÜYE OLURUM


Referandumda anayasa değişikliği kabul edilirse, Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş için 2019'a kadar 2 yıllık bir süre olacak. O süre için bir hazırlığınız, bir planınız olacak mı?


O geçiş sürecini bizim sağlıklı bir şekilde hazırlamamız lazım. Örneğin partili cumhurbaşkanına geçişin ön adımı o süreçte olabilir. Referandum hayırlısıyla 'evet'le neticelendikten sonra, bizim partiye kayıt olma imkanımız doğacaktır. Buna mani bir hâl yok. Partiye üye olma süreci başlayabilir. Bu tabii 2019'a yönelik bir geçiş sürecidir. Bu tür bir adım atılma noktasında bunlar da gündeme girebilir. Ve tabii oradaki başlıkların kamuyla başlatılması noktasında bu süreç önem arz etmektedir. Süreci bu şekilde değerlendirerek 2019'a hazırlanmak, inanıyorum ki ülkemiz için çok daha isabetli olacaktır. Şu anda zaten yönetim noktasında herhangi bir sıkıntı yaşatmadan süreci yaşıyoruz. Ama Sayın Bahçeli'nin ifade ettiği gibi fiili durumun hukukileştirilmesiyle de artık toplumun buna hazır hale gelmesi tabii ki büyük bir önem arz ediyor.



BASKI OLUR DİYE SUSALIM MI


'Hayır' demek isteyenlerin üzerinde baskı olduğu iddialarına cevabınız nedir?


Bunu anlamakta gerçekten zorlanıyorum. Böyle bir şey olamaz ki! Nitekim her akşam TV'lerde anketörler, yazar-çizer arkadaşlarımızla tartışıyorlar. 'Evet'çisi de yapıyor 'hayır'cısı da yapıyor, yapacaktır. Neticede milletin nabzını dinleyip onları ekranlara taşıyorlar. 'Evet'i savunanların varlığını 'hayır'cılara bir baskı gibi sunmak doğru olmaz. Ne düşündüğümüzü elbette söyleyeceğiz. Gerek Başbakan, gerek sayın Bahçeli, gerek şahsım, bizim için kutsal olan demokratik hakkımızı kullanarak meydanlarda, TV'lerde konuşuyoruz. 'Evet' demeye milletimizi şimdiden davet ediyoruz. Bu bizim en doğal hakkımızdır. 'Hayır'cılara baskı olur bahanesiyle bu hakkımızı engellemek tabii ki yanlış bir şey olur. Bizim 'hayır'a baskı diye bir derdimiz yok. Ama 'hayır' demekte 'hayr' yoktur. Bunu söyleme hakkımız da var.



ŞERRE RIZA KÖTÜLÜKTÜR


Hayır diyecekleri terör örgütleriyle FETÖ ile aynı kefeye koymak bir baskı yaratır mı?


Kimlerin 'hayır' dediğine elbette bakmak durumundayız. 'Hayır' diyenlerin safında kimler var? Mesela dağ, 'hayır' diyor. Onların desteğiyle parlamentoya girmiş olan HDP de 'hayır' diyor. Bunların aksini iddia etmek mümkün mü? Değil. Yani Yasin Börü'yü öldürenler belli. Öldürtenler de belli. Benim Kürt kardeşlerimi sokağa dökenler belli. Aynı günde 56 Kürt kardeşimin ölümüne vesile olanlar da belli. Bunları öldürenler kimdi? Onlar da PKK'nın uzantısı. Ama ölen kardeşlerim de Kürt'tü. Onun için biz her zaman ne dedik? 'Bunlar hiçbir zaman benim Kürt kardeşlerimin temsilcisi olamaz' dedik. Bunlar şu anda 'hayır' diyorlar. Peki, Cumhuriyet Halk Partisi bunlarla beraber hareket etmiyor mu? Beraber hareket ediyor. Dolayısıyla ben burada şerre rızanın şer olduğuna, kötülük olduğuna inanıyorum. Benim için 'evet' ve 'hayır' demenin arasındaki fark bu kadar açık net ortadadır. Bizlerin bu noktada hassas olmamız gerektiği kanaatindeyim.



Trump'a söyledim Münbiç'te ÖSO olmalı



ABD Başkanı Trump ile telefon görüşmeniz oldu. Buna ilişkin daha fazla detay almamız mümkün mü? PYD ve FETÖ konusunda izleniminiz nedir?


Görüşmemizde FETÖ konusunda özellikle desteklerini istedim. Meseleyi yakından takip edeceğini, ilgili birimlere gerekli talimatları vereceğini söyledi. Aktardığımız tüm konularla ilgili olarak, kendisine vekaleten CIA Direktörü Pompeo'yu Türkiye'ye göndereceğini söyledi. 'Belgeleri ona da iletirseniz, daha ayrıntılı bilgilenmiş olurum' dedi. Nitekim görüşmeden hemen 2 gün sonra CIA Direktörü ilk yurtdışı ziyaretini bize yaptı. Kendileri (Trump) kısa zamanda yüz yüze bir görüşme yapabileceğimizi bana telefonda ifade ettiler. Yüz yüze görüşmede çok daha netice alıcı değerlendirmeler yapma fırsatımız olacaktır.



Güvenli bölgeler konusunda ABD yönetiminden bir yaklaşım değişikliği bekliyor musunuz?


'Güvenli bölge' Sayın Trump'ın da kullandığı bir ifade. Ben bu düşünceyi, Sayın Obama döneminde dile getirmiştim. O günden itibaren de bu meselenin takipçisi oldum. Biz, 'terörden arındırılmış güvenli bölge' diyoruz. İşin aslı budur. Buna bağlı olan diğer bir konu, uçuşa yasak bölgedir. Bu da yeterli değil. Orada bir de milli güvenliği sağlamak için bir orduya ihtiyaç var. Biz uzun zamandır eğit-donat yapıyoruz. ÖSO bizim eğit-donat çalışmalarımızın eseridir. Bu ihtiyaç, oralı insanlarla, çoğunluğu Arap olan Suriye vatandaşlarıyla karşılanıyor. ÖSO, terörden arındırılan bölgelerde güvenlik için çok önemli. Mesela Cerablus'ta şu an onlar var. Rai, Dabık, şimdi de El Bab'a onlar yerleşecek. Münbiç'te de ÖSO olmalı.



PYD İLE İŞBİRLİĞİ SURİYE'Yİ BÖLER


Bunu Sayın Trump'a da ifade ettim. PYD'yi, YPG'yi devreden çıkarmaları gerektiğini söyledim. 'Rakka'nın DEAŞ'tan temizlenmesi işini bunlarla yapacaksanız, biz orada yer almayız. Sizin ne PYD'ye ihtiyacınız var, ne YPG'ye. Bu işi koalisyon güçleriyle beraber, pekala hep birlikte yapabiliriz' dedim. PYD-YPG'yle yapılacak bir çalışmanın Suriye'de bölünmeyi getireceğini, bizim bölünmeye karşı olduğumuzu belirttim. O da tüm bu dediklerimizi değerlendireceklerini söyledi. DEAŞ dahil tüm terör örgütleriyle mücadele konusunda biz son derece kararlıyız. Fırat Kalkanı'nda şehitlerimiz olmakla birlikte, 3 binin üzerinde DEAŞ'lı bertaraf edildi. DEAŞ, El Bab'da çökme noktasına geldi. Kenti boşaltıyorlar. Münbiç'te de, Rakka'da da bu pekala başarılabilir. Bu gerçekleştiğinde hava da farklı olacaktır. O bölgede, en az 4-5 bin kilometrekarelik bir alanda güvenli bölge oluşturulması lazım.



Peki güvenli bölgeye yapılacak konutlar?


Bu işin maliyeti ciddi. Şansölye Merkel, 'Yeter ki bize iltica olmasın, böyle bir işe biz yılda 10 milyar Avro ayırabiliriz' demişti. Dedim ki, çıkartalım bunun maliyetini, bu insanlara 500'er metrekarelik arsalar içinde konutlar yapalım. 'Doğru' dedi. Şimdi Trump, 'Ben bu işin mali olayını çözerim' diyor. İkili görüşmede, bu işte herhalde bizim önümüzü açacaktır. 'Bu işle ilgili donörler oluşturmamız lazım' diyor.



Körfez ülkelerinden kaynak gelecek mi?


Onu söylüyor zaten.



Türkiye sıçrayacak


Referandum sonrasında 2019'a kadar birtakım düzenlemeler mi bekliyoruz?


Tabii ki yasal düzenlemeler olacaktır. Nerede ne gibi tıkanıklıklar varsa bunları çok daha rahat giderme imkanımız olacaktır. Çünkü Türkiye'nin artık sıçramaya ihtiyacı var. Ben bu konuda son derece umutluyum. Niye biliyor musunuz? Bakınız 18 Mart Köprüsü'nün ihalesini yaptık. Şirketler teklif için birbiriyle yarıştı. Hani çöküyordu Türkiye ekonomisi? İhaleyi iki Koreli, iki Türk firmasından oluşan konsorsiyum kazandı. Bunun bedeli yaklaşık 12 milyar dolar. Ne yapacaklar? 16 küsur yıl burayı çalıştıracaklar. Ondan sonra ne yapacaklar? Devlete verecekler. Ekonomi çöküşte olsa, o ülkede kimse kalkıp böyle bir yatırım yapmaz. Şu anda, boğazın altından 3 katlı tünelle ilgili hazırlıklar da sürüyor. Daha şimdiden 'ihaleye girmeye hazırız' diyenler var. Hakeza Kanal İstanbul için de teklifler hazır. Türk firmaları, Japonlar, Koreliler vesaire hepsi 'biz varız' diyorlar. Biz güvenli bir limanız. Güvenli liman olduğumuz için bu insanlar gelip ülkemizde yatırımlar yapıyor. Çanakkale'de 18 Mart'ta köprünün temelini atıyoruz. Dünyanın bir numarası olacak. 3 kat olarak inşa edilecek bu köprü, her şeyiyle ilk olacak.



Biz papazlara ajan dedik mi


Almanya'da DİTİB'e (Diyanet İşleri Türk İslam Birliği) operasyonlar var. İmamlara adeta ajan muamelesi yapıyorlar...


Yanlış yapıyorlar. Bunu Şansölye Merkel'e de söyledim. DİTİB imamlarına ajan muamelesi yapılmasının son derece tehlikeli ve kaygı verici olduğunu söyledim. 'FETÖ isimlerini bize bildirdirdikleri iddiasıyla kendilerine böyle bir muamele yapılıyormuş; kaldı ki bize o tür bir şey falan da bildirilmiş değil' dedim. Biraz bunaldı o noktada. 'Yanlış yoldasınız' dedim. Türkiye'de görev yapan papazlara bizim ajan muamelesi yapmamız doğru olur mu? Konuyu araştıracaklarını söyledi. Almanya'nın yeni Cumhurbaşkanı Steinmeier ile bir telefon görüşmem oldu. Devir teslimden sonra Almanya'ya iade-i ziyarette bulunacağım.



Üniversite de bedel öder


Akademisyenlerin ihracı tartışmalara yol açtı. 'Üniversitelere dokunulamaz' gibi bir hava da oluştu...


Şahsen ben olaya şöyle bakıyorum: İşlenilen suçlardan dolayı eğer siyasetçi bedel ödüyorsa; ne bileyim çeşitli bürokratlar, teknokratlar bedel ödüyorlarsa, profesör, doçent veya doktor olanlar bedel ödemeyecekler mi? Kusura bakmasınlar, ülkemin bölünmesine yol açacak işler içindeyseler; FETÖ, PKK gibi terör örgütleriyle iltisaklıysalar, elbette bir bedel ödemek durumundadırlar.



İsrail yanlış yapıyor


İsrail'de yeni yerleşimler ve ezan yasağı...


Arzu edilmeyen şeyler oluyor. Netenyahu bazı konularda yanlış adımlar atıyor. Tam bir normalleşme sürecinde olduğumuzu düşünürken, 'Doğalgaz konusunda bir anlaşma yapacağız' derken, bir bakıyorsunuz, Mescid-i Aksa'yla ilgili olumsuz bir adım atıyorlar, arkasından ezanla ilgili yasak getirmeye kalkışıyorlar. Biz Musevilere karşı benzer yasakları aklımızdan dahi geçirmeyiz. Biz tüm inançlara saygılıyız.



Dolarda düşüş Varlık Fonu ile başladı


Hükümet ekonomiyi canlandırmak için paketler hazırladı. Bunları nasıl değerlendirdiniz?


Atılan adımlar arasında özellikle Varlık Fonu çok büyük önem arz ediyor. Malum kafalar bu işlerden anlamadıkları için bunu da hazmedemedi. Bunlar geçmişte de, Allah rahmet eylesin, Özal'ı anlayamıyorlardı. Şimdi biz dünya ile yarışan projeler yapıyoruz. Aynı kafa, bunlara da karşı çıkıyor. Ne yaptı Varlık Fonu? Ciddi bir güç kattı ekonomiye. Ama o kadar cahiller ki, tutup bunun bir özelleştirme olduğunu iddia ediyorlar. Ne alakası var? Elden çıkarılan, verilen bir şey yok ki. Bunların hepsi karşı tarafa bir tür teminattır. Varlık Fonu ayrıca ortaklığa da girebiliyor. Üçüncü ülkelerle farklı ortaklıklar suretiyle gücünüze güç katıyorsunuz. Ama bunu anlayamıyorlar. Nitekim ilanı yapılır yapılmaz dolarda düşüş başladı; şu an 3.64'ü görmüş vaziyette. Ben inanıyorum ki 3.50'nin de altına düşecek. Niye? Türkiye'ye girdiler durmayacak, bunu göreceğiz. Girdiler geldikçe kur düşecek.



Efendim bu Körfez turunda böyle bir para girdisi olacağını hissettiniz mi?


İnşallah...










#Cumhurbaşkanı
#Recep Tayyip Erdoğan
#FETÖ
#Anayasa referandumu
#Devlet Bahçeli
7 yıl önce