Zekeriya Kurşun, Mehmet Acet, Kemal Öztürk, Aydın Ünal ve Merve Şebnem Oruç'un yazılarının en dikkati çeken bölümleri:
Zekeriya Kurşun: İslâm dünyası Kudüs ile test ediliyor
21 Ağustos 1969’da Mescid-i Aksa’da kasıtlı olarak çıkarılan yangından sonra Filistin davasına destek vermek; Kudüs’ün bir oldubittiye kurban gitmemesi ve İsrail zulmüne karşı durmak amacıyla kurulan İslâm İşbirliği Teşkilatı (İİT) bugüne kadar defalarca olağan ve olağanüstü zirveler yaptı. Dün de bir yenisini Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan’ın çağrısıyla gerçekleştirdi. Bu yazının kaleme alındığı sırada henüz olağanüstü toplantının sonuç bildirgesi açıklanmamıştı. Ancak şu bilinmelidir ki, bugün İslâm dünyası Kudüs üzerinden önemli bir sınava tabi tutuldu.
Mehmet Acet: İstanbul’da Kudüs için dev adım
Doğu Kudüs’ün Filistin’in başkenti olduğunu ilan ediyoruz”* Bütün ülkeleri (İslâm ülkeleri dışındaki ülkeler kastediliyor M.A.)Doğu Kudüs’ü Filistin’in başkenti olarak tanımaya davet ediyoruz. * ABD’nin Kudüs kararı, Filistin halkının haklarına saldırıdır. * ABD’nin Kudüs kararını kınıyoruz. * ABD yönetimi barış sürecindeki rolünden çekilmeli. Kudüs kararından geri adım atmazsa, ortaya çıkacak bütün sonuçlardan sorumlu olacaktır.
İstanbul’da yapılan İslâm Zirvesi’nin sonuç bildirgesinden benim bu yazıyı yazdığım saatlerde haber kanallarına yansıyan son dakika bilgileri bunlardı.Görmeye alışık olduğumuz türden kuru bir kınama beyanının ötesine geçen, somut eylem planı ortaya koyan, 50’den fazla ülkenin altına imza attığı bir metin bu.
Kemal Öztürk: "Doğu Kudüs Filistin’in başkentidir" kararı ne anlama geliyor?
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) İstanbul zirvesinden tarihi bir karar çıktı. “Doğu Kudüs, Filistin devletinin işgal altındaki başkentidir.”Karar oybirliği ile kabul edildi. Çok önemli.
Aslında İİT’nin kuruluş amacı Kudüs’ün işgalden kurtulmasıydı. Ancak bugüne kadar, sadece temenni boyutunda olan cümlelere yer veriliyordu.Şimdi ise kesin ve tartışılmaz bir ifadeyle, “İİT, Doğu Kudüs’ü Filistin Devleti’nin başkenti ilan eder” diyerek Amerika’nın aldığı hukuksuz karara çok ciddi bir cevap verilmiş oldu.
Aydın Ünal: İşgal mi, ihanet mi?
Kudüs’ün yakın geleceğine ilişkin iyimser cümleler kurmayı çok isterdim. Şu kısa ömrümüzde yaşadığımız onca hayal kırıklığı iyimserliğimizi elimizden alıyor. Bizim nesil Lübnan İç Savaşı’nı yaşadı, intifadaları gördü, İsrail’in adım adım işgali büyütmesine, Gazze ve Lübnan’a yapılan saldırılara, Sabra-Şatilla katliamına şahit oldu. İsrail askerlerinin bir Filistinli'nin kolunu kameralar önünde taşla kırmasını, ya da küçük çocuğunun yanı başında vurulan babayı televizyonlardan izlediğimizde acziyetimiz tokat gibi yüzümüze çarpıldı.
Merve Şebnem Oruç: Kudüs bizim neyimiz olur?
ABD Başkanı Trump’ın kabul edilemez Kudüs açıklamasının ardından, İslâm İşbirliği Teşkilatı (İİT), dün nadiren gördüğümüz bir karara imza attı ve “Başkenti Doğu Kudüs olan Filistin Devleti'ni tanıdığını” ilan ederek dünyayı da, “Doğu Kudüs’ü Filistin Devleti’nin işgal altındaki başkenti olarak tanımaya davet etti.” Kuşkusuz İİT’nin dönem başkanı olan Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tüm dünyanın görmezden gelemeyeceği şekilde giriştiği çaba, bu kararın alınmasında belirleyiciydi. Eğer Kudüs’ü önceleyen böylesi olağanüstü bir çaba gösterilmeseydi, Suudi Arabistan ve BAE gibi Körfez ülkeleri liderleri, İsrail’le bilinen yakınlıkları nedeniyle konuyu zamana yayarak gündemden düşürebilir; Tahran’ın ve nüfuzu altındaki devlet ve devlet dışı aktörlerin yapacağı sert çıkışlar, Kudüs’ü Körfez ve İran arasındaki mevcut gerilimin yeni bir malzemesi haline getirilebilir, dolayısıyla konu bugüne kadar olduğu gibi bambaşka bir yöne çekilebilirdi.