|

Gazze yakında özgür

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bakü'den Zagreb'e giderken uçakta birçok konuda çarpıcı açıklamalar yaptı. Gazze'ye ablukanın kaldırılması yolunda mayıs ayını işaret eden Erdoğan, Rusya'yı ise Azerbaycan üzerinden uyardı. Erdoğan, Azerbaycan ile savaşa hazır olduklarını açıklayan ve Türkiye'yi suçlayan Ermenistan'ın ateşle oynadığını söyledi. Erdoğan, “Ama tablo da ortada. Çatışma ortamında Azerbaycan güç kazanıyor” dedi.

Yeni Şafak ve
03:00 - 28/04/2016 Perşembe
Güncelleme: 10:40 - 28/04/2016 Perşembe
Yeni Şafak
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hırvatistan'da İslamiyet'in resmi bir din olarak kabul edilmesinin 100. yıl dönümü törenine katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hırvatistan'da İslamiyet'in resmi bir din olarak kabul edilmesinin 100. yıl dönümü törenine katıldı.

Azerbaycan ve Hırvatistan temaslarını izleyen gazetecilerin sorularını cevaplayan Erdoğan önemli açıklamalar yaptı:



'İsrail ile ilişkilerde yeni gelişme olabilir' açıklaması yapıldı. Nedir o konudaki gelişmeler? Zamanında One-Minute yüzünden İsrail ile ilişkileri bozmakla eleştirilmiştiniz şimdi de ilişkileri yeniden kurmakla eleştiriliyorsunuz...


Valla demişler ya, 'kaderim buysa çekerim'... Bizim kaderimiz bu herhalde. Önemli olan, İsrail'in Türkiye ile girdiği bu süreçteki hatasını anlamış olması. Biz 3 şarttan söz etmiştik. Bunun ilk adımı, 'özür'le atıldı. Obama İsrail ziyaretinden dönüşte beni havaalanından aradı, Netanyahu da yanındaydı. O telefon görüşmesinde Netanyahu özür diledi. Diğer iki şart ise tazminat meselesi ve Gazze'ye ambargonun kalkmasıydı. 'Birincisi olur, diğer ikisi de olur' demişti Obama. Nitekim bir müddet geçti, aracılar gelip gitmeye başladı. Şartlarımızı aracılara da söyledik. Tazminat meselesiyle Hillary de çok ilgilendi. Şu anda tazminatta bir yere gelindi. Zannediyorum ailelerin bir kısmı da, 'Bizim derdimiz tazminat değil, asıl derdimiz Gazze, Mescid-i Aksa meselelerinin halli' diyor. Bir kısmı da daha farklı bakıyor. Ama tazminat konusu önemli bir ilerleme sağlanmış durumda. Gazze konusundaki görüşmelerde de ciddi mesafe alındı.



MAYISTA GÖRÜŞME OLACAK


Gazze'nin en önemli sıkıntısı enerji. Dedik ki, 'Biz Aşdod Limanı'na bir enerji verebilen gemi yanaştıralım, oradan enerji sağlayalım'. Gemi konusunda bazı tereddütleri oldu. Onlar bunun yerine bir karşı teklif getirerek, Almanlarla birlikte bir santral kurmamızı önerdiler. Biz de bunun mümkün olabileceğini belirttik. Önemli olan oraya santralin kurulması. Şimdi o teklif olarak önlerinde. Ama biz gemi olayından da vazgeçmiş değiliz. Yani o da masada. İkincisi dedik, burada çok ciddi su sıkıntısı var. Su yok. Ya denizden arıtma su yoluna ya da sondaj yoluna gidilmeli. Bu önerilerimize de olumu bakıyorlar. Temenni ederim ki çözülür. Tabii enerji ve su konusunda şebeke işi de hallolmalı. Bunların gerçekleşmesi için donör arayışlarımız var. Bazılarının sözlerini de aldık. Okul, hastane ihtiyaçları da giderilmeli. Tüm bunların, inşaat malzemelerinin Türkiye üzerinden iletilmesine de 'evet' diyorlar. Şimdi, mayıs ortasında ekiplerimiz yeniden biraraya gelip görüşecekler. Tüm bunları halledebiliyorsak, biz olumluyuz.



  • AMBARGO SONA ERMEK ÜZERE


    Bunları Filistinli yetkililerle de görüşüyor musunuz? Onlar nasıl bakıyorlar bu sürece?

    Elbette görüşüyoruz. Atılacak adımları Filistinli kardeşlerimizle de istişare ediyoruz. Onlarla da konuşuyoruz. Nitekim, Ankara'da Teşekkürler Türkiye Platformu heyetini kabulümüzde de, gelinen noktayı konuklarımıza da anlattım.


    Bu durumda Gazze'ye ambargo fiili olarak ortadan kalkıyor değil mi?

    Dediğimiz meseleler hallolduğunda kalkmış olacak. Enerji meselesi, su meselesi, okul, hastane, bunlar önemli meseleler. Gazze'de TİKA'nın da ciddi çalışmaları var. Hastane bitti, tıbbi teçhizat alınıyor. İnşallah bu meseleler hallolduğunda, farklı bir noktaya gelinecek.



Azerbaycan
Ukrayna'ya
benzemez


Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan Azerbaycan'la savaşa hazır olduklarından söz ediyor, Türkiye'yi suçlayıcı ifadeler kullanıyor. Ermenistan'ın ülkemizi hedef almasının altında ne yatıyor?


Ermenistan ateşle oynuyor. Türkiye'nin her vesileyle iyi niyet gösterdiği biliniyor. Mesela ülkemizde, toplamda 100 bin civarında Ermeni var. Bunların 50 bin kadarı, Türkiye vatandaşı değil. İçlerinde oturma izni olmayanlara karşı hoşgörülü davranıyoruz. Yine bizler, ülkemizde yaşayan Ermeni vatandaşlarımızın yıllarca verilmeyen vakıf mallarını da iade ettik. 24 Nisan'da geçen yılki taziye mesajıma benzer bir mesaj da yayımladım. Biz iyi niyetli olduğumuzu gösteriyoruz. Ama Ermenistan tüm bunları anlamıyor. Dediğim gibi, Sarkisyan ateşle oynuyor. Ama tablo da ortada. Bu çatışma ortamında Azerbaycan ve İlham Aliyev güç kazanıyor. Rusya da tam manasıyla Ermenistan'a destek veremiyor. En azından açıktan destek veremiyor, çünkü Azerbaycan ile de menfaat ilişkisi var. Şu an Azerbaycan'ın ele geçirdikleri yerlerle ilgili olarak 'Bizim için önemli değil' deseler de Ermenistan'ı korku sarmaya başladı. Nüfus, asker sayısı ve diğer imkanlar bakımından Azerbaycan'ın gücü Ermenistan'la kıyas edilmeyecek kadar fazla. Azerbaycan'ın durumu çevresindeki ülkelere benzemez. Ne Gürcistan'a ne de Ukrayna'ya benzer. Rusya Ukrayna'da bile istediği sonucu alamadı. Sadece Kırım garip ve Tatarların nüfusu az olduğu için orada bir sonuç elde edebildi. Bu hususta Rusya da yanlış yapıyor.



Konsey'de 20 üye olsun


Azerbaycan'da Medeniyetler ittifakı toplantısına katıldınız. Projede son durum nedir?


İstenen heyecan henüz yok. Ben Ban Ki-mun'un da bu toplantıya gelmesini arzu ederdim. Ancak gelemedi. İlk görüşmemizde kendisine bunun sebebini de mutlaka soracağım.



Medeniyetler İttifakı çalışması ileriye doğru Dünya 5'ten büyük tezinize bir katkıda bulunur mu?

Evet, olayı bu noktaya çalışmamız lazım. Bizim arzumuz, 20 daimi üyenin olacağı bir BM (Güvenlik Konseyi) teşkilatı. Geçici üyesi olmayacak. Yılda 1 ya da 2 yılda bir, daimi üyeler yenilenecek. Hem farklı kıtaların hem de farklı dinlerin temsilcileri yer alacak bu yapının içerisinde. Ama birileri ellerine geçirdikleri saltanatı kimseyle paylaşmak istemiyor. İslam İşbirliği Teşkilatı'nda da söyledim; 'ağlamayan çocuğa süt vermezler' dedim.



DÜNYA 5'TEN BÜYÜK


İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanlığı da Türkiye'ye geçti. Neler yapılacak?


Bu işleri bizim Dışişleri Bakanlığı yürütüyor. Fakat ben yeni bir şey düşünüyorum. Beştepe'de en az 5 kişilik bir komisyon oluşturacağım onunla ilgili. Ülkeleri, büyükten küçüğe, güçlüden zayıfa yakın takibe alacak bir ekip. Bu ekip, Dışişleri'ndeki ekip ile sürekli koordine olacak. O ülkelerden belirlenen temsilcilerle irtibat halinde olacak. 2 sene çok uzun bir zaman dilimi değil. Önerilerimizin takipcisi olacağız. İşte 'Dünya 5'ten büyüktür'. Bu tezi, 56 İslam ülkesinin savunması lazım. Bunu savunur hale getireceğiz. Kaç tanesinde bunu başarırsak bizim için kârdır. Mesela Kosova'nın bağımsızlığının tanınması meselesi. ABD ilk bağımsızlığını tanıyan ülke... İkinci biziz. Zannediyorum sayı 140'a filan ulaştı. Müslüman ülkelerin birçoğu hâlâ Kosova'yı tanımıyor. İnsan buna üzülüyor.



  • OBAMA'NIN O SÖZÜ YANLIŞ
  • IŞİD'le mücadele için ABD'ye ılımlı muhaliflerden müteşekkil 1800 kişilik bir isim listesi verdiğinizden söz etmiştiniz. Gerek bu liste, gerekse PYD hususunda ABD ile ilişkilerde yeni gelişmeler sözkonusu mu?
  • Temaslarımız sürüyor. DAİŞ'le mücadelede, örneğin son dört-beş gün içinde verdiğimiz koordinatları vurma konusunda daha gayretliler. PYD ve YPG isimleri de artık telaffuz edilmiyor. Bu hususta eski tavırları yok. Tabii biz yine de temkinliyiz. Bu husustaki yaklaşımımızı aynen muhafaza ediyoruz. Şu anda Azez'de, Türkmen dağlarında çatışmalar yoğun bir şekilde devam ediyor. Rejim son zamanlarda çok daha farklı bir şekilde aslında güç kaybediyor. Muhalif grupların desteklenmesi önemli. ABD, 250 kişilik bir eğitici unsur da gönderdi o bölgeye. Başarı için ne gerekiyorsa yapılmalı. 'Çok kısa sürede bitmez' gibi ifadeler kullanılmasının nedenini anlamakta zorlanıyorum.
  • Obama, 'Benim dönemimde bitmez' diyor...
  • Bu tür ifadelerin kullanılmasını, şahsen doğru bulmuyorum. Çünkü devlet politikalarında devamlılık esastır. Yönetimde biri gider diğeri gelir. Devletin politikası devam eder.





'Ergenekon yoktur' fikrine katılmam


Yargıtay'ın Ergenekon kararından sonra, Ergenekon yokmuş gibi bir algı oluştu...


Tabii ki bu yargıyla alakalı bir konu. Bu tür konuların sulandırılması elbette doğru olmaz. Ama mesela ben bu konuda Sayın Başbuğ konusundaki itirazımda, kendisinin mesai arkadaşım olduğunu ifade etmiş; yargılanacaksa Yüce Divan'da yargılanması gerektiğini daha o zaman söylemiştim. Ergenekon'da da Balyoz'da da, kimileri haklı olarak yargılandıysa da, elbette haksızlığa uğrayanlar da oldu.



Ergenekon veya Balyoz gibi örgütler yoktur denemez mi demek istiyorsunuz?


Adı tam öyle midir değil midir ayrı konu. Ama 'ortada hiçbir şey yoktu' fikrine de katılmıyorum. Zaten ortada bir şeyler de olduğu için yaşandı tüm bu sıkıntılar. Önemli olan hakkın er ya da geç tecelli etmesidir. Zulmetmiş olan varsa, layıkları ne ise onu bulmalılar.



Saygı duyana saygı duyarız


Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş yıldönümünde Kılıçdaroğlu ile tokalaşmadınız...


Birileri hem Cumhurbaşkanına kalkıp kalpazan diyecek, her türlü hakareti edecek, hem de gelip elinin sıkılmasını bekleyecek... Böyle bir şey olabilir mi? Ben parlamentoda değilim. Bu ülkenin Cumhurbaşkanıyım. Dolayısıyla bir insan saygı duyarsa, biz de ona saygı duyarız. Bu makamdayız diye, sağ yanağımıza vuranlara hiç ses çıkarmayıp bir de sol yanağımızı çevirecek değiliz. Kusura bakmasınlar Tayyip Erdoğan böyle biri değil.



Mektup geldi


Son olarak bir de Mehmet Özhaseki'nin Kayseri'de bir konuşmada kullandığı ifadeyi sormak istiyoruz. 'Paralel yapı fabrika ayarlarına dönerse, mücadele sona erer' dedi. Ne diyorsunuz bu yaklaşıma?


'Fabrika ayarları' ile neyi kastettiğini bilmiyorum. Ama Mehmet bey'in de paralel yapı ile mücadelede kararlı biri olduğunu biliyorum. Kayseri'de malum, paralelle bağlantılı olduğu ortaya çıkan malum bir yapı da var: Boydaklar. Şu anda iki isim içeride. Aileden bize mektup yazanlar, randevu talep edenler de var. Ama ben yargı makamı değilim ki... Bazı şeyler zamanında düşünülmeli. Konu zaten artık tamamıyla yargıyla ilgili. Böyle bir durum sözkonusu.



MERKEL'E TEPKİ

'Çalışalım' demişti, hâlâ çalışıyor!


Azez-Cerablus arasında düşünülen 'güvenli bölge' ile ilgili çalışmalar ne durumda?


Güvenli bölge diye sözü edilen yer, o bölgede eni 90 km, derinliği 40-45 km olan bir alan. Ama bize göre bu alanı daha da büyütmek mümkün. Yer müsait. Mültecilerin önlenmesi isteniliyorsa, yeteri kadar alanı bu işe tahsis etmek lazım. Nasıl sağlanacak güvenlik? Nasıl bir Kıbrıs'ta yeşil hat var orada güvenliği kim sağlıyor, BM. Aynı şey terörden arındırılmış güvenli bölge için de yapılabilir. Bize hak verseler de iş adım atmaya gelince çekingen davranıyorlar. Mesela Merkel'e bu teklifi getirdiğimde baktım hiçbir şey söylemedi. 'Bunu çalışalım' dedi, o gün bugün hâlâ çalışıyor. '10 milyar avro ayıracağım bu işe' diyor. Kim için? Kendi ülkesine gelenler için. Ben diyorum ki bakın böyle bir şey söylediniz gelin bunu Suriye'deki güvenli bölge için ayırın. Zira bu adımlar orada atılacak olursa belki de bu insanların kahir ekseriyeti size gelmeyecek. Bunun üzerinde çalışmak lazım.



Almanya'nın İncirlik'te kalıcı üs kurmak istediği yönünde bazı iddialar vardı.

Biz ne kadar müsaade edersek o kadar kalırlar. Bunlar zaten, şu anda bu süreçle alakalı bir şey. Süreçle alakalı olarak orada bulunuyorlar. NATO üyesi olarak bunları bize faydası da var. Almanya'nın Fransa'nın İncirlik'te böyle bir yerleşim yapmasının bizlere faydası da var. Bunu unutmamak lazım.



AP Başkanı Schultz'un 'Biz Erdoğan'la anlaşmadık. Bizim muhatabımız Davutoğlu'dur' dedi...

Bahsettiğiniz kişi, benimle ne zaman görüşse liderliğimin ne kadar saygın olduğumdan söz eder. Ben bu davranışları Alman ekolünün Türkiye'ye operasyonu gibi görüyorum.



  • Herkes inancında özgürse mesele bitmiştir
  • TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın laiklik ile ilgili sözleri tartışmalara neden oldu...
  • Meclis başkanının ağzına herhalde kimse kalkıp kilit vuracak değil. Ortada bir anayasa çalışması var, o da görüşünü söylemiş. Beğenirsin beğenmezsin o ayrı. Tayyip Erdoğan olarak benim düşüncem ise AK Parti'yi kurduğum dönemden itibaren belli. Bunu Kahire'de söylemiştim. Laikliğin, farklı inanç grupları için güvence olduğunu anlattım. Şimdi hapiste olan Müslüman Kardeşler yetkilisi Muhammed Bedii, “Bu dediğiniz nasıl bir şey" diyerek şaşkınlığını dile getirmişti. Anlatınca 'Böyleyse ben de tasvip ediyorum' demişti.
  • 'Nüfusun yüzde 99'u Müslüman, dolayısıyla anayasada İslam'a biraz daha vurgu yapalım' görüşü var...
  • Bunların hepsi boş şeyler. Anayasada bu ülkedeki tüm dini grupların inançları güvence altına alınıyorsa, devletin tüm inanç gruplarına eşit mesafede olması esas alınıyorsa, özellikle İslam'a vurgu yapmaya ne diye ihtiyaç olsun? Ben bir Müslüman olarak inancımı istediğim gibi yaşayabiliyorsam mesele bitmiştir. Hristiyan, Musevi, inançlarını yaşayabiliyorsa onun için de mesele bitmiştir.
#Cumhurbaşkanı
#Recep Tayyip Erdoğan
#Gazze
#Azerbaycan
#Ermenistan
#Rusya
8 yıl önce