|

Haccın ruhu

Kutsal topraklara ayak bastığı zamanları anlatan tarihçi-yazar Vehbi Vakkasoğlu, “Kabe’yi görmek haccın ruhuymuş, tavafa girmek etrafında pervane olmakmış. Lakin bütün bu duygular Arafat’a kadar devam ediyor. Arafat’a çıkıyorsunuz ve “Hac, Arafat’tır” hadisinin ne kadar doğru olduğunu bütün ruhunuzla, hissiyatınızla, hücrelerinizle görüyorsunuz” diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 28/08/2016 Pazar
Güncelleme: 20:10 - 27/08/2016 Cumartesi
Yeni Şafak
Arafat'mış


Ünlü tarihçi-yazar Vehbi Vakkasoğlu, kutsal topraklara ayak bastığı zamanları İsmail Tongar'un 'Kabe'yi İlk Gördüğümde' adlı kitabında anlattı. Vakkasoğlu yazısında “Arafat'ı görmek çok enteresan oldu. İnsan sanıyor ki Mekke acayipmiş, Kâbe'yi görmek haccın ruhuymuş, tavafa girmek etrafında pervane olmakmış, Hacerü'l-Esved ile karşı karşıya kalmak en tatlısıymış. Lakin bütün bu duygular Arafat'a kadar devam ediyor. Arafat'a çıkıyorsunuz ve “Hac, Arafat'tır” hadisinin ne kadar doğru olduğunu bütün ruhunuzla, hissiyatınızla, hücrelerinizle görüyorsunuz. Arafat'ta günahlar dökülür ve temizlenirmiş” diyor.



BİR KUŞAK ÖNCE HAC YASAKTI


“Bir kuşak daha önce, dedelerimizin gençliği zamanında zaten hac yasak bir ibadetti” diye anlatan Vakkasoğlu, “Yasal olmayan yollardan gitmek ve ölümü göze almak lazımdı. Sınır boylarımızdaki kaçakçılar ile anlaşıp adeta kaçak bir mal gibi gidip gelmek gerekiyordu. Dolayısıyla bu hazırlıkları yaptığım zaman tahmin ediyorum ki, benim heyecanım bizden sonraki nesilde olmaz. Diyorum ki “Allah Allah! Dedemin anlattığı bunca işler, oraya ulaşmak bir macera ve korku filmi gibi." Ben parayı hazırladım, emekli maaşını yatıracağım, pasaportu hazırlayacağım ve gideceğim ama hala şaşkınlığım devam ediyordu. Bazen Kabe'nin resmini önüme koyuyorum ve diyorum ki: “Seni şu zamana kadar hep fotoğraflardan seyrettim. Artık gerçekten görecek miyim?” Hep böyle bir tereddüt vardı içimde. Şuuraltını yokladığım zaman benden önceki iki neslin anlattıklarının zihnimde yer ettiğini gördüm. Çok zahmetli ve çok canlar verilmiş ki, bire bir benim annemin babası da o yolda vefat etmişti. Lübnan'da kalmıştı ve cenazesini orada uzun zamanlar sonra zor bulmuşlardı.” ifadelerini kullanıyor. Arafat'ı gördüğü andan bahseden Vakkasoğlu, "İnsan sanıyor ki; Mekke acayipmiş, Kâbe'yi görmek haccın ruhuymuş, tavafa girmek etrafında pervane olmakmış, Hacerü'l-Esved ile karşı karşıya kalmak en tatlısıymış.Lakin bütün bu duygular Arafat'a kadar devam ediyor. Arafat'a çıkıyorsunuz ve “Hac, Arafat'tır” hadisinin ne kadar doğru olduğunu bütün ruhunuzla, hissiyatınızla, hücrelerinizle görüyorsunuz. Arafat'ta günahlar dökülür ve temizlenirmiş." diyor.





DUA, SAMİMİYET, VE İHLAS


“Duygularımızı değiştiremezsek, benim günahım çoktur, burada o hissiyatı yaşayamazsak” diye aramızda muhabbetler oluyordu ama bunları yaşayan hiçbir kişi kalmadı." diyen Vakkasoğlu, şöyle devam ediyor: "Sururi Kale, isimli arkadaşım vardı. Şeytan taşlarken kocaman taşlarla saldırmıştı. Taşlar bitince şemsiyeyle, terlikle, eline ne geçerse onunla saldırmaya devam ediyordu. “Benim şeytanıma böyle minicik taşlarla bir şey olmaz” derdi. Manevi nurdan bir elin içimize girdiğini ve içinizde ne kadar karanlık pis fikir, düşünce, hayal, hata varsa günaha dahil hepsinin o elce temizlendiğini ve yeniden ananızdan doğmuş gibi saf, samimi bir hale geldiğinizi hissediyorsunuz. O kadar uzun süren bir duada nasıl hıçkırıklar vardı. Ruhtaki bütün kirlerin kusturulduğunu ve nasıl hafiflediğinizi hissediyorsunuz. Sadece dua, samimiyet, ihlas ve kulluk bilinci var. Dünyevi hiçbir şey kalmıyor. Orada yepyeni çok değişik, bambaşka bir insan oluyorsunuz ama o hâl başka hiçbir yerde olmuyor. O hali koruyabilmenizin çok zor olduğunu insan tekrar döndüğünde görüyor. Onun için hacı olmak kolaydır ama hacı kalmak zordur derler. Hakikaten Arafat haccın zirvesidir. Anlatılmakla hissettirilecek bir şey değildir, kelimeler yetmez."



BURADA RAHMAN'IN MİSAFİRİSİNİZ




“Kendisine hac nasip olunca “Acaba son anda bir aksilik olur mu?” diye düşündüğünü söyleyen Vakkasoğlu, “Aklım inanıyordu ama duygularımı ikna edemiyordum. Uçağa bindiğim ana kadar inanamadım. Hatta içimden hostese “Bu uçak gerçekten Cidde'ye mi gidiyor” diye sormak geldi. Uçak Cidde'ye iniş yaptığında “Bu uçak gerçekten Cidde'ye mi indi? Bu kadar Mekke'ye yakın bir yere mi geldik?” diyedüşünmeye başladım. Uçağın kapısı açılıp da o zamana kadar hiç hissetmediğim sıcak dalga yüzüme vurunca, Arabistan'a geldiğimi anladım. En çok duygulandığım ve heyecanlandığım şey de “Rahman'ın misafirisiniz burada” yazılı olan levhayı görmekti. Bütün yeryüzü Allah'ın bizim istifademize sunduğu bir misafirhanedir amaorada doğrudan doğruya “Burada herkes Rahmân'ın misafiridir” manasına gelen levhalar koymuşlar. Onları görmek insanı bir anda alıp götürüyor” diyor.





Yeni bir başlangıç


Eski Diyanet İşleri Başkanı Süleyman Ateş, hacılara kutsal topraklarda ve sonrasında yapacakları ibadetler ile ilgili manevi olarak tavsiyelerde bulundu. Ateş, “Hac sadece Kabe'nin çevresinde dolanmak değil aynı zamanda meleklerin Arş-ı Ala'nın etrafında dolandığını düşünmek ve Hakk'ın gönüle hakim olmasını sağlamaktır” dedi.



ÖNCELİKLE NAMAZ


Şartlarına riayet ederek haccı eda eden kimsenin annesinden doğmuş gibi olduğunu fakat namazın hac ibadetinden daha önemli olduğuna dikkat çeken Süleyma Ateş, “Her şeyden önce ibadetlerin temel amacı Allah sevgisidir. Namaz hacdan daha önemlidir. Allah beni anmak için namaz kıl diye buyurmuştur, Allah'ı anmak için hac görevimizi yerine getirmemiz gerekmektedir” şeklinde konuştu.



HELALLİK VE SABIR


Hacı adaylarının gitmeden mutlaka çevresindeki kişilerden helallik alması gerektiğinin altını çizen Ateş, “Adaylar hacca gitmeden önce mutlaka helallik almalı ve gerek yol esnasında gerekse oraya gittiklerinde kimseyi kırmamaya ve üzmemeye özen göstermelidir” diye konuştu. Aynı anda birçok insanın hac görevi için kutsal topraklara gittiğini çok kalabalık olduğundan yahut sıcaktan dolayı herkesin sinirli olabileceğini belirtti. “Öfkeye hakim olabilmek en büyük kahramanlıktır. Bir insan öfkelendiği zaman sakinleşmesi için salavat getirmesi lazımdır” ifadelerini kullandı.





YALNIZCA ALLAH İÇİN


Samimi duygularala hac ibadetini yapıp Arafat'ta da halisane bir şekilde Allah'a yalvarırsa haccın kabul olacağını söyleyen Ateş, “Hac tamamen Allah'ın rızasını kazanmak için yapılırsa bütün günahlardan temizlenilmiş olur. Gösteriş için ve isminin önüne hacı ünvanı getirebilmek için hac yapmaktan kaçınılmalıdır. Hac dünyalık hiçbirşeyle uğraşmayarak tamamen Allah rızası gözetilerek yapılmalı” diye konuştu.



ÖRNEK BİR YAŞAM


Hac yapan kimsenin ilk önce yalanı tamamen hayatından silip çıkarması gerektiğini belirten Ateş, “Herkese dürüst davranmalı özellikle ticaretlerine asla haram ve hile karıştırmamalı ve devletten vergi kaçırmamaları gerekiyor. Müslümalar onun elinden dilinden zara görmemeli. Artık hakikaten İslam'ı yaşamaya ve herkese örnek olacak bir yaşam sergilemeye önem göstermelidir” dedi.






#Hac
#Arafat
#Vehbi Vakkasoğlu
8 yıl önce