|

Hepsi de en doğrusu Başkanlık dedi

Türkiye yeni cumhurbaşkanlığı sistemi için 16 Nisan tarihinde referanduma gidiyor. Cumhurbaşkanı’nın Devlet Başkanı sıfatını alacağı yeni sistem halkın oyuna yeni sunulsa da siyaset tarihimizdeki yeri eski. Türkiye’nin yakın siyasi tarihine damga vuran siyasetçilerin hemen hepsi Başkanlığa dair olumlu görüş bildirmişti. Hepsi de sistem değişikliğinin ülkenin geleceği için gerekli olduğunu vurguluyordu.

Yeni Şafak
04:00 - 27/03/2017 Pazartesi
Güncelleme: 07:36 - 27/03/2017 Pazartesi
Yeni Şafak
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

Türkiye'de cumhurbaşkanlığı veya başkanlık sistemine yönelik düzenleme önerileri geçmişte de birçok siyasi lider tarafından gündeme getirilmişti. Bu konuda en çok çabalayanların başında ise hiç şüphesiz 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel geldi. Muhtıra ve darbelerle başbakanlıktan indirilen, cumhurbaşkanı seçemeyen, cumhurbaşkanları ve başbakanlarla krizler yaşayan Süleyman Demirel, yeni sistemin niçin ihtiyaç olduğunu en iyi bilen isimdi. Başkanlık talebini “Başkanlık sistemini daha önce ifade ettiğim zaman kendim için istediğimi söylediler. Kendim için değil Türkiye için istedim" sözleriyle açıklayan Demirel kadar Turgut Özal da bu konuda en dertli isimlerdendi. Eski BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ise yıllar önce görüşlerini Yeni Şafak'a verdiği röportajda anlatmış, “Başkanlık sistemi ile yönetim yeniden düzenlenmeli" şeklinde açıklamalarda bulunmuştu. Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Tansu Çiller, Bülent Ecevit, Alparslan Türkeş de Başbakanlık sisteminin ihtiyaç olduğunu söyleyen isimlerdendi.







TURGUT ÖZAL: Başkanlık sistemi diyorum ben


8.Cumhurbaşkanı Turgut Özal 1993'te Mehmet Ali Birand'ın sunduğu 32.Gün programında şunları söylemişti: Başkanlık sistemi diyorum ben, başkanlık sistemi tabii Fransa gibi değil daha çok Amerika'ya yakın. Sebebini şöyle tahlil ediyorum, bakanların benim kanaatime göre bizim tecrübelerimize göre parlamento dışından olması lazım. Çünkü 6 senelik parlamento hayatımda şunu gördüm. Bakanlarla milletvekilleri arasına devamlı problem giriyor. Çünkü bakanın da milletvekilinin de seçim kaygısı vardır. Aynı yerde veya aynı grupta olmadıkları takdirde birbirlerine zıt hareketler yapıyorlar ve dejenerasyon başlıyor"







R.TAYYİP ERDOĞAN

:

2003'ten
beri istiyor


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önceki liderlerin aksine cumhurbaşkanı olduktan sonra değil, henüz başbakanlığının ilk yılında Başkanlık sistemiyle ilgili görüşlerini dile getirmişti: Bunu başardığımız anda ben Türkiye'nin ciddi bir sıçrama yapacağına inanıyorum. Benim için ideal olan Amerikan modeli. Orada yasama ile yürütme arasındaki müdahaleler ortadan kalkıyor. Bir milletvekili bakan olduysa milletvekilliğini bırakıyor. Dışarıdan da bakan atayabiliyorsunuz. O zaman, hiçbir zaman yasamada olanlar 'Akrabamı şuraya getir' diyemiyor. Milletvekili iş buldukça oy alacağını sanıyor. Aslında böyle bir mantık yok. Bunların hepsi ülke ekonomisini çökerten nedenlerin en önemlileri. Ama bu olmadığı zaman yürütmede olanların böyle bir sorumluluğu olmayacaktır. Onun için yasamadan gelen insanlara haklı talepleri dışında hayır diyecektir."







Başkanlığı Yeni Şafak'a anlatmıştı


Büyük Birlik Partisi'nin kurucusu ve 19. 20. ve 23'üncü dönem TBMM Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu, 2002 yılında o dönem muhabirlik yapan Yeni Şafak Haber Müdürü Recep Yeter'e verdiği mülakatta Başkanlık sistemine ilişkin değerlendirmelerde bulunmuştu. 25 Mart 2009 tarihinde Kahramanmaraş'ta FETÖ izleri çıkan bir helikopter kazasında hayatını kaybeden Yazıcıoğlu, 29 Eylül 2002 tarihli Yeni Şafak'ta yayınlanan mülakatta, Türkiye'nin sorunlarından kurtulması için birçok alanda reforma ihtiyacı olduğunu belirterek, Türkiye'nin, sorunlarını ancak bu şekilde aşabileceğini kaydetmiş, “Siyasi partiler yasası ve seçim kanununu yenileyerek siyaseti yeniden düzenlememiz, başkanlık sistemi ile de yönetimi yeniden düzenlememiz gerekiyor" demişti. Yazıcıoğlu şu ifadeleri kullanmıştı: “Başkanlık sistemi ile yönetim yeniden düzenlenmeli. Parlamenter sisteme göre cumhurbaşkanının yetkileri çok fazla. Başkanlık sistemine göre yetkileri çok az. Bunu da yerli yerine oturtmak gerekiyor. Tercih yapılmalı. başkanlık sistemi mi, parlamenter sistem mi? Biz başkanlık sistemini savunuyoruz"







BİZİ RAHAT BIRAKMAZLAR


Muhsin Yazıcıoğlu, o dönemde siyasi çizgisini ve duruşunu da anlatırken Türkiye'nin bugün içinden geçtiği kritik döneme de ışık tutmuştu: “Kültürde dinamik, ekonomide liberal, dini açıdan muhafazakar bir yapıdan yanayız. 'Ya korkularımızla koyun koyuna içimizde dürülüp kalacağız, ya ayaklarımızdaki prangaları çözecek geleceğe kanatlanacağız' diyoruz. Ama, bu arada şüphesiz ki devletin üniter yapısı, milli bütünlük, toprak bütünlüğü gibi konularda hassasız. Bulunduğumuz coğrafya hassas bir coğrafya. Bizi rahat bırakmamışlar, bırakmayacaklar da. Özgürlükler adı altında bir takım yaralarımızın kaşınarak iki de bir kanatılması yerine, milletleşme sürecimizi katkıda bulunacak şeylere öncelik vermemiz lazım."



AB KIZIL ELMA DEĞİL


Yazıcıoğlu AB ilişkilerini de şöyle yorumlamıştı: “Türk olarak içime sindiremediğim bir şey var. Her önüne gelen her fırsatta 'AB'ye girmezsek mahvoluruz' diye konuşuyor. Yıllardır böyle konuşarak milletin çocuklarını aşağılık kompleksine soktular. Çok ciddi bir medeniyet potansiyeli olan bir ülke olarak bu coğrafyada rahatlıkla, kültürel, ekonomik ilişkilere girebilme şansımız varken bunu kullanmıyoruz. Avrupa ile sorunlu olmamız düşünülemez. Ama Kızıl Elma haline de getirmememiz lazım.







Necmetin Erbakan: Başkanlık sistemi getirilecektir


Milli Görüş lideri Prof.Dr. Necmettin Erbakan başkanlık sistemini genel başkanı olduğu Milli Nizam Partisi'nin 1969 tarihli programında savunmuştu. Erbakan, “Daha hızlı kalkınmaya mecbur olan Türkiye'mizde devlet hizmetlerinin verimli, süratli ve kudretli yürütülebilmesi ve anayasamızın bünyemize intibakı bakımından daha mütekamil bir yapıya kavuşturuşması ve tatbikattaki aksaklıkların giderilmesi için başkanlık sisteminin getirilmesini zaruri görüyoruz. İcra organının daha kudretli olması ve süratli çalışabilmesi için reisicumhurun tek dereceli olarak halk tarafından seçilmesi ve icrai organın düzenini başkanlık sistemine göre tanziminin yapılması gerekmektedir" ifadesinde bulundu. Prof. Dr. Necmettin Erbakan Refah-Yol hükümeti döneminde de bir televizyon programında yeri ve zamanı geldiğinde başkanlık sistemi meselesenin de gündeme gelebileceğini anlatmıştı.







Bülent Ecevit: Başkanlık sistemine geçmeli


Bülent Ecevit başkanlık sistemi ile ilgili görüşlerini KKTC üzerinden paylaşmıştı: “Yıllardan beri KKTC'ye gittiğimde bazı kuruluşlar ve sendikaların temsilcilerine düşüncemi belirtiyordum ve başkanlık sistemine geçmenin zorunlu olduğunu anlatmaya çalışıyordum. Birçok kimse kabul ediyordu, bu görüşümü fakat bir türlü adım atılamıyordu. Fakat şimdi bu zorunlu hale gelmiştir bence."







Süleyman Demirel: Her fırsatta savundu


9'uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, siyasi hayatının neredeyse her aşamasında başkanlık sistemini savundu. Demirel, 2006 yılında bir konferansta şunları söylemişti: Benim içimde kalan ukdedir. İsterdim ki siyaseten Türkiye, cumhurbaşkanını seçsin. Halktan kopuk bir cumhuriyet olmaz. Sistem işlemiyor, temsili sistem işlemiyor. Ben isterdim ki bunu yapabilelim, yapamadık. Ben aslında isterdim ki Türkiye'de başkanlık sistemini yapalım. İçimde ukdedir yapamadık. Çünkü devlet büyük, ülke büyük, halk çok dinamik. Biz bu ülkeyi idare edemiyoruz. Hükümetlerin kusuru da olabilir, içinde vardır ama genelde sistemde değişiklik yapmamız lazım."







Abdullah Gül:
Refah Partisi'nin
savunduğubir fikir


11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de, 1997 yılında dönemin Refah Partisi(RP)'nde Genel Başkan Yardımcısı görevindeyken başkanlık sistemine vermiş olduğu desteği belirtmişti. Gül, “Bu öneriyi ilk olarak merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal ortaya attı ve o zaman Demirel buna karşı çıktı. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi, Refah Partisi'nin başından beri savunduğu bir fikirdir" demişti.






Tansu Çiller:
Kalıcı
tedbir şart


Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki ilk ve tek kadın başbakan olan Tansu Çiller de başkanlık sistemini savunanlar arasındaydı. Koalisyonlara mecbur kalınan istikrarsızlık dönemlerinde sıkça istikrar vurgusu yapan ve bunun uzun vadede sağlanabileceğini belirten Çiller şu ifadeleri kullanmıştı: “Siyasi istikrar palyatif bir takım tedbirlerle sağlanamaz. Siyasi istikrar uzun vadede başkanlık sistemine geçişle bulunabilir. Bu 5-10 yıllık süreç içinde anayasa değişiklikleriyle sağlanabilir."






Alparslan Türkeş:
Dünyaya başkanlıkla
hükmettik


Alparslan Türkeş, başkanlık sistemine ilişkin görüşlerini “Temel Görüşler" adlı kitabında şöyle anlatmıştı: “Milliyetçi Hareket, tek başkan, tek meclis sistemini savunur. Çağımız kuvvetli, adil ve hızlı icra çağıdır. Türk milleti, dünya imparatorlukları kurduğu devirlerde kuvvetli, adil ve hızlı icra sistemini uygulamıştır, kuvvetli ve hızlı icra, icra gücünün tek elde toplanmasıyla mümkündür. Bunun için tarih ve töremize uygun olarak başkanlık sistemini savunuyoruz. Her konuda bütünleşmeci olduğumuza göre, icranın başında da bütünleşmeci olmalıyız. Türk tarih felsefesi ve tarihinde icra organı hiçbir zaman bölünmemiş, yani tek bir başkan tarafından yürütülmüştür."











#Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi
#Anayasa referandumu
#16 Nisan 2017
7 yıl önce