|

İyi esnaf iyi komşu

Osmanlı'dan miras kalan Ahi kültürü Fatih, Çengelköy, Balat gibi tarihi semtlerde yaşamaya devam ediyor. Ciltçilik sanatının son temsilcilerinden 64 yaşındaki Muzaffer Karaca, "Ahilik ocağı emanettir, söndürmeyelim. Gelen bazı işleri gençlere gönderiyorum, böylece onlar da ustalaşıyor. Gençlerden yeni ustalar yetiştirmelerini bekliyorum" diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 17/09/2017 Pazar
Güncelleme: 04:24 - 17/09/2017 Pazar
Yeni Şafak
Ahilik ocağını söndürmediler
Ahilik ocağını söndürmediler

Osmanlı'dan günümüze capcanlı bir şekilde sadece camiler, saraylar, hamamlar kalmadı. Esnaf ve zanaatkarların birlikte hareket ettiği Ahilik Ocakları dayanışmanın ve dostluğun yansıması olmuştur. Ahi, cömert ve kardeş anlamına geliyor. Bozacı, mahalle bakkalı, ciltçi, tamirci, garson, köfteciler sayesinde yüz yıllardır bu topraklarda olan ahilik ruhu günümüze taşınıyor. Tereyağı sattığı müşterisi bal istediğinde rafta olmasına rağmen onu siftah etmeyen komşusuna gönderen esnafı hepimiz duymuşuzdur. Peki bu esnaflar hâlâ yaşıyor desek... Esnaflardan kimi kendine gelen cilt işini genç meslektaşına yönlendiriyor kimiyse bozanın yanında bakkalı düşündüğü için leblebi satmıyor. Yeni Şafak Pazar Eki olarak günümüz Ahileri'yle konuştuk.


GENÇLERDEN YENİ USTALAR BEKLİYORUM

Muzaffer Karaca, mücellit sanatının son temsilcilerinden. Kıymetli bir cilt ustası olan Karaca, Topkapı'daki iş yerinde 1800'lü yılların klasik cilt makinelerini de elinde bulunduran tek kişi. Türkiye'de ve Avrupa'da eşi benzeri olmayan cilt makinelerini bulup ilk günkü haline getiren 64 yaşındaki Karaca, "Ben Kırşehirliyim. Ahilik Kırşehir'den başlamıştır, bu ocak emanettir, söndürmeyelim. Ben şu an mesleki aletleri sattığım için bana gelen her işi kabul etmek yerine ciltçi arkadaşlarımıza yönlendiriyorum. Genç ciltçi arkadaşlarla sürekli iletişim halindeyim. Onların da piyasada var olabilmeleri için bana gelen çoğu işi onlara yönlendiriyorum. Ne kadar iş yaparlarsa o kadar usta olurlar ve birilerini yetiştirebilirler. Müşterilerimi Serra Güney Özkan'la tanıştırıyorum, o ve onun gibi gençlerden yeni ustalar yetiştirmesini bekliyorum" diyor. Küçük Ayasofya'da bulunan Serran Cilt Evi'nin sahibi Serra Güney Özkan ise, "Muzaffer bey ile 15 yıldır tanışıyoruz. Kendi atölyemi kurarken yardımı oldu, hâlâ da desteğe devam ediyor. Güzel projeler için yeni insanlar tanımamı sağladı" şeklinde konuşuyor.


Ekmeğimizi oyuncaktan çıkartıyoruz

Asıl mesleği elektronik teknisyenliği olan 67 yaşındaki Mustafa Nacar, uzun yıllar radyo ve televizyon tamirciliği yaptıktan sonra emekli olup oyuncak tamir etmeye başlar. 14 yaşından beri bozulan elektronik aletleri tamir eden Nacar, 10 senedir sadece oyuncak tamiri yapıyor. Elinden geldiğince her türlü oyuncağı tamir etmeye çalışan Nacar, tamirde zorlanacağı bir oyuncak geldiğinde diğer arkadaşlarına yönlendiriyor. Oyuncak tamiri yapan birkaç kişi kaldığına değinen Nacar, "Birbirimize destek olamazsak ayakta kalamayız. Ben çoğunlukla bir firmayla çalışıyorum, oradan oyuncak geliyor zaten. Gelen diğer işleri diğer dükkan daha iyi yapar diyip arkadaşlara yolluyorum. O arkadaşlara da iş çıkarmış oluyorum. Ekmeğimizi oyuncaktan çıkartıyoruz. İnsanlarda bozulanı at yenisi al mantığı yaygın, oysa yaşanmışlık taşıyan eşyalar kıymetli olmalı" diyor.


Ağaçların gölgesi herkese yeter

Fatih'de bulunan Kariye Pembe Köşk Çay Bahçesi de canlı mahalle kültürünün görülebileceği nadide yerlerden. Gökdelenler arasında kaybolan insanlar, Kariye bölgesindeki tarihi doku eşliğinde park ve çay bahçelerinde dinlenebiliyor.Pembe Köşk Çay Bahçesi'ne gelirken üst sokaklarda bulunan bakkallardan çekirdek, cips, kuruyemiş alabilir ya da evinizde yaptığınız yemekleri getirip yanına çay söyleyebilirsiniz. Bölgedeki mahalle kültürünü korumak istediklerini söyleyen işletme müdürü Mehmet Emin Ertaş, "Rızkı veren Allah. Ben şimdi burada cips, çekirdek satsam o adamın işine taş koymuş olacağım. Belki de dükkanını kapatmak zorunda kalacak. Kariye Pembe Köşk olarak biz bu çekirdeği satmasak da işimiz dönüyor. Bir sıkıntı yaşamıyoruz Allah'a çok şükür. Onlar da ekmeklerini yiyor bizler de. 20 yıldır bu prensibi sürdürüyoruz. Evlerinde kekini pişirip gelmiş insanımız. Onu nasıl geri çevirebiliriz? Bu ağaçların gölgesi herkese yetiyor" diyor. Fatih'teki ahilik ocağını harlayan bir başka mekan ise Tarihi Vefa Bozacısı. Bozayla birlikte tarçın ve leblebi olmazsa olmazdır. Vefa'da ise olmazsa olmaz olan leblebici komşunun da para kazanması. Vefa'da boza içmeye gelenler leblebiyi komşudan alıyor.

Çevremizle birlikte ihya oluyoruz

Tarih boyunca yaprakları altında ne edebiyatçılar yetiştirmiş ne ayrılıklara sahne olmuştur çınaraltları... Bunlardan en meşhuru olan Çengelköy sahilindeki 'Tarihi Çınaraltı Çay Bahçesi', genç yaşlı dostların, ailelerin, uğrak yeri olmaya devam ediyor. Gelenek, görenek ve ahlâki yaşam tarzına hassasiyet gösterdiklerini belirten mekan sahiplerinden Sefa Morgül, "1994 yılından beri ailece yönetilen bu işletmenin, işletme kararı ile uygulanmaya başlayan bir yöntemimiz var. Misafirlerimiz diledikleri kadar yiyecekleri, evden getirerek veya çarşı esnafından satın alarak bahçemizin eşsiz boğaz manzarası eşliğinde yiyebilmeleridir. İşletmemiz Çengelköy’ün ticari hayatına, Osmanlı’dan gelen ahilik geleneğine bağlı olarak katkı sağlamaktadır. Güzel bir şehirde yaşıyor olmamıza rağmen güzelliklerinden mahrum kalabiliyoruz. Biliyoruz ki çoğumuzun evinde boğaza karşı yemek yeme şansı yok. Biz de açıldığımız günden bu yana herkes kendini evinde hissetsin diye dışarıdan yiyecek getirilmesine mani olmadık. Evinizde hazırladığınız ve dışarıdan aldığınız yiyeceklerinizi getirebiliyorsunuz. Komşu esnafımız da böylece iş yapıyor. Dışarıdan yiyecek getirilmesine izin vermesek diğer esnafın işlerini aksatmış oluruz. Çay bahçesinin çevresindeki simitçi, börekçi ve bakkallar da bizimle birlikte ihya oluyor" ifadelerini kullanıyor.

Teknoloji Mustafa Amca'yı yıkamaz

Türkiye'nin en eski fotoğraf makinesi tamircilerinden 89 yaşındaki Mustafa Kemal Demirtaş, Sirkeci'deki dükkanında zamana meydan okuyan eski makineleri tamir ediyor. Hayatının 70 yılını fotoğraf ve fotoğraf makinesi tamiriyle geçirmiş koca bir çınar Mustafa Amca. Fakat ne yazık ki dükkânına ne gelen var ne giden. Haliyle Mustafa Amca'ya da pek iş çıkmıyor. Var olan işleri ise Hacı Yakup Han içerisindeki esnafın yönlendirmesiyle yapan Mustafa Amca, "Herkes yeni teknolojinin peşinde. Benim gibi antika bir kafa dükkânlarına gelirse esnaf arkadaşlar bana yönlendiriyor" diyor. Handaki dükkân sahiplerinden Muzaffer Bal da destekçilerden biri: "Mustafa Amca'ya maddi manevi destek oluyoruz. Bazen vergilerini ödüyoruz bazense parça temin ediyoruz. Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin Mustafa Amca yıkılmamalı."


Tarihi dokuda tarihi kardeşlik

Balat'ta da esnaf kardeşliği de yaşamaya devam ediyor. Burada bulunan Köfteci Arnavut, yıllara meydan okuyarak müşterilerine hizmet veren küçükcük bir dükkân. Şu an üçüncü kuşaktan Mina İştay işletiyor. Mekanda birçok farklı lezzet var ama lokantanın ünü, dilden dile yayılmış olan köftesinden geliyor. Bu mekana İstanbul'un her yerinden akın akın geliniyor. Karnınızı doyurduktan sonra kalkmadan önce bir çay içmek isterseniz ise çayınız yandaki kahvehaneden getiriliyor. Çayı bilerek yapmadıklarını belirten İştay, "Bizim müşterimiz zaten belli. Çay müşterimize ikramımız oluyor. Yani buraya bir demlik koymak zor değil ancak kahvehanenin de kazanmasını istiyoruz." diyor.

#Köfteci Arnavut
#Osmanlı
#Ahilik
7 yıl önce