CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu gündemi değerlendirdi. Koalisyon görüşmeleri ve erken seçim hakkında konuşan Kılıçdaroğlu, "Bize görev verilseydi hükümeti kurardık" dedi. Bir soru üzerine "1 Kasım'da ittifak düşünmüyoruz" ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu, "Umarım 1 Kasım'da benzer bir tablo ile karşılaşmayız" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Sayın Davutoğlu Amerika'daki torununun fotoğrafını cep telefonundan gösterdi. "Allah bağışlasın" dedim son derece sevimliydi. Dolayısıyla sıcak bir sohbet oldu.
Hanımefendi eşimi sordu, iyi olduğunu söyledim. 'Torunlarıyla ilgileniyor mu' dedi, 'Evet ilgileniyor' dedim. Sayın Davutoğlu eşinin telefonunu aldı, torununun yerde oynarken fotoğrafını gösterdi. Torunlarımızı sevdiğimizi birbirimize anlattık. Allah'tan uzun ömür diledik. Güzel bir muhabbetimiz oldu.
Bizim koalisyon kurma gücümüz vardı.
Davutoğlu kendi kabinesine güvenmiyor. Atamalar durduruldu, benden habersiz adım atmayacaksınız diyor. Bizim kabinemiz 4 yıllık bir kabine gibi çalışacak diye başladılar. Daha birinci gününde genelge çıkarttılar. Bürokratlara diyorsunuz ki bakan istese dahi atama yapmayacaksın. Senin garantin benim deniliyor.
Bize görev verilseydi Sayın Bahçeli ile görüşürdüm, ikna etmeye çalışırdım. Biz açıkça emekliye 2 maaş ikramiyeyi kesinlikle verebilirdik. Vatandaşı borç batağından kurtarmak: Kesinlikle yapabilirdik. Sayın Bahçeli 17-25 Aralık deseydi, kesinlikle yapardık. Ama öç almak gibi değil, hukukun üstünlüğü çerçevesinde.
Eğer bir Anayasal olursa elbetteki (Beştepe'ye) giderim. Olağanüstü bir durum, örneğin savaş çıkarsa, elbette gidilir. En baştan beri söylediğim bu. Bana görevin verilmesi Anayasal bir gerektir. Bunu ifade ettim.
Değişik projeler üzerinde çalışıyoruz. Aday listelerinde büyük ölçüde değişiklik olmayacak.
Milletvekili çıkaramadığımız yerlerde bir değişiklik olabilir.
Geçen seçimlerde kullandığımız dili kullanacağız. Seçim süresince ayrım yapmamaya, inanç üzerinden, etnik kimlik üzerinden ayrım yapmamaya, toplumun temel sorunlarını çözmeye yönelik çalışmalara devam edeceğiz.
Bana bir tek anne-baba gösterin, çocuklarını okula göndersin ve 'Ben bu eğitim sisteminden memnunum' desin. CHP imam hatipleri kapatmak istiyor diyorlar. İmam hatipleri biz kurduk, kendi kurduğumuz okulu niye kapatalım.
MHP her şeye itiraz ediyor. HDP adeta denklem dışında tutulmuş.
1 Kasım'da oyumuzu yükseltmek istiyoruz.
Gündemimizde ön seçim ittifakı yok. Ama partiler destek verirlerse, elbet bundan memnunluk duyarız.
Bu seçimde yeni sloganlarımız olacak.
2002'de bu ülkede terör var mıydı? Terörsüz bir ülke devraldılar. Sonra ne oldu? Küçük bir Anadolu ilinde 2 ton patlayıcı yüklüyorsunuz traktöre, karakola saldırıyorsunuz. O 2 tonluk patlayıcı oraya nasıl geldi? Doğu, Güneydoğu Anadolu'da bütün kentler cephaneliğe dönüşmüş durumda. PKK nasıl bu kadar güçlendi? PKK mahkemelerini, vergi dairelerini kurdu.
Asla doğru bulmuyoruz. Zaten yerel belediyeler özerk, ta 1930'lu yıllardan beri. Bir konuyu çözmeniz için, o konunun geçmişini de bilmeniz gerekir.
Dış politikada hep söyledim. Mısır'la kavga ettik. Sanane Mısır'dan kardeşim? Mısır'ın iş içlerine niye karışıyorsun?
Şuan seçim yapılabilir ama sandığı korumanın zor olduğunu düşünüyoruz tabi.
Bu ihbarla çözülecek bir olay değil. Geleceği görmezseniz, bu sorunu çözemezsiniz. O kadar büyüttüler ki sorunu, sorun uluslararası arenaya taşınırsa ne olacak, bunun farkında bile değiller. Bazen geceleri rahat uyuyamıyorum. Getirdiği çözümlere bakın. Üzülüyorum ben.
Türk toplumunun çok önem verdiği iki kavram vardır: Namus ve şeref. Cumhurbaşkanı yemin etti, tarafsız olacağım diye. Maalesef bu kavramların içini boşalttı.
Sayın Özkes ne düşünür onu bilmem, her kuruşun hesabını topluma vermeyen bir kişinin siyaset yapmaması gerektiğine inanan birisiyim. İnancımı hiçbir zaman siyasete alet etmedim.
Umarım 1 Kasım'da benzer bir tablo ile karşılaşmayız. Cumhuriyet Halk Partisi iktidar olur. Türkiye'nin buna ihtiyacı var. Analar ağlamasın istiyorsanız, burada mütevazı değilim, adres çok net, gelip oy vereceksiniz.
